θ.Э

900 124 388
                                    

Yasak, yasak, yasak. Bu sikik yatılı okulda her şey yasaktı. Sınıfta arka bahçeyi gören camdan dışarıya bakmaya kalkışmak bile yasaktı. Odada kurallarla ilgili kağıtları okurken oda arkadaşım bana bakarak kaş kaldırıyordu. "Ne o? Kızları mı kesmeyi hedefliyordun Louis?"

"Kızları kesen sapık sensin bence Peter." diye söylendim, tahmin ettiğimden daha sert çıkmıştı sesim. Peter hemen bana bozulup uzandığı yatağında sırtını dönmüştü. Hah, çok da umurumdaydı senin kıçını bana göstermen. Sapık piç. Bir de dindar olacaktı.

Kağıtı masamın üstünde bir yerlere fırlatıp yatağa bıraktım ben de kendimi. Odada sadece gece lambası yanıyordu ki bu ışığı genelde Peter aptalı açık bırakırdı. Söylenenlere göre her gece mum yakıp da uyuyormuş ama yeni gelen kurallarda, elbette mum gibi tuhaf eşyaları yanında getirmek de yasaklanmıştı. Bu yüzden, Peter bayan Muriel'den gece lambası istemişti. Yalnızca ışık açıkken uyuyabiliyordu.

Yorganımın altına henüz girmeden önce, en değer verdiğim eşyalarımla ayrılışımın üstünden daha bir saat geçmemiş olduğunu düşünüp üzülüyordum. Hayat şimdiden daha da sıkıcılaşmıştı. Telefonsuz, insan ne yapabilirdi ki? Televizyon yoktu, haber yoktu. Sonsuza dek kitap mı okuyacaktı herkes? Üstelik, benim de öyle olduğumu her ne kadar kabul etmesem de, hepimiz ergendik ve oda arkadaşımla ortak kullandığımız tuvalette saatlerce kendimi rahatlatmak için uğraşmak istemiyordum. Hayal gücümü kullanmakta da her zaman kötü olmuştum üstelik. Başımı kaldırıp camdan dışarıya bakmaya başladım. Yatak başlığı olmaması bile çok saçmaydı. Daha üçüncü günden evimi ve eski düzenimi özlemiştim. Derin bir nefes aldım. Oda arkadaşımın dediğine göre, erkekler için çeşitli spor faaliyetleri mevcuttu. En popüleri ise elbette futboldu. "Canın sıkıldıkça gidip koşu yaparsın. Ya da gidip satranç falan oynarsın. Ayrıca kütüphane fazlasıyla büyük. Bir de bazı zamanlar kutlamalar da yapılıyor yemekhanede." Peter böyle demişti. "Çok canın sıkılırsa, futbol takımına gir. Her pazar akşamı ön bahçedeki sahada maç yapılıyor."

Aklıma yatan tek alternatif  kaçış buydu. Futbol oynamayı sevdiğim söylenebilirdi. Ayrıca, belki dersler kolay gelirdi ve ben de telefonuma hızlıca kavuşabilirdim. 


Sabah katların koridorlarına asılan kağıtlarda, kimin hangi saatte derse gideceği yazıyordu. Oda arkadaşım benden daha iyi seviyede olduğu için, o benimle aynı saatte derse girmiyordu anlaşılan. Zayn'le aynı anda derslerimiz bulunuyordu, bazıları ise farklı sınıflardaydı. Cuma günüyle ilgili hiçbir bilgilendirmede de bulunmamışlardı asılmış kağıtlarda. Beraber kahvaltıya indiğimiz zaman, sabahın erken saatleri olduğu için yemekhane akşama göre oldukça boş ve sakin sayılırdı. Zayn kalorifer kenarını kaptı koşarak bu yüzden. Gülerek peşinden gittim. Üniforma sayesinde cılızlığı daha da ortaya çıkmıştı. Dün gece, müdürün istediği gibi tıraş olmuştu, bense, önümdeki kırmızı tutamları bile kesmemiştim.

"Korkmuyor musun? Oysa dün gece azarı yedikten sonra altına yapacak gibi duruyordun."

Yapmacık bir şekilde güldüm. "Hiç de bile. Eşitlik yoksa ben de kesmeyeceğim. Ama onun için piercingimi çıkarttım. Daha faslasını beklemesin."
Zayn ben konuşurken eliyle çenesinde yeni oluşan yarayı kontrol ediyordu. "Fena kesmişsin ve de."

"Evet, küçük aynada ancak bu kadar oldu."

Beraber kahvaltı etmeyi sürdürürken, göz ucuyla yemekhanedeki insanlara bakıyordum. Gözüm, dün akşamki gruptan birilerini arıyordu. "Sanırım futbol takımına katılacağım. En azından vakit geçer."

house of cards | larryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin