Rüya Alemi
Ben biliyorum seni, ama sen bilmiyorsun beni.
'Ölmen gerekiyor.'"Neden?"
Küçük tatlı omega oturduğu salıncakta ileri geri salınırken bir eliyle salıncağın demirini tutuyor diğer eliyle de ağzındaki şekerin beyaz sapını tutuyordu.
Üzerindeki kot tulumunun üzerinde yeşil kaplumbağa işlemesi vardı ve işlemenin üzerinde minik bir cebi vardı, cebin içinde ise acil durumlarda ailesiyle iletişim kurabilmek için küçük bir telefonu vardı.
'Senin yüzünden ona yaklaşamıyorum.'
"Hyunjin'e mi? Bu niye benim suçum olsun ki?"
Omega ayaklarını kuma bastırarak salıncağı durdurduğunda yerden kalkan toz bulutu yüzünden gözlerini kapattı.
Yerden kalkan tozun karşısındaki kişiyi etkilemiyor oluşu biraz canını sıkmıştı çünkü tüm tozlar kendi gözüne girerek gözlerini sulandırıyordu.
Tek elini salıncak demirinden çekip sağ gözünü ovalarken tozun etkisiyle gözünden bir damla yaş süzülüp çenesine doğru akmıştı.
'Bakayım.'
Yeniden duyduğu ses ile bileği sıkıca sarılmış ve gözünden çekilmişti. İşte, acıyan gözüyle bulanık da olsa onu karşısında görüyordu.
Her zaman ölmesini dileyen bu bakışları ilk kez merhamet dolu görüyordu.
Ya da tiksinti de olabilir miydi?
'Sen yaşıyorken sevdiğime yaklaşamıyorum, ama sana gelmeden de duramıyorum.'
Küçük omeganın gözünün kenarından akan yaşı silerek onun salıncağına doğru eğildi, ikisinin de etrafını saran büyük feromon bulutu omegayı ferahlatmıştı.
Salıncak demirlerini tutan küçük elleri kendi elleriyle kavrarken avuçlarının içindeki o yumuşak ve nazik tenin hissi anında sarmıştı kendisini.
'Bazen kitap okurken anlamayı unutuyorlar, bazı insanlar tabi.'
Küçük omega salıncağın aniden sarsılması ile irkilirken geriye de kaçamıyordu çünkü elleri sıkı sıkı tutuluyordu.
Ağzındaki şekeri önce bacağına ordan da yere düşerken gözleri şiddetle sulanmaya başlamıştı ve bu seferkinin sebebi yerden kalkan tozlar değildi.
'Ben de sana bakarken yaşamayı unutuyorum, hyunjin benim yaşama sebebim ve ben onu unutuyorum? Kesinlikle ölmelisin.'
Akışına bırak, ışıkları kıs.
"Gözleri sürekli gözlerindeyse sana olan merakındandır ama gözlerini kaçırıyorsa o gözlerde sana ait bir şey vardır."
Yanağına yaslı duran elindeki tükenmez kalem ince bir çizgi halinde yumuşak yanakta mavi boyasını bırakırken yanında seslice kitap okuyan arkadaşına kulak verdi.
Dostoyevski'den bir parçaydı bu alıntı.
Bu sefer gözlerini arkadaşından çekerek ön masada oturan alfaya dikti dalgınca.
"Peki ya ikisini de yapmıyorsa?"
Elbette sorusuna yanıt alamamıştı, yanında daha demin kitap okuyan sıra arkadaşı tek cümlelik kitap okuma serüveninden sonra sayfaların üzerinde uyuyakalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fraise
WerewolfBelki benden kaçabileceğini düşünüyorsun, kokunu kilometrelerce öteden alabiliyorum. Aynı hayvanlar gibi. 'Tatlı kokun başımı döndürüyor fraise'