"Adaylar listesinde tanımadığım başka bir sürü insan daha vardı. Ama bugün ben özellikle konuştum hocayla." Harry sahanın kenarlarındaki yüksek demirlerden birine yaslanarak konuştu. Bir yandan, kıstığı gözleri ile yeşil alandaki diğer insanlara bakıyordu. O gün hava, normallere göre daha güneşliydi, Hawksmoor okulunda. "O yüzden, gözüne girmeye çalışırken hata yapayım deme sakın. Bu senin tek şansın." Tek dizini geriye doğru attı yavaşça, yaslanmasına destek olacak şekilde. Sonunda gözleri benimkiyle buluştuğunda, önce kaşları hafifçe çatılmış sonrasında ise beklemediğim bir anda gülümsemişti. Hemen başımı salladım."Eskiden okul takımındaydım. Korkmana gerek yok Harry." Benim gibi kafasını sallamayı sürdürdü ben konuştukça. "Ancak, aklıma takılan bir şey var." Göğsünde kavuşturduğu kollarını bozmadan bekledi söyleyeceklerimi. "Neden onca insanın arasından benim takıma girmem için uğraşıyorsun ki?"
Komik bir şey sormuşum gibi güldü yeniden. Ama dişleri bile zorlukla gözükmüştü dudaklarının arasında. O sırada, duruşunu bozup bana yaklaşmış ve tüm kolunu omzumdan geçirmişti. "Çünkü arkadaşız Louis." Beni oyuncu kulübesine çekerken böyle söyledi. Kolu hala omzumdan eksilmemişti. Ondan geldiğini bildiğim tüm koku, muhtemelen üstüne bocaladığı parfümden kaynaklanıyordu. Yine de, Harry bir anda bu kadar yakınımda olduğundan beri ne kadar hareket etmekten bile aciz hissettiğimi sorgulamıştım yutkunurken. "Ya da belki de gerçekten çok iyi futbol oynadığını önceden, bir şekilde sezdim." Sırıtarak uzaklaştı benden. Kulübelerdeki sedirin üstünde duran siyah şortu eline alıp bana doğru uzattı. "Okul üniformasıyla oynaması zor olabilir."
Ön bahçedeki büyük sahaya çok yakın olan binada bulunan soyunma odalarında değiştirmiştim üstümü. Birkaç dakika içerisinde alana döndüğümde Bay Pike'ın sonunda teşrif ettiğini gördüm. O sabahlığına ilk defa gördüğüm Stan ise, sahanın öteki ucundan bana ve Harry'e bakıyordu. "Louis sensin demek." Bakışlarımı karşımdaki hocayla buluşturdum. Elindeki futbol topunu ayağıma attığında yakalamak benim için hiç de zor olmamıştı. "Göster hünerlerini evlat. İki takım da o sırada kendi işine baksın."
Harry yanımdan ayrılırken son anda elini omzuma değdirerek, kendince bir destek dokunuşu yaptı. Diğer herkes, tıpkı onun gibi sahanın uzak köşelerine çekildiğinde, beden eğitimi hocasının benden bir şeyler bekleyen gözlerini artık daha net seçebiliyordum. Biraz top hakimiyetimi kontrol etmiş, biraz sahada topla koşturmuş ve en sonunda; tüm bunları başarıyla tamamladığımda arkasını dönüp favori öğrencisi olan Harry'e seslenmişti. "Kaleye geç Styles. Bakalım bu çaylak sana gol atabilecek mi?"
Harry koşar adımlarıyla geldi yanımıza kulübeden. Önce büyük beyaz eldivenlerini takması gerekmişti elbette. Sonunda karşımdaki kalenin tam ortasında durmaya başladığında, beklemeden bacaklarını olabildiğince açtı ve sırıtarak bana baktı. "Neyse ki çok zorlu bir rakip sayılmam."
"Harry, Louis'in konsantrasyonunu dağıtma." Herkes başımıza toplanmıştı yeniden. Top ayaklarımın ucunda dururken, odaklanmam gerekenle uğraşıyordum. Ancak insanların gözü üstümde durduğunda, bu pek başarılı olmuyordu. Hele de Harry'e gol atmam gerektiği gerçeği varken. Ancak bunların dikkatimi dağıtmasına izin vermeden ayağımla topa vurduğumda, Harry düşündüğümden daha atak çıkıp yerden geçip giden topu üstüne kapanarak yakalamıştı.
Topu bana gönderirken yeniden konuştu. "Şansım yaver gitti." Gülerek ayağa kalktı ve duruşunu düzeltti. Bay Pike bu esnada tamamen sessizdi. Topu bir kere daha fırlattım kaleye doğru. O zaman da, direğe çarparak başka bir yere sekmişti.
Bay Pike sessizce kollarını birleştirdiyse bile, bu sadece benim daha çok gerilmeme sebep olmuştu. "Seninle ilgili kurduğum hayaller yıkılmak üzere Louis William Tomlinson."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
house of cards | larry
FanfictionBir kez kartlar dağıtıldığında, oynamadan önce Louis'in rolünü çok iyi seçmesi gerekiyordu; hele de herkes büyük, kalabalık bir masanın etrafındayken. Harry ise, Louis'in kartlardan yaptığı kuleyi yıkmaya kararlıydı. ~ Louis, ailesi tarafından di...