Öylesine bir gündü, yeni değil de sanki geçmiş günlerden biriydi, öyle gibiydi.
Kaç gece beklemiştim seni? Kaç gece koynuma kokunu, hasretini alıp uyumuştum? Kaç gece yalnızlık sancısıyla kıvranıp durmuştum? Öyle acımasızdı ki geceler, gökteki yıldızlar yüreğime atılan birer taş gibi gelmişti bana. Yine de her şeye değerdi bekleyişim.
Bütün yollar sana çıkıyordu; ama, ben asıl senin yolunun benimkiyle kesişmesini bekliyordum. Ne çok duymuştum sesini ama her defasında sanki ilk kez konuşuyormuşum gibi.
Düştükçe gülüşün yüzüne, sessiz olan her şey konuşmuştu içimde. Yine de sözler bir türlü çıkmıyordu ağzımdan. Oysa boynuna sarılıp 'sen aylardır beklenen, sen yıllardır özlenensin' demek istiyordum. Aşktı bu biliyordum; ama, bunu kendime bile itiraf edemiyordum.
Farkında değildin belki, belki bende belli etmiyordum ama yıllardır koruduğum, yıllardır kimseye açamadığım topraklarımı çoktan teslim almıştın bile. Sınırlardan içeri girdin bir kere, yüreğimin en gizli, en kuytu köşelerinde sen vardın artık.
İtirazsızdım, belli ki mutluydum. Belli ki beni şaşırtan mutluluğun ta kendisiydi. Harfleri tükenmez bir kavuşmanın alfabesindeydim. Ve ben okumayı sanki yeniden öğreniyordum.
Şimdi bu aşkı bana yaşattığın için kendimi şanslı hissediyorum. 'Ya sen olmasaydın?' diye düşünmüyorum, çünkü sen varsın. Çünkü sen içimdesin. Nerede olursan ol, benimle kal. Ben bu kalp attığı sürece seninleyim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hep 17
ChickLitve sen ne kadar küçük bulsan da aşkın yaşı 17 derler, ben sayende bugün 18'ime basıyorum. Hoşçakal.