O günden sonra, Harry'i okulda daha az sıklıkla görmeye başlamıştım. Yalnızca minik bir göz temasıyla birlikte, koridorlarda veyahut merdivenlerde birbirimizin yanından geçiyor ya da yemekhanede aynı dakikalarda denk geldiğimizde masalarımız ne kadar uzakta olursa olsun belirsiz aralıklarla yine aynı bakışmaları yaşayıp duruyorduk. Ancak günün sonunda, konuşan kimse olmuyordu. Yalnızca bana olan bakışlarından ilk baştaki sinirinin üzgünlüğe evrildiğini okuyabiliyordum. Ki bu da, en beklenmedik ve garip olanıydı. Sanki, çaresizlik hissini en az o da benimle aynı derecede tadıyordu. Hayal ettiğim kadar zevkli değildi onun o hayalini görmek.
En çok da, perşembe günü antrenmanlarına gelmediğinde anlamıştım bunu. Sebebini sorduğum zaman Pike, basit bir şekilde en sonki antrenmanda üşütüp hasta olduğunu ve bu yüzden gelemediğini söylemişti. Ama bunun gerçek olmadığını biliyordum. Etrafında olarak onu ne kadar yaraladığımı ilk kez fark edişimdi bu. Fakat ben ona, hiçbir şey yapmamıştım oysa. Yine de, beni görmek onu rahatsız hissettiriyordu. Veyahut, beni başkalarıyla görmek. Özellikle de bu okuldaki en büyük düşmanıyla, ya da okulun en güzel ve başarılı kızıyla.
Perşembe günü gelmedikten sonra, cuma gününü nasıl geçiştireceğini merak etmeye başlamıştım içe içe. Birinci dönemdeki gibi, cuma günü olan vatandaşlık dersinde üçümüz de ilk kez bir araya gelecektik sonuçta. Ve bunun için hem keyifli, hem de tuhaf bir şekilde gergindim.
Sabah kahvaltıdan sonra sınıfa geçtiğimde, her cuma olduğu gibi Miranda yine en erken gelen öğrencilerden birisiydi. Aynı yerimizde oturmuş, beni bekliyordu. Yanına oturduğum zaman, birkaç sırayı dolduran az kişilik insan grupları dahi bize dönmüştü sanki çok garip bir şey yapıyormuşuz gibi. Aylardır birlikte oturduğumuz halde, kimse bundan öncesine kadar garipsememişti oysa. Fakat bir kez dedikodu yayıldı mı, herkesin dikkatleri üzerimize toplanmıştı ve Miranda bundan ister istemez rahatsız olmuştu. "Hepsini pataklamak istiyorum." Diye mırıldandı insanlara bakarken. Elindeki kalemi hızlı hızlı sallıyordu sinirle.
"Bir ara yapabiliriz bence." Rahatlaması için gülerek elimi bileğine yerleştirdim. Miranda kaşlarını çatmayı bırakmamıştı. "İnsanların ne düşündüğünü umursama." Ela gözleri bana erişti. O zaman biraz da olsa gergin kasları gevşemişti. Fakat kapının açılmasıyla, dikkati hemen o yöne kaydı. Elbette, gelen Harry'di.
Miranda, her zaman olduğu gibi yanımıza oturmasını bekliyordu. Fakat onun yerine, uzaktaki merdivenleri kullanıp sınıfın bir ucundaki sıraya oturduğunda, şaşkınca onu izledi bir süre. Neler olduğunu anlayamamıştı bu yüzden bana döndü. Tam Harry, bana baktığı zaman. "Neler oluyor?"
Omuz silktim. "Sadece umursama, tamam mı?"
Fakat Miranda başını döndürüp yeniden oraya baktığı zaman dahi bize bakmayı sürdürüyordu. Tüm bunları bilerek yaptığımı kendime hatırlatıp gözlerimi ondan çektim ve aynısını Miranda'nın yapması için bileğini hafifçe sıktım parmaklarımı dolayarak. Sonunda önüne dönebilmişti ancak yine de ben, ders başlasa dahi ara sıra bakıp onu kontrol etmekten alıkoyamamıştım kendimi.
En arkada otururken, duruşu oldukça dikti. Gözleri tek bir yere sabitlenmişti ve orası da bizim sıramızdı. Aradaki uzak mesafeye ve insanlara rağmen suratındaki o gergin hali anlamak benim için hiç de zor değildi. Eskisi gibi derse katılmıyor, boşluklarda kendince saçma bir şekilde espriler yapmıyordu. Ona ne zaman baksam, gözleri bizim üzeremizdeydi sanki ve bu beni bir süre sonra germeye hatta sinirlendirmeye başlamıştı. O baktıkça, içimdeki insani olmayan dürtülere sahip çıkamamaktan korkuyordum. Eğer benim başka birisiyle olmamdan böylesine nefret ediyor ise, neden en başında başkalarıyla olarak buna izin verdi? Neden Ezra'nın bana zarar vermesine göz yumdu ve yeniden onunla oldu? Şimdi, kendinden geçip sinir krizine girmeye hakkı yoktu, asla da olmamalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
house of cards | larry
FanfictionBir kez kartlar dağıtıldığında, oynamadan önce Louis'in rolünü çok iyi seçmesi gerekiyordu; hele de herkes büyük, kalabalık bir masanın etrafındayken. Harry ise, Louis'in kartlardan yaptığı kuleyi yıkmaya kararlıydı. ~ Louis, ailesi tarafından di...