Mesafeler aşka engel midir? Tek bir mesajla tüm hayatınız değişebilir mi? Hayatınız altüst mü olur yoksa, bir lunaparka mı döner?
*** O an gelen ani hisle kendime hakim olamadım, Twitter'a girdim. Ana sayfaya göz bile atmadan arama kısmına "Bulut a...
👉🏻CANIMSULARIM BURAYI OKUMADAN GEÇMEYİN! OKUYAN HERKES, DAHA BÖLÜMÜ BİTİRMEDEN ALT ÇUBUKTAN YILDIZA BASARAK OYLAYABİLİR Mİ? 👈🏻
Yukarıdaki müziği açalım ve kendimizi kitabın satırlarına bırakalım.
"Bu, Titanic'in bir deniz yıldızı için batma hikayesi..."
İyi okumalar canımsular. 🌊
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
13.Bölüm: Onu gördüm. "Bulut'lu bir güne uyanmak... Böyle bir şey olsa gerek."
***
"Bulut'lu olmaya hazır mısın Güneş?"
"Bulut'lu olmaya hazır mısın Güneş?"
Kafamın içinde öylece yankılanıp duran, harfleri birbirleriyle dans eden, kelimeleri özenle seçilmiş baktıkça kendine hayranlık uyandıran bu cümle, tam anlamıyla nefes alış-veriş düzenime aykırı! Tam şu an ancak Bulut'u karşımda görsem yüz ifadem bu kadar şaşkın ve donuk olabilirdi sanırım. Kalbim 'Ben bu kadar yüklenmeye dayanamıyorum.' Dercesine küt küt de değil tam olarak pat küt atıyordu. Bana zamanla da olsa her şeyi anlatacak mıydı yani? Her şeyi eksiksiz? Bilemiyorum. Ne oldu da bir anda bana bir şeylerini anlatmaya karar verdi? Bunca şeyi yaşadıktan sonra? Ne oldu da bana yazdı? Peki ya ben? Ben tam hayatıma yön verecek gücü kendimde bulma arayışına geçmişken? Bulut'un kararları mı hayatıma yön verecekti? Ben, ben nasıl olacaktım? Tekrar bataklığa mı batacaktım yoksa kaldırıp başımı yeni bir güne mi uyanacaktım? Ben Bulut'lu olmaya hazır mıydım?
Ne cevap vereceğimi bilmiyordum. Şu an ne yapacağımı ya da bundan sonra ne yapacağımı... Hiçbir şey bilmiyordum. Bu yol gerçekten doğru bir yol muydu? Yoksa ben kendimi bu yolun doğruluğuna inandırmaya mı çalışıyordum?
Kendimi daha önce adını bile duymadığım bir kitabın sayfalarını karıştırıyor gibi hissediyordum. Merak ediyor, okumak istiyor ama kendimi sayfaları gezmekten alıkoyamıyor ve bir türlü başlayamıyordum. Bu kitabın başrolü ben miydim? Yoksa Bulut'un çevresinde gezinip duran bir yardımcı karakter miydim?
Kafamı bir an önce toparlayıp bir şey yazmalıydım ve çok düşündüğümü belli etmemeliydim. Net, kendimden emin olmalıydım. Ya siyahtım ya beyaz. Benim grim yoktu. Her şey net olmalıydı. Ben böyle davranırsam o da bana karşı benim ona davrandığım gibi davranacaktı. Belirsiz olan şeyler hep kurnaz hep can sıkıcıydı. Belirsizlik, hep tıpkı tümör gibi sinsice vücuda giriyor ve belli etmeden yavaşça öldürüyordu. Ve beni de bu zamana kadar belirsizlik mahvetmişti. Madem bir şeyler açıklığa kavuşacaktı, o zaman her şey şeffaf olmalıydı. En ufak şeyler bile...