Peri oğlu Yuhanna, peri avcısı yohan'a umutsuz bir şekilde aşık olur ve aşkına karşılık alamaz.
Yuhanna teker teker arkadaşlarını hatta kardeşlerini bile avlayıp kanatlarını yakarak öldüren kurdu bir ağaç tepesinden seyreder günlerce, haftalarca, gecelerce ve yohanın onu fark etmediğini zanneder.
Yohan her zaman aynı derenin yanına pusu kurup dereden su almaya gelen perileri tuzağına düşürür ve yuhanna'nın kendisini seyrettiğini bile bile hepsinin kanatlarını koparır ve kürek kemiklerinin ortasında bulunan peri tozlarını çalarak yermiş.
Yuhanna her gün düzenli olarak kendisi gibi olan perileri öldüren avcı kurdun sadece kürkünü görüyormuş, perileri kocaman pençeleriyle yakalayıp aniden nasıl onları parçalayıp öldürdüğünü ve onun hareketlerini izliyormuş.
Bazen de yohan dereye yanaşırmış pençelerini suya daldırıp temizlemek için o esnalarda yuhanna oturduğu ağaç tepesinden dereye yansıyan yohan'ın yüzünü görürmüş ama yohan da sudaki yansıma sayesinde ağaçda gizlenen yuhannayı görürmüş.
Yohan bazen dere kenarında saatlerce oyalanıp yuhanna'nın yansımasına bakarmış, o kadar çok bakarmış ki hiçbir zaman kendi görüntüsüne bakmamış yuhannayı izlemekten.
Günlerden bir gün yohan yuhannadan daha erken gelmiş dere kenarına, son anda yetişen yuhanna ise nasıl ağaç tırmanıp saklanacağını düşünürken yohan arkasını dönmüş. Yuhannayı görmemiş gibi onun çıkacağı ağaca sırtını dönmüş ve onun gizlice saklanmasını beklemiş.
Yuhanna ise yohana kendisini göstermeden gizlenebildiğine sevinirken gel zaman git zaman akşam olmuş. Yohan o gün bir tane bile peri avlamamış, dereye de hiç peri gelmemiş.
Avcı kurt yohan pençesi temiz olmasına rağmen akşama kadar ön ayaklarını dereye sokmuş, yuhanna akşama kadar avcının büyük kahve gözlerini ve keskin dişlerini seyretmiş avcı da dere yansımasından ağaç tepesinde bakan yuhannayı izlemiş.
Dolunay gökyüzünü aydınlatıp dereye kocaman bir yansıma bıraktığı sırada o kadar parlamış ki dere yuhannanın gözleri kamaşmış, etrafını göremediği için dengesini koruyamamış ve düşmek üzereyken elini rastgele bir dala atmış.
Tuttuğu daldan koparak düşen kırmızı elma yerde yuvarlana yuvarlana dere kenarında duran kurdun ayak ucuna kadar geldiğinde yuhanna korkudan donup kalmış. Yohan burnu ile elmayı ağaca doğru geri itip kendisine korku içinde bakan perinin gözlerine bakmış ilk defa.
Yuhanna nefesi kesilmiş bir halde gözlerine bakan keskin gözlere kitlendiğinde hemen ağacın üstünden uçup gitmek istemiş ama avcı kurdun büyüleyici gözlerine bakmaya da doyamamış, aylarca sadece yansımasına baktığı kurdun şimdi gözlerinin içine bakmak çok hoşuna gitmiş.
Kurt homurdanarak önüne dönmüş ve dereye doğru adımlamış, peri yuhanna ise kurdun kendisini gördüğünden emin olmuş ve buna rağmen kendisini öldürmeye çalışmadığı için bundan cesaret almış ve oturduğu ağaç dalından uçarak yere inmiş.
Yerdeki kırmızı elmayı alarak dereye ilerlemiş, yuhanna yaklaştıkça yohan dereye iyice girmiş kürkü tamamen ıslanana kadar ve yuhanna dere kenarında duraksayarak dolunayın ışığı altında parlayan ıslanmış kurda baktı.
"Ey yohan, sana kalbimi versem sen de seninkini verir misin bana?"
Yuhanna elindeki elmayı yukarı kaldırıp gösterdiğinde kurt başını geriye çevirip bir periye bir de elindeki kırmızı elmaya bakmış sonra başını yeniden önüne çevirmiş.
"Bana kanatlarını verirsen kalbini kabul ederim peri oğlu yuhanna."
Yuhanna kurdun cevabı ile omuzlarından sarkan şeffaf renkli sarı yeşil karışık kanatlarına bakmış, kanatlarını verirse artık peri olamazdı ama buna rağmen aşkının kabulü için tek şans kanatlarını vermek miydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fraise
WerewolfBelki benden kaçabileceğini düşünüyorsun, kokunu kilometrelerce öteden alabiliyorum. Aynı hayvanlar gibi. 'Tatlı kokun başımı döndürüyor fraise'