Yifan gözlerini parlak bir güne açtığında üzerindeki ağırlıkla başını göğsüne doğru eğdi. Taonun dolgun saçları suratını gıdıklarken gülümseyerek başını yastığa geri bıraktı.
Beyaz perdenin arasından odaya sızan güneş sayesinde içerisi tamamen aydınlanmıştı ve yifan mükemmel bir uyku çekmişti, taoyu gece beklemişti ama o gelmeyince içi geçip uyumuştu yine de tao'nun yatağa geldiğini hissedip daha rahat bir uykuya geçmişti.
Bugün ise yapacağı önemli şeyler vardı, mesela evinde kalan vampirlere yeni ev bulmak gibi. Daha sonrasında köy sınırındaki bekçilerle görüşüp rapor istemeliydi sonra da taoyu alıp biraz gezdirmek istiyordu şehirde.
Gerçi şu sıralar taoyu luhandan koparıp baş başa vakit geçirebilir miydi pek emin değildi ama yine de şansını denemek istiyordu, en kötü ihtimalle luhanı da yanlarına alması gerekirdi.
Tao kıpırdanmaya başlayınca yifan yatakta doğrulup sırtını geriye yasladı ve şimdi karnının üzerinde uyanmaya çalışan taonun saçlarını okşadı. Tao gözlerini açarak başını kaldırdığında yamuk bir gülüşle başını yeniden yifanın karnına yasladı.
"Günaydın güzelim."
Yifanın sabah sabah normalden daha kalın çıkan sesi taoyu etkiliyordu tabi yifanın bundan haberi yoktu, sesinin kalın çıktığından da haberi yoktu.
"Günaydın aşkım."
Tao üzerindeki yorganı tekmeleyerek yifanın karnından kalktı ve yanaklarını hızlıca öpüp yataktan çıktı. Yifan kollarını iki yana açarak mızmızlandığında ise tao yatağa geri girmek zorunda kalmıştı, yifana sarılıp onu sanki bebekmiş gibi sevdi.
"Tao bana günaydın öpücüğü vermiyor."
"Ama verdim ya az önce."
Yifan omuz silkti, yanaktandı hem o bir kere. Yifan dudaktan istemişti. Tao onun yanaklarını sıkarak dudaklarını öne doğru çıkmasına sebep oldu, dolgun dudaklara peş peşe öpücük kondurup serbest bıraktığında yifan onu yatağa devirdi.
"Neydi o şimdi mıy mıy mıy öptün."
Yifan taonun çenesini tutup dudaklarına sesli ve ıslak bir öpücük kondurduğunda tao itiraz ederek yifanı itti göğsünden.
"Yaaa ıslak ıslak öpme çok iğreeenç."
Tao ağzını elinin tersiyle sildiğinde yifan şaşırmış gibi yaptı, tao'nun bacaklarının üstüne oturarak parmaklarıyla kendi dudaklarına dokundu.
"Benden iğreniyor musun?"
Tao hayretle başını iki yana salladı elbette iğrenmiyordu sadece çok babaanne öpücüğü tarzıydı o yüzden öyle demişti.
"Yani artık seni şap şup öpmemi istemiyor musun?"
Yifan hâlâ kendi dudaklarına dokunurken tao kendini dağdan bayırdan atıp gebermek istedi çünkü baş alfa cidden çocuk gibi davranıyordu. Yifana hyung dediği zamanlarda onun bu yönlerini hiç bilmiyordu çünkü hep yakışıklı hep erkeksiydi yifan.
Ama şimdi bebek gibiydi tao bunu çok sevmişti, mühürlenmek böyle bir şey demek diye düşündü. Baş alfa bile olsa konu mührü olduğu zaman kedi yavrusuna dönüyordu. Tao yifan kedisini çok seviyordu.
"Yifannie, bir kere miyavlasana..."
Yifan tao'nun üzerine eğilip ellerini onun başının iki yanına yasladı.
"Beni kedi mi zannediyorsun?"
Tao başını salladı ve yifanın suratını yakından inceledi, bunca zamandır ona niye bu gözle bakmadığını düşündü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fraise
WerewolfBelki benden kaçabileceğini düşünüyorsun, kokunu kilometrelerce öteden alabiliyorum. Aynı hayvanlar gibi. 'Tatlı kokun başımı döndürüyor fraise'