Sensizliğe hükümlü kış gecelerinde, elimde içki kadehine bin umudu yükleyip yudum yudum içiyorum. İçkiden değil, özlemden sarhoşum ben. Başımın dönmesine aldırmıyorum da, bu kalp ağrısı öldürecek beni.
Kalbimin yerinde kocaman bir taş var. Bu ağırlığı taşımak kolay mı sanıyorsun? Bırakıp gidişlerine değil beni sensiz günlere mahkum etmene sitemim.
Öyle bir vurgun yedi ki kalbim, ben artık iflah olmam. Geçse de zaman, sanmam. Geçmiyor. Kaybedilmiş günlerin günlüğünü tutmaktan yoruldum anlıyor musun? Seni bekleyerek tükenen zamanların hesabını yapamıyorum artık. Şimdi kaybedilmiş mevsimler başladı. Birde buna nasıl dayanacak kalbim?
Ah, nasıl özlemişim seni nasıl... Alev alev yanıyor içimde özlem, ben o yangını söndürecek bir tek damla su bulamamanın çaresizliği içindeyim.
Gelmelisin artık ki ne varsa gitmeli bende başkalarından kalan. Bu yangını söndürmek için gelmelisin. Günün battığı bi' saatte, karanlığın aydınlığa bölündüğü, üzüntünün sevince dönüştüğü ve siyahın beyaza tutulduğu bir saatte gelmelisin.
Ancak o zaman bitecek bu. Sensizlikle ilgili yazdığım herşey bitecek, bir daha çıkmayacak. Aşkımız ertelenmeyecek. Geleceğin güne kadar yalnız, geldikten sonra birlikte...
Beni yalnız bırakmayacağını biliyorum. Ama gecikme. Bir kayıp mevsime daha katlanmak istemiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hep 17
ChickLitve sen ne kadar küçük bulsan da aşkın yaşı 17 derler, ben sayende bugün 18'ime basıyorum. Hoşçakal.