Ձ.Ձ

622 57 526
                                    


@shineemoonn bence fazlasıyla geç bile kaldım bu cümleyi kurmak için,
bu bölüm senin için ❤️

uzun, yoğun bir aradan sonra yeniden merhabaaaaaaa



Geniş omuzları ve uzun bedeniyle yukarıdan bize bakmayı kesmeden konuştu Pike. Hava o gün gri bulutlarla örtüldüğü halde, birkaç damla çiselediği yağmuru saçlarımızı ıslatmaya bile yetmiyordu. Bu yine de, maçta dikkatli oynamamız gerektiği anlamına geliyordu. "Oyun boyunca gözüm üzerinde olacak." Harry'e bakarak söylemişti elbette. Dün yaptığı davranıştan sonra gerçek anlamda Pike'ın gözünden düştüğü belliydi. Harry yine de umursamadı. Üstelik artık yanında ben vardım, iki anlamda da. Eski enerjisini geri kazandığını takım arkadaşları dahil, o da henüz bilmiyordu. "Louis!" Birden adımı seslenince Harry'i izlemeyi bırakıp koça döndüm. "Stan."

Ağır adımlarla geldi ve karşımda durdu. Başını olabildiğince dik, göğsünü de aynı şekilde kabarık tutuyordu. Merakla, önümde durmuş abartılı bir şekilde özgüvenini sergilemesini izledim. "Yazı." Pike cebinden çıkardığı bozukluğu havaya fırlattıktan sadece birkaç saniye sonra, yine havada yakaladı ve elinin üzerine geri koydu. Pike henüz kimin oyunu başlatacağını ilan etmeden önce sırıtması yüzünde büyümüştü. "Ben kazandım."

Yanımdan rahatlıkla geçip gitmesini izlerken neden sinirim bozulduğu hakkında çok fazla bir fikrim olduğu söylenemezdi. Birkaç adım gerileyip sahadaki yerime geçtim. Kısa düdük sesiyle beraber, her pazar akşamı oynadığımız maçtan önceki antrenman oyunu başlamıştı.

Tüm oyun boyunca koçun gözü gerçekten Harry'nin üstündeydi. Fakat benim sürekli üzerinde durduğum konu, Stan'in bana oyun boyunca yansıttığı saldırgan davranışlardı. Top ne zaman benim kontrolümde olsa, beni iterek almaya çalışmış, yapamadığında da kayarak müdahele etmeye çalışırken benim yere düşmeme sebep olmuştu. Her defasında da, Pike düdüğünü öttürüp Stan'i kendince uyarmıştı. "Takım kaptanları! Silkinip kendinize gelin! Sizden başkaları da var bu oyunda. Sürekli ikinizin top için didişmesini izlemekten sıkıldım." Pike söylenerek Stan'i alıp karşı sahaya itti. "Seni bir daha Louis'in altında görmek istemiyorum Lucas."

Dişlerimi sıktım sinirle. O an Harry de dahil kimseye bakmak gelmemişti içimden. Saf bir öfkeyle dolmuştum herkese karşı. Pike'ın herkesin içinde kullanacağı sözleri daha dikkatli seçmesini istemek o kadar da zor bir şey değildi oysa. Ne var ki, göz ucuyla Harry'nin tepkisine bakmıştım. Yüzünü buruşturmuştu; ama yine de hala biraz gülüyordu.

Stan'in garip özgüven dolu enerjisi sayesinde olduğunu düşündüğüm üç golünden sonra, Kuzgunlar uzun zamandır ilk kez kaybetmişti sabahki antrenman maçında. Pike elbette Stan'i tebrik etmekten kalmadı. Maçın son dakikalarında artan kalabalık, tamamıyla Stan'in ismini tezahurat ediyordu hep bir ağızdan. Kuzgunlara ait birlik skorun sahibi her ne kadar ben olsam da, Stan'in takımına karşı yetersiz kalmıştı. Herkes giyinmek için arka taraftaki soyunma odalarını kullanmaya gittiğinde, Pike beni durdurdu. Stan de hala onunlaydı. "İkiniz de bugün harika bir oyun çıkaracaksınız. Size güveniyorum." Bir elini omzuma, öteki elini ise Stan'e koymuştu. Bizi elleriyle bir araya getirmek üzereyken göz ucuyla Stan'e baktım. O da aynı garip bakışlarıyla, beni izliyordu. Hemen önüme döndüm. "Akşamki oyuna kadar iyi dinlenin."

Hızlı adımlarımla uzaklaşsam da, Stan de üstünü değiştirmek üzere arkamdan gelmişti. Onu görmezden gelip, birkaç takım arkadaşımı geçerek kendi dolabımın önüne geçtim. Takımın çoğu küçük sırt çantasını sırtlarını alıp birer birer soyunma odalarından ayrılıyordu. Harry'se aynı yerinde, sırtını dolaba vermiş bir halde beni bekliyordu yalnızca. Bir süre sonra, Stan de kendi takımıyla birlikte basık odadan nihayet ayrıldığında ikimiz de aynı anda birbirimize döndük. "Ne kadar aptalca bir oyundu."

house of cards | larryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin