Gece, bir başıma, kentin ışıklarına dalıp gidiyorum.
Geceleri seninle yaşamaya alışmış olan ben, şimdi öylesine, içimdeki acının azalmasını bekliyorum. Hiçbir şey yapmak gelmiyor içimden. İçmek istiyorum, rakı şişesinde boğulmak... Sonra? Sarılsam ne olacak ki rakı kadehlerine? Sarhoşluğun kucağında kaybetsem kendimi ne olacak ki? Sabah uyandığımda en acı gerçek olarak dikilmeyecek mi karşıma sensizlik? Boş boş bakmayacak mıyım yine duvarlara?
Geçecek elbette, zaman sensizliğin acısını silecek içimden. Alışacağım böyle yaşamaya. Çünkü senden öğrenmedim ben aşkı. Giderken aşkı da götürmüş değilsin. Senden önce de vardı içimde, senden sonra da olmaya devam edecek.
Yokluğun ağlatmıyor beni. Kendime kurduğum tuzakta çaresizce çırpınışım geldikçe aklıma, sessizce dökülüyor gözyaşlarım. Beynimin içinde cevapsız yığınla soru dolanıp duruyor. Aslında her sorunun bir cevabı var; ama, benim onları yanıtlayacak cesaretim yok. Böylesine güçsüz olmaktan nefret ediyorum.
Aşk dolu bir hayat sunmak isterken sana, anladım ki kaybetmişim kimliğimi. Anladım ki, seni mutlu etmek isterken unutmuşum mutlu olmanın ne demek olduğunu. Bu yüzden tuzak diyorum işte. Kendi hayatımı kendi ellerimle yaşanmaz hale getirdiğim için üzülüyorum hepsi bu.
Şimdi çıksam sokağa, iliklerime işlese soğuk, sırılsıklam etse beni yağmur. Dilimde bir şarkı... Üzerime üzerime gelecek sokaklar. Boğulacağım, biliyorum. Bu kentin her noktasında senin izin var, sokaklar deli edecek beni, yürünmez olacak.
Kontrol edemiyorum zamanı, oysa tek ilacım zaman. Erimelisin, bedenin gibi ruhun da terk etmeli beni. Ancak o zaman kurtulacağım kendi tuzağımdan. Ancak o zaman bitecek içimdeki bu sensizliğin acısı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hep 17
ChickLitve sen ne kadar küçük bulsan da aşkın yaşı 17 derler, ben sayende bugün 18'ime basıyorum. Hoşçakal.