Sabahın erken saatlerinde çoktan herkes uyanmıştı. Başı hafiften ağrıyordu bir de yüzüne vuran güneş onu rahatsız ediyordu. Elini yüzüne siper ederek uzandığı yerden doğruldu ve elini yüzünden çekerek yan tarafına baktı ama hyungunu görememişti. Kaşlarını çatarak ayağa kalktı ve çadırdan çıkmak üzereyken çarpıştığı bedene baktı.
"Günaydın tao."
Hyungu gülümseyip saçlarını okşamıştı tao ise uyku mahmurluğu ile genişce gülümsemiş ardından başını hyungunun göğsüne yaslamıştı esneyerek.
"Nerdeydin?"
Yifan elindeki odunları yere bırakarak taoya doladı kollarını ve sırtını ovaladı uykusunun açılmasını umarak ama bunun taoyu uyumaya teşvik ettiğinden habersizdi.
"Bugün omegalar yemek yapacak ocak için odun topluyordu herkes bir baktım ki bizim çakma omega fosur fosur uyuyor bende dalıverdim omegaların arasına sana odun topladım."
Tao duydukları ile gülerken hyungunun koluna vurdu.
"İyiliği de başına kakmazsın hani!"
Yifan da gülerken birbirlerinden ayrılmışlardı. Bugün omegalar gibi onun da yemek yapması ve gözüne kestirdiği bir alfaya ikram etmesi gerekiyordu ama öyle bir alfa yoktu sorun burdan başlıyordu.
"Ne yemeği yapacağım?"
Tao odunlara bakarak söylediğinde yifan üzerindeki tişörtünü çıkarıp başka bir tişört giymişti daha sonra çadırın girişinde dikilen taonun yanına gelip odunları aldı düzgünce yere yerleştirip ellerini beline koydu.
"Buna sen karar vermiyorsun herkese farklı malzemeler verilecek sana ne verilirse onları kullanarak bir şey yapman gerekiyor bu sadece yemek değil yani belki bir tatlı veya pasta, elindeki malzemeyle ne çıkarsa artık."
Tao hyungunun dediklerini aklına not ederken sevinçle hyunguna sarıldı. O olmasaydı bunları kimden öğrenirdi bilemiyordu.
"Bu sırada sen ne yapacaksın peki?"
"Ne yapacağım? Keyif çatacağım alfalara katılırım oyalanırım."
Tao kaşlarını çatarak yerdeki odunlardan birini eline aldı ve hyungunun üzerine yürümeye başladı.
"Ben burda yemek yapacağım ve sen keyif yapma peşindesin öyle mi?"
Yifan gülerek gerilerken tao onun üzerine gelmeye devam ediyordu.
"Tao.. ne yapayım? Gelip yardım mı etmemi istiyorsun! Bu senin görevin."
Tao hızla hyungunun üzerine koşarken yifan onu kucaklamış ve etrafında döndürerek yere indirmişti.
"Afacan tao, bak malzemelerin geliyor."
Dün gece yemekleri sunan beta elindeki poşetle gelirken yifana eğilerek selam verdi ve taoya poşeti teslim ederek geri döndü. Tao merakla poşete bakarken gözleri kocaman olmuştu. Yifan da poşete bakınca gülmemek adına dudaklarını ısırdı kaşlarını çatarak bir kaç adım geriledi.
"Ben kaçıyorum güzelim tanrı yardımcın olsun."
Adımları hızlanırken çoktan tuttuğu kahkahasını dışarı bırakmış ve alfaların eğlendiği alana gitmişti.
Tao ise poşetteki yaprak ve pirince bakakalmıştı.
Yaprak sarması?
.
.
.Tao büzüşen parmaklarına iç çekerek baktı. Sabahtan beri sardığı yapraklar anca bitmişti ve koca bir tencere dolusu yaprak sarması vardı artık. Yifan hyungu ise bu sırada sadece bir kez uğramıştı yanına o da ocak ateşini yakmak için onun dışında sürekli kaçmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fraise
WerewolfBelki benden kaçabileceğini düşünüyorsun, kokunu kilometrelerce öteden alabiliyorum. Aynı hayvanlar gibi. 'Tatlı kokun başımı döndürüyor fraise'