Ι.Ι

638 72 581
                                    




Filmi başlatmadan hemen önce kendince rahat oturduğumdan emin oldu. Elbette rahattım, sonuçta Harry'nin yatağında, onunla baş başa film izleyecektik biraz sonra. Üstelik, bilgisayarı bir bacağımın üzerine yaslanırken aynı zamanda yanımda duran bir bacağını da hissedebiliyordum. Omuzlarımızdan dirseklerimize kadar üzerimizdeki kumaşlar birbirine değiyordu. Neden rahat olmayacakmışım? Daha gergin bir film izleme anı yaşadığımı hatırlamıyordum açıkçası. Film boyunca kıpırdamamak için öyle direnmiştim ki, dik oturmaktan sırtımın ağrıdığını hissetmiştim. Ama sızlanmıyordum, bu deneyimlediğim en güzel heyecandı.

Filmin ilk bir saatini doldurmak üzereyken tuvaleti kullanması gerektiğini söyleyip bilgisayarı tamamen benim kucağıma bıraktı ve odalarındaki ikinci kapıdan içeri girdi. Ben de o süreçte, daha rahat ve derin bir nefes almakla uğraştım, çünkü neredeyse bir saat boyunca ses çıkartmamak için nefeslerimi bile içimde tutmuştum.

Birkaç gergin nefesimi dışarı salıp yerine temizlerini içime çekerken gözlerimi bilgisayar ekranı yerine odada dolaştırmayı tercih ettim bana az da olsa iyi gelmesi umuduyla. Harry'nin odasının farklı köşelerinde ona ait yeni şeyler bulurum diye inceleyip duruyordum ama dikkatim öyle dağınıktı ki, fazla odaklanabildiğim söylenemezdi. Zaten lavabonun kapısının sonradan aralandığını gördükten sonra, tüm odağımı kaybedip, yenisini kazanacaktım. Harry, duvara asılı aynanın önünde durmuş kendine bakıyor ve ıslak elleriyle yüzünü ovuşturuyordu. Sonrasında dağınık saçlarını çeki düzen vermek için uğraştı parmaklarıyla. Hepsini bir tarafta toplayıp, açıkta kalan mor tutamını işaret parmağına doladı yavaşça. Onu izlerken neden nefes nefese kaldığımı bilmiyordum ancak hemen buna son vermeliydim, yani koşmuşum gibi nefes almaya. "Ne zamandan beri saçını boyuyorsun?"

Harry sesimi duyar duymaz, saçıyla oynamayı bırakıp bana döndü ve duruşunu düzeltti. Cevaplamadan önce yüzünde muzip bir gülümseme belirmişti. "Çok değil." Tamamen açıp hafifçe kapıya yaslandı. "Sanırım bu okuldaki son senemin farklı olmasını istedim."

"Peki neden mor?" diye sordum, çok fazla özele kaçıp kaçmayacağını bilmeden.

Tuvaletin kapısını kapatıp yanıma geldi ve yatakta az öncekine oranla biraz uzağıma oturdu ama bu sayede birbirimize daha kolay bakabiliyorduk. "Bilmem. Senin neden kırmızı?" Öndeki tutamları parmağıyla işaret edip güldü.

"Sadece denemek istemiştim, arkadaşlarım havalı duracağını söyledi." Ben konuşurken arkasına yaslanıp bacaklarını karnına çekmişti. Gözlerinin hala bende olduğunu görebiliyordum. "Ama sen benim aksime onları saklıyorsun."

Gözükmediği halde, düzeltmek istercesine parmaklarını tutamlarının olduğu yere götürdü ve onları kulağının arkasına sıkıştırdı. "Filmden sıkıldın mı?" Gözlerini kısarak sorduktan sonra güldü.

"Hayır, hayır. Sen?" Tıpkı benim gibi başını hızlıca iki yana salladı. Sanki acelesi varmış gibi, hemen yanımdaki yerine geri döndü. Filmi yeniden başlattığımızda, eskisinden daha çok odaklandığım söylenebilirdi ama Harry'nin neden saç konusunun üstünü açık bir şekilde kapatmaya çalıştığını düşünmekle geçiriyordum, ta ki bana ara sıra attığı bakışlarından birini yakalayıncaya dek. Yüzünü bana tam çevirmeden, kaçamak bir şekilde gözlerini bana getiriyor sonrasında hiçbir şey olmamış gibi hemen filme geri dönüyordu. Bu çok tuhaftı, yine de normal durmaya çalıştım. Birkaç dakika geçmeden, zaten odası başkaları tarafından işgal edilince yeterince rahatsız olacaktık, özellikle de ben.

İçeri girerken kapıyı tıklamaya tenezzül bile etmemişlerdi. Ernest, Hadrian ve Ezra ikimizi yan yana film izlerken görünce gülerek girdikleri odanın ortasında dona kalmıştı. "Siz ne yapıyorsunuz burada? Neden kiliseye gelmediniz?" Ezra tek kaşını kaldırarak resmen bana meydan okuyordu ikimize hesap sorarken.

house of cards | larryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin