11.BÖLÜM:

201 18 14
                                    

     Mediada kızın giydiği giysiler var. Ayrıca, yeni başladığım hikayeye de bir göz gezdirirseniz sevinirim. Adı YEMİN. Şu an iki bölümlük olsa da AZURA'dan daha çok sevdim. Fantastik hikayeleri severim. Bu da fantastik bir hikaye. Bakmanızı öneririm. Size iyi okumalaaaaar :)

-------

   Gerçekleri öğrenmenin ardından bir hafta geçti. Anna ve David iki gün sonra tekrardan Chicago'ya gitmişlerdi. Evelyn beni yalnız bırakamamıştı. İlk birkaç gün bizde kalsada onu ikna edip gitmesini sağlamıştım. Tek başıma kendimi daha iyi hissediyordum. Francois de her gün eve uğrayıp hatrımı soruyordu. Her geldiğinde de elinde poşetler eksik olmuyordu. Babası ultra zengin olduğundan aralarında ucuz bir şey de yoktu. Anna ve David'in geldiği gün kursa gittiğimde Troy ile kapışmıştım. Yeniyordu da. Fakat tek bir hamleyle işini bitirdim. Daelan ile hiç konuşmamış, hiçbir şey olmamış gibi devam ediyorduk hayatımıza. Kapı zilinin çalmasıyla düşüncelerim bölündü. Gelen ya Francois ya da Evelyn'dir. Kapıyı açtığımda Jocelyn ile karşılaştım.

"Selam."

"Benim durumumu duyan bir kişi daha."

"Sadece 'Geçmiş olsun' demek için gelmiştim. "

"O zaman söyle ve git."

"Sana ne oldu Azura? Çok değişmişsin."

"Gerçekleri öğrenince ister istemez değiştim Jocelyn."

"Öyle olsun."

"Artık gidecek misin?"

"Sen istiyorsan..."

"Elbetteki çok istiyorum." diyerek sözünü böldüm.

"Geçmiş olsun. Hoşçakal."

   Bir cevap vermeyip kapıyı suratına kapattım. Biraz sert davranmış olabilirim fakat bunu hakediyordu. Beni sevmesini istemiyordum. Boş umutlara kapılmasını istemiyordum. Benden iyilerini hakediyordu. Onun beni sevdiği gibi ben onu sevemezdim. Daelan'ı sevdim de ne oldu? Bana acı çektirmekten başka yaptığı bir şey yok. Ya Francois? En yakın arkadaşım... Ya beni seviyorsa? Eğer seviyorsa ben onu sevebilir miydim? Yoksa Daelan'la mı konuşmalıydım? Böyle bir salaklık yapmayacaktım.

   AC/DC yazılı siyah tişörtümü ve bordo şortumu giyip banyoya geçtim. Bir değişiklik yapıp siyah oje sürdüm. Kalın kalem çekip rimel sürdüm. Bu şekilde kursa gidecektim. Fakat ilk önce Evelyn ile vakit geçirecektim. Spor çantası almaya gerek yoktu. Artık evde banyo yapıyordum. Telefonu cebime koyup bordo Vans markalı ayakkabılarımı giyerek evden çıktım. Evelyn'i ararken CD almak için dükkana gidiyordum. İkinci çalışta açtığında filmlere göz gezdiriyordum.

"Naber fıstık? " diye benden önce davrandığında gülmeden edemedim.

"İyiyim bebeğim senden naber?"

"İyi işte napıyorsun?"

"Film bakıyorum sen?"

"Oturuyorum boş boş. Evde misafir mi var?"

"Hayır ama sizde var."

"Hayır bunu nerden çıkardın?"

   Biraz susup anlamasını bekledim. Ne kadar şapşal bir arkadaşım vardı böyle.

"Yoksa bize mi geliyorsun?"

"Sonunda jeton düştü fıstık. "

   Adam sırf bunları söylediğim için gözlerini dikmiş bakıyordu. Ne yani kardeşime fıstık diyemez miydim? Fesat ya.

AZURAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin