Tıpkı tüm Hawksmoor öğrencileri gibi, Harry ve Zayn'in de geldiği o pazardan sonra başlayan yeni haftanın hiçbir gününü tam anlamıyla ayık geçirdiğimi söyleyemezdim. Annemin her ay düzenli olarak yolladığı paramın çoğunu, Miranda'nın bana getirdiği otlar için kullanmıştım sonuçta. Onları tüketmeye korkup saklamak hiçbir zaman dahilinde planımda olmamıştı. Ruh halimin de bu okulu ayık kafayla daha fazla kaldırabileceğini sanmazdım.
Elbette, tamamen uçuk ya da sarhoş değildim. Hala -ne yazık ki- etrafımdaki olup bitenleri algılayabiliyordum. Zayn'le iki haftalık uzun bir aradan sonra ilk kez akşam yemeğine beraber indiğimizde, aslında biraz öncesinde, sarılmış bir otu beş dakikadan da daha kısa sürede tüketmemin etkilerini fark etmemişti. "Sana Bradford'tan hediye getirdim. Yemekten sonra odada vereceğim." Dedi neşeli bir şekilde. Eve gitmek ona tahmin ettiğimden fazla yaramıştı.
"Neden bana hediye aldın?" Yemeğimi isteksizce didiklerken sordum.
"Çünkü ben gitmeden önceki hafta doğum günündü dostum." Koluma vurup güldü. "Sen iyi misin? Neyin var?"
Yemekhane yeterince kalabalık sayılırdı, bu yüzden yavaşça ona doğru eğildim. Stan'le olanları anlatma gibi bir planım yoktu. Aslında onunla olanları kimseye anlatmayıp, beynimden tamamen silmek istiyordum. "Miranda'yı hatırlıyor musun?" Zayn başını sallayınca çekingence itiraf etmiştim. "Onu öptüm."
Seri bir şekilde konuştu ona verdiğim sırdan sonra. "Neden sürekli bu okuldaki insanları öpme eğilimdesin, anlamıyorum Louis." Beklediğim gibi, kaşlarını çatmıştı hemen. Stres seviyem artınca ellerimle yüzümü ovuşturdum kendime gelmek istercesine. "Ayrıca oda arkadaşın Peter, buraya geldiğinden beri Miranda'ya aşık değil miydi?"
"O tamamen ayrı bir konu." Ona, Harry'nin beni öptükten sonra ne kadar kötü davrandığını anlatmamıştım henüz. Ezra'nın bana yaptıklarından da haberi yoktu bilakis. Öpüşmüş olmamıza rağmen Harry'nin Ezra gibi biriyle yeniden takılmaya başlamasına ne tepki verirdi, bilmiyor ve merak ediyordum. Ne yazık ki, Zayn bunların hiçbirini bilmiyordu. Bu yüzden, benim ona yeni söylediğim haberlerden sonra aklından neler geçtiğini tahmin etmekte zorlanıyordum, muhtemelen Zayn mantıklı biri olduğu için asla benim tarafımı tutmazdı. Ona bakarken iç çektim kendi kendime, o şimdiden benim hiçbir hareketimi desteklemediğini belli eden bakışlarını atarken. Tam o esnada da, yanımıza Alex ve oda arkadaşı Owen gelmişti yemek tepsileriyle. Sormadan oturdukları zaman Zayn anlam veremeden, bana değil onlara bakmıştı.
"Yer yoktu, biz de buraya oturduk. N'aber Louis?" Zayn başını konuşmamam için iki yana salladığını sanarken, aslında açılacak konuyu öngördüğü için bunu yaptığını sonradan anlamıştım. "Tatil Miranda'yla çok eğlenceli geçmiş olmalı."
"Evet, fazlasıyla eğlenceliydi. Hawksmoor düşündüğüm kadar kötü değilmiş." Zayn hala yargılayarak izliyordu beni.
"Sevgili olduğunuzu en başından beri biliyorduk." Dedi Owen pis pis sırıtarak. "Saklaman bir halta yaramadı Louis. Alex sizi ormanda yiyişirken görmüş."
Hemen yanımda oturan Alex'e döndüm. "Dostum. Onu ormanın ortasına çeken sensin. Bana kızma. Ya ben değil de müdür görseydi? O zaman ne olurdu düşünebiliyor musun?"
"Sevgiline söyler misin? Bana da kız arkadaşı bulsun kızların bloğundan. Hatta oda arkadaşı olsa iyi olur." Dedi Owen. Gözlerimi devirdim. "Senle ben beraber aynı odada kızları-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
house of cards | larry
FanfictionBir kez kartlar dağıtıldığında, oynamadan önce Louis'in rolünü çok iyi seçmesi gerekiyordu; hele de herkes büyük, kalabalık bir masanın etrafındayken. Harry ise, Louis'in kartlardan yaptığı kuleyi yıkmaya kararlıydı. ~ Louis, ailesi tarafından di...