15.Bölüm

94 4 3
                                    

 En sonda yazılan cümleleri lütfen okuyunuz. ÖNEMLİ cümleler gerçekten... İyi okumalar.

[][][][][][][][][][][][][][]

     Hayatta çok istediğiniz bir şeyin ne zaman karşınıza çıkacağı belli olmaz. Belki de o çok istediğiniz bir şey karşınıza çıktığında vazgeçmiş bile olabilirsiniz. Evet, bu mümkün. Benim üzerimde denendi ve onaylandı. Geçen sene çok sevdiğim bir çocuk ben kalbimi başkasına kaptırmışken mesaj atmıştı. O da bir ara benim onu sevdiğimi biliyordu. Tam bir şerefsizdi, sizin de anlayacağınız üzere... Büyük bir ihtimalle hala onu sevdiğimi düşünüp beni kullanacaktı. Kullanacak dediğim sadece yanında durmaktan bahsediyordum. Ona sevdiğimi söylediğimde akşam beni dışarı çıkartmak istediğini söylemişti. Ben de o akşam onunla gitmiştim. Bir bara gitmiştik, yarım saat geçmeden arkadaşları geldi. Bir kenarda öylece oturuyordum. Sadece ona karşı olan hislerimi kullanmıştı. Ama şimdi...

"Daelan, o eskiden sevdiğim biriydi, ölmüş sayılır artık. Onun için sadece kuklaydım. Ben kalbimi sana kaptırdım. Beni de anla lütfen, bana öylece mesaj atması benim suçum değil. Hem senin de olmadı mı hiç sevdiğin biri?"

   Daelan'ın yüzünün düşmüştü. Nasıl yani bütün bu yaşına kadar bir beni mi sevmişti? Peki ya beni sevdiği konusunda yanılıyorsa? O, kötü biri olmamasına rağmen aşkı tatmamış biriydi. Hayatında kimseye güvenememiş biri...

"Ah, özür dilerim. Çok özür dilerim." diyerek ona sarıldım.

"Üzülme Azura... Benim sevdiğim kişi, trafik kazasında öldü."

  Ellerimi boynundan çekerek gözlerinin içine baktım. Bir kız için üzülüyordu. Şimdi kıskanmanın sırası değildi. Onun yerinde ben de olabilirdim. Ya da, Daelan'ı kaybedebilirdim de. Onun acısı bambaşkaydı. Aşktan daha fazla yakıp kavurucu bir şeydi. Gözlerimden yaş geldiğini anlayıp anında sildim.  Hakkımızda bilmediğimiz çok şey vardı. Bunlar zamanla öğrenilecek şeylerdi.

"Bugün de yanımda kalır mısın?" diye sorduğumda beni kollarının arasına çekerek saçlarıma öpücük kondurdu.
"Eve gitmem gerek."

  Onun kırıldığının farkındayım ama benim hiçbir suçum yoktu.

"Aramız iyi, değil mi?" diye sordum göz bebeklerine doğru bakarak.

"Evet birtanem." dediğinde dudağına masum bir öpücük kondurdum. Başımı omzuna yaslayarak gözlerimi dinlendirdim.

"Benimle kahvaltı yapacaksın."

"Seninle kahvaltı yapmadan bir yere gitmem." dediğinde gülümseyerek ayağa kalktım.

"Hadi bakalım, öyle boş boş oturmak yok. Kahveler senden."

  Mutfağa doğru ilerlediğimde koltuktan kalkmış beni takip ediyordu. Krep yapacaktım ama onunla uğraşmak istemedim. Çekmeceden çikolatalı kruvasan çıkararak masaya koydum. Birkaç kahvaltılık ekledikten sonra sandalyeye oturdum. Daelan da kahve yapıyordu. Daha doğrusu hazır makinenin kahve yapmasını bekliyordu. Bardakları masaya koyarak yanıma oturdu. Kruvasanı minik lokmalarla bitirdiğimde Daelan üçüncüye geçiyordu. Kahvemi de içerek sevgilimi izlemeye koyuldum. İştahla kruvasanını bitirip ağzına zeytin attı. Benim onu izlediğimi farketmiş olacaktı ki yavaşça zeytinin çekirdeğini çıkararak bana doğru döndü.

"Bir şey mi oldu?"

  Kafamı olumsuz anlamda sallayarak "Hayır, sadece sevgilimi izliyordum." dedim.

"Öyle mi? " diyerek dudağımı öptü. Karşılık verdikten birkaç saniye sonra geri çekilerek alnını alnıma dayadı.

"Çikolata vardı." diye ayrılarak kahvesini içti. Benim tek yapabildiğim öylece bakmaktı. Tabiki çikolata yoktu ama bunu bahane etmesi çok saçmaydı. Ya da var mıydı? Belki de ölen sevgilisini unutmak için benimle takılıyordu. Kim sevgilisini böyle bırakırdı ki? Gerçi burada söz konusu Daelan. Belki de şimdilik bu kadardır diye bırakmıştır.

AZURAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin