10

591 31 22
                                    

Luhan oturduğu sandalyede arkasına yaslanıp beyaz gömleğinin kollarını kıvırırken yaşlı kadının ikram ettiği çayı aldı tepsiden. Kibarca gülümseyip çayı önündeki küçük masaya koyduğunda baş alfanın evinin bahçesinde oturuyorlardı.

Yifan diğer alfaları evlerine gönderdikten sonra geriye kalanları bahçesine almıştı, tao luhanın yanında oturuyordu lord sehun ise baş alfayla oturmuştu alfa chanyeol ile beraber. Taonun diğer yanına oturan baekhyun luhandan hiç hoşlanmamıştı.

Tao'nun esen rüzgârla titremesi sonucu luhan üzerindeki açık kahverengi takım elbisenin ceketini çıkarıp taonun omuzlarına koydu, tao gülümseyerek başını luhana yasladığında luhan kolunu da taonun sırtına sarıp ovaladı.

"Baekhyun, hadi kalkıyoruz artık."

Chanyeol elini uzattığında baekhyun alfasının elinden tutarak ayağa kalktı. Hâlâ boynu ve sırtı ağrıyordu bu yüzden chanyeol daha fazla baekhyunun uyanık kalmasını istemiyordu hemen eve götürüp baekhyunu yıkadıktan sonra uyutacaktı.

"Yarın sabah görüşelim tao."

Baekhyun taoya gülümseyerek el salladığında tao da ona gülümseyip başını sallamıştı, bir saat önce onu kendi odasına götürüp sırtına merhem sürmüştü ninesiyle çok büyütülecek bir şeyi olmasa da ufak tefek ama acıtan morlukları vardı.

Baekhyun baş alfaya selam verip chanyeol ile beraber bahçeden ayrıldığında hemen yan tarafta olan evlerine girmişlerdi. Chanyeolun kalkmasıyla boşalan sandalyeye jongin oturdu.

"Görüşmeyeli epey oldu değil mi ya?"

Tao ile konuşmaya çalışıp güldüğünde tao cevapsız bıraktı onu. Luhan taonun yüzünü okşayarak jongine sert bir bakış attığında jongin sus pus olup önüne döndü.

Yifan, hyunguyla sohbet eden taoya ara sıra bakıp onu izlerken aynı şey sehun için de geçerliydi o da sürekli kardeşiyle konuşan luhana bakıyordu.

"Hyung senin öldüğünü sanıyordum, ben çok özür dilerim seni o şekilde bırakıp kaçmak istememiştim..."

Luhan tebessüm edip taoyu kendine daha da yaklaştırdığında taonun yine ağlayacak gibi bir hali vardı bu yüzden onu susturdu. Tao konuşulmasına izin verilmese de merak ettiği şeyler vardı.

"Nasıl hayatta kalabildin hyung? Peki ya annemle babam..."

Luhan ve sehunun gözleri buluştuğunda lord sehunun gözleri parıl parıl parlamıştı.

"Araba patlamadan hemen önce sehun beni arabadan çıkardı ama araba patladığında ben arabanın yanındaydım bu yüzden ölmek üzereydim ama sehun beni yaşatabileceğini söyledi."

Tao, hyungunun bahsettiği kişiye dönüp baktı, saatler önce kendisini ölümle tehdit etmiş olsa da hyungunu kurtardığı için hep minnet duyacaktı ona.

"Daha küçüktüm ve yaşamak istiyordum düşünmeden kabul ettim yaşamak için ne gerekirse dedim tabi onun nasıl biri olduğunu ve benim de onun gibi olacağımı bilmiyordum bu şekilde kurtuldum."

Luhan gülümsediğinde tao hyungunun ellerini tuttu. Kendisi ve hyungu bir şekilde kurtulup hayata tutunabilmişti bu durum ailesi için bir umut ışığı yaktı taonun kalbinde.

"Annemle babam?"

Luhanın gülümsemesi acı ve şefkatli bir hâl aldığında eğilip alnından öptü taoyu.

"Annemle babam arabada yanarak öldüler. Araba ters döndüğünde ilk motoru alev aldı ön koltuklar tamamiyle yanarken sehun beni çıkardı. Annemle babamın yanan cesetlerini çıkarmak için çok uğraştım ama araba patlayınca..."

Fraise Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin