"Gelen kim?"
Baekhyun arkadan seslendiğinde tao da bakmak için kapıya gitti, bu sefer gelen kendi köylerine oldukça uzak olan sürü lideriydi. Yifanın babası öleli bir hafta olmuştu çoktan ama eve gelen giden bir türlü kesilmemişti.
Tao kapıyı tamamen açıp kenara kaydığında elindeki çiçekleri taoya verdi alfa. Tao çiçekleri gülümseyerek kabul ettikten sonra mutfağa doğru giden baekhyunun eline tutuşturdu, ev çiçek bahçesine dönmüştü çelenk bile gönderen vardı tao kafayı yiyecekti.
"Buyrun çekinmeyin..."
Tao artık yorgunluktan kısık çıkan sesiyle baş alfayı salona geçirip baekhyunun mutfaktan getirdiği tavuklu pilavı ikram etti.
"Yifanı göremedim nerde kendisi?"
Tao da göremiyordu zaten yifanı, kendisini odaya kitlemişti günlerdir bir lokma bile yemeden içeride oturuyordu bu yüzden taziye için gelenlerle ninesi, luhan, baekhyun ve tao ilgileniyordu.
Yifanın kendini kapatmasıyla aksayan işlerle de chanyeol ilgileniyordu sehun da bir halt anlamasa da chanyeole yardım ediyordu, tek yaptığı köye yanaşan tehlikeli kişileri ortadan kaldırmaktı ama bu bile chanyeolun yükünü azaltmaya yetiyordu.
"Alfamız pek iyi hissetmiyor daha sonra size teşekkür edecektir geldiğinizi mutlaka ileteceğim merak etmeyin."
Luhan bir yandan üst üste zımbalanmış kağıtları çevirirken en alttaki boşluğa gelen baş alfanın adını karaladı, bir haftadır gelen gidenin listesini tutmalarını istemişti chanyeol çünkü yifan kendine gelip insan içine çıkınca ziyaret eden herkese teşekkür etmeliydi.
Luhan çoktan beş kağıt dolunca yazmaktan acıyan parmaklarına krem sürmeye gitti, zaten eldiven taktığı için kalem elinden kayıyordu bu yüzden daha sıkı tutarken parmaklarını acıtıyordu.
Luhanın işini baekhyun devralıp tao da yeniden çalan kapıyı açmaya gitti, biri gitse yenisi geliyordu ve misafirlere ikram yetiştirmek zorlaşıyordu, yaşlı kadın acısından dolayı sadece gelenlerin taziyelerini kabul edebildiğinden pilavı yapacak kimse yoktu.
Tao baekhyun ve luhan da bu işten hiç anlamadığından köy halkı imdatlarına yetişmişti, ev kalabalık olduğundan kendi ziyaretlerini daha sonraya erteleyip taziye için uzak köylerden kalkıp gelen baş alfalara ikramlık hazırlıyor ve chanyeol de onları alıp eve getiriyordu.
"Hoşgeldiniz."
"Merhaba."
İçeriye yine bir baş alfa girip salona geçtiğinde koltukta oturan alfanın yanına sıkışarak dört kişi bir koltuğa sığmaya çalışıyorlardı hepsi yifanı sorup görüşmek istese de tao sürekli aynı açıklamayı yaparak alfaların isimlerini baekhyuna söylüyordu o da not alıyordu.
"Eski baş alfanın bir çocuğu daha varmış, duyduğuma göre kız alfa. O nerde? Onunla görüşelim en azından."
Tao dişlerini sıkarak gülümsedi, şimdi düşüp bayılacaktı. Abisi de kardeşi de aynı boktu, taiyang da kendisini bir odaya kapatmış dışarı çıkmıyordu.
"İkisiyle de sonra görüşebileceksiniz galiba, eski alfamızın kırkında mesela?"
O zamana kadar toparlar diye düşündü tao, bir zahmet toparlasınlardı yifan baş alfaydı ve chanyeol daha fazla dayanamazdı tek başına. Kendisine bön bön bakan alfalara zorla sırıtıp salondan çıktığında sinirli sinirli mutfağa girdi.
Elindeki tepsiyi mutfak masasına resmen fırlatıp masanın kenarlarına tutunduğunda hafifçe öne doğru eğilmişti, dişlerini sıkarak ayağını yerde ritim tutturduğunda luhan da çoktan ellerini kremleyip eldivenlerini geçirerek mutfağa gelmişti bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fraise
WerewolfBelki benden kaçabileceğini düşünüyorsun, kokunu kilometrelerce öteden alabiliyorum. Aynı hayvanlar gibi. 'Tatlı kokun başımı döndürüyor fraise'