Ben senin bana bırakıp gittiğin acıyı tarif edemem. Lütfen, bırak böyle kalsın. Bir daha ne kanat ne de kabuk bağlat yaralarımı. Bırak, öylece kalsın, dokunma sen ona. Sen olmadan da idare edebiliyor artık senden kalan o yara. O yara, benim. Kendi içimde sana kanayıp duran bir kısır döngü bu. Ne seninle olabiliyorum, ne de senden ayrı kalabiliyorum. Aslına bakarsan, seni son hızla yaşamaya devam ediyorum. Ama sen yoksun. Sensiz, senin her halini yaşıyorum. Varlığını hissetmiyorum sadece ama bu da benim için ilk değil. Bakma sen böyle konuştuğuma, dur desen de artık sende duramam ben. Çünkü çok kanattın. Sen beni yalnızca yüreğimden değil, seni seven her zerremden yaraladın. Belki yüreğim olsa mesele, affederdim seni bir çırpıda. Ama mesele benim yüreğim değil. En başından beri mesele benim yüreğimle ilgili değildi ki zaten. Halbuki bu benimseyemediğin yürek, seni belki de her parçası ile tanımıştı. Tattırdığın duygudan, mutluluktan değil de yakıp geçen sözlerinden tanıdı seni.
Hem ben seni sadece yüreğimle değil, her parçamla sevmiştim. Göz kapaklarımın içine, seni resmetmişti bu beceriksiz ellerim, beceriksiz zihnim.
Bir çıkmazın içindeyim. Belki dört duvar. Her duvarda sen, belki burası senin için. Senin duvarlarına çarpıp yüreğini bulamamak belki burası. Belki de bana musallat oldun. İtirazım yok, inan. Bilirim, beni de buradan bir sen kurtarabilirsin. Siyah dünyama açılan bir gökkuşağı misalisin. Abartı değil dediklerim. Her an kendime artık senin olmadığını, bundan sonra da belki de hiç olmayacağını ve bu düzenin hiçliğine alışmayı aşılıyorum. Bakma bana öyle sevecek gibi. Benden seni sevmeyen herkesin öcünü aldın. Ben senin "bakın, bende sevilebiliyormuşum!" deme şeklin oldum. Bu bilinci kendime söyledikçe içimdeki kor sönmeye hiç yüz tutmadı. Sana karşı hissettiğim herşey, senden utanır olmuştu artık. Sana beni sevmediğin için kızmıyorum, benim kızgınlığım sana sevmeyi öğretememek.
Bana sakın dokunma, hatta gözlerimi sana hasret yaşamaya mecbur bırakıyorum su saatten sonra. Gelip de yüreğimin kapısını sakın çalma, çünkü artık içeride sana koşarak kapıyı açacak bir ben yok. İçerideyim. Ama ölü. Ölü bir adama aşık ölü bir kadın olarak gideceğim buralardan. İçime dönüyorum, yana yana. Hoşça kal.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hep 17
ChickLitve sen ne kadar küçük bulsan da aşkın yaşı 17 derler, ben sayende bugün 18'ime basıyorum. Hoşçakal.