Sesimin , garip tınısıyla derin bir nefes almıştım. Her ne kadar almak istemesemde. Zorlukla nefes alıyor gibiyim , öyleyim. Biliyorum gelmeyeceksin. Her ne kadar beklesemde , her ne kadar burda oturup kendimi de yırtsam , öldürsemde gelmeyeceksin. Durup düşündümde ben galiba artık boşuna yaşıyorum. Onunlayken öyle güzel eğleniyordum ki , mutluydum . Ya ben ilk defa bu kadar içten gülmüştüm. Neden bunu bana yaptın?
Neden bunu bana laik gördün? Ben seni severken sen üzülme diye en ufak herşeyden kaçınıyordum.
Will , gittikten sonra hayatımda gerçekten büyük bir değişiklik oldu. Odamdan çıkmıyordum , yemek yemiyordum. Ölüm sendromu gibi birşeydi bu. Tanımlanamazdı. Hayır anlamadığım , amcasından sonra hep yanımdaydım. Nasıl olursa bu kadar basit olurdum gözünde ? Beni sabah erkenden uyandıran bir manyağı yeniden nasıl bulacağım? Bir erkek içinde , intihar etmek çok saçma olabilir. Teyzem çok yardımcı oluyordu. Bazen yürüyecek halde bile olmuyordum . Bana hep yardım ediyor. Îyi ki var ama nefretim hep olacak , bir yandan. Durup arkama baktığımda teyzem var evet , lakin yanımda benimle yürüyen o adam nerde? Engele mi takıldı yoksa ? Düştü mü ? Ya da terk mi etti ? Yoruldu mu ? Kafamda ki soruların hiç birine bir cevabım yoktu. Çünkü verebilecek kişi gitmişti , çoktan. Odamda otururken , yatağımın hemen yanında duran , siyah , büyük düğmeleri içinde gizlenmiş mavimsi renkli , masanın altında Will'in bir kaç fotoğrafı vardı. Elime aldığımda tutamayacak halde oluğumdan düşmüştü ellerimden , daha doğrusu kayıp gitmişti. Tekrar almak için eğildiğimde , Will'in veda mektubuna rastladım. Bembeyaz olmuş avuçlarımın arasındaki mektubu yatağa bıraktım. Sol gözümden , akmaya başladı yaşlar
Tekrar hatırlattım kendime gelmeyecekti. Daha neden sıkıyordum kendimi? Anlamakta güçlük çektiğim bu hallerim , bana annemin ölümünü hatırlatmıştı. Tabii ki annem benim herşeyim ama Will ikinci ailemdi. Güvenmiştim , anneme onu anlatmıştım ben. Belkide ileride onu annemin mezarına götürüp , "işte , dağmadın anne" diyecektim. Belki biz onu göremeyecektik ama o bizi tebrik edecekti , belkide. Ama ne değişti biliyor musun ? Sen . Gittin , hayatını mahvettin , neredeyse hayatımın içine sıçtın be.Teyzem , beni hiç iyi görmüyordu. Odama gelip , kapımı çaldı . "Gel" dedim artık ağlamaktan ve bağırmaktan kısılan uğultulu ses tonumla. İçeriye giren teyzem bana delirmişim gibi bakıyordu.
"İyi misin?"
"Herzamankinden daha çok."
"Bak tatlım , bildiğim çok iyi psikolog var. Gidelim mi ister misin?
"İyi olan birinin gitmeye ihtiyacı var mıdır teyze ?"
"Endişeleniyorum. Neredeyse haftalardır , odadasın. Yemek yemiyorsun. Bir danışalım mı belki iyi gelir ?"
"Sadece 1 seans ama ısrar yok."
"Söz yok hayatım. Şimdi gidelim mi hem daha öğlen açıktır."
"Ne yani , randevu mu aldın bana sormadan? "
"Hayır kesinlikle hayır . Tanıdık kıyağı diyelim. Hadi."
İlk defa dışarı çıkıyordum. Onu bırakıp geldiğimden beri ilk defa. Sarı elbisemi giydim. Üstünde siyah bir kare , kare içinde pembe yuvarlak şekil olan , elbisemi. Merdivenlerden inerken bile , onun içeri girdiği hali ve kokusu dün gibi burnumda. Kapının önünde , bana yardım etmesi. Tam anlamıyla herşey aklımda. Psikolog Bella Peter bana nasıl bir yardımda bulunacaktı merak etmiyor değildim. Görüp anlayacağım.
Vardığımızda , açıkçası pek garip biryerdi. İçime , derin bir nefes alıp , teyzemin koluna girdim ve içeriye girdim. Teyzem beni direk 2. kata çıkarmıştı. Soldan 4. odaydı. İçeriye girdiğimizde gerçekten , garip bir rutubet kokusu vardı. Ve odanın giriş kısmında durduğum zaman karşım ve arkamda ki duvar gri , sağ ve solumda ki duvar siyahtı. Genelde , psikologlar mavi veya yeşil rengi tercih ederler diye biliyordum. Oda küçüktü , sol siyah duvarın önünde bir tane büyük bir kitaplık ve kir ve toz içinde bir sürü kitap. Kitaplığın rengi , bir farklı griydi , çözememiştim. Masası , kapalı mordan oluşan bu psikolog belli ki karartılmış bir hayat yaşamış ya da yaşıyor. Masasının önünde benden taraf sağda bir sandalye solda bir sandalye vardı. Sandalyeler , kahverengi ama nedense alt taraftaki 4 uç noktası kırmızıydı. Tüylerim ürpermişti. Psikoloğun da çok garip bir görünüşü vardı. Saçları açık gri , gözleri ela ile kehribar rengi gibi , vücut ten rengi esmer. Gözleri bana sanki , "Seni çok iyi anlıyorum." , çağrısı gibi bakıyordu. Anlamıştım ya aşktı derdi , ya da ölüm.
Psikoloğun masasının benden tarafı olan sol sandalyeye oturdum. Teyzemde sağ tarafa. Mırıldanır gibi oldu teyzem , korkmuş bir halde."Merhaba!"
"Hoşgeldiniz."
Demesiyle korkmaya daha çok başlamıştım. Ses tonu , sanki Opera sanatçısı gibi kalındı , ama sanata veda etmiş gibi , evet.
"Nasıl yardımcı olabilirim?"
"Genç kızlık depresyonu."
Teyzem , öyle dediği zaman ani bir çıkış yaptım.
"Hayır , genç kızlık depresyonu felan değil , anlayamazsınız. O bana gitmeyeceğim , seni bırakmayacağım dedi. Ama gitti .."
Bu sözleri ani bir şekilde ayağa kalkıp söylediğimde , sert bir şekilde yere düşmüştüm. Psikolog yanıma gelip , "Adın ne ? " sorusunu yöneltti. Adımı söyledikten sonra yavaşça ayağa kaldırdı beni.
"Bizi Melissa ile yalnız bırakır mısınız?"
"İyi olacaksa , tabii ki bırakırım."
"Endişelenmeyin."
Teyzem , odadan çıkarken bile gözleri hep üstümdeydi.
"Melissa iyi misin?."
"Hayır değilim. Ona sarılıp kokusunu içime çekmeden de olmayacağım."
"Tahminen kaç gün , hafta ya da aydır ayrısınız?
"Baya ay olmuştur ama saymadım , neden ?"
"Bak o elbet gelecek. Say ki geldiğinde bütün günlerin acısını çıkarın."
"Ya gelmezse?"
"Onun adı ne ?"
Artık konuşmaktan yorgun bedenim , kırgın bir sesle söyledi onun adını."Will."
"Adından belli ki çekici bir erkek."
Hafif gülümsedim. Belki de gerçekten iyi gelmiştir bana.
"Sanırım biraz."
"Hadi ama yalan kokusu alıyorum. Baya çekici öyle değil mi?"
"Evet , öyle."
"Bak beni her zaman arayabilirsin. Teyzende numaram var. Saat kaç olursa olsun ara beni."
"Belki de gerçekten aramalıyım. Teşekkür ederim."
Yavaşca ayağa kalkıp el salladım , güle güle manasında.
Çıktıktan sonra psikolog kapısında , içerde ne konuştuğumuz hakkında hiç bir fikri olmayan ve öğrenmek için çırpınmak üzere teyzem bekliyordu.
"Ne oldu , ne konuştunuz?"
"Hiç , sadece sustuk. Bu bir motive şekliymiş."
"Bu çok saçma deli mi bu kadın."
Dedikten hemen sonra sırıttı. Teyzemin varlığı gerçekten iyi geliyordu. İyi ki vardı.
Hayatı mı bambaşkalaştıran Will , şimdi yine beni eski hayatımla yalnız bırakmıştı. Sabahları mesaj yok , gülmek yok , piknik yok , dans yok , eğlence yok. Hiçbir şey yok. Çünkü herşeyim olan Will yok. Ona nasıl aşık olduğumu , beni hayatında ilk defa gören doktor anlamışken , o anlamadan gitti. O hissetiklerimi göremedi. En önemlisi beni hissedemeden gitti. Bense , ona dokunmadan bile hissediyordum. Gerçi ne hissektiklerime dahi hiçbir fikri yok. Olsaydı da , zaten onun gibi havalı bir çocuk bana neden baksın? Sanırım bu soru baya tartışılır. İnsanın sevdiğine kavuşmasının ne kadar zor olduğunu fark edişimin daha başındayım anne. Yanımda olsan belki ..
Aşkı taşımak çok zor olmalı ki , ondan bir parçayı dünyaya getirirken gittin.
Şimdi anlıyorum işte..
Odamda kendi kendime ayağa kalktım , aynanın karşısına geçtim , gözlerimden damlayan yaşlarla onun bana verdiği kolyeyi çıkardım.
Çünkü , o yoksa kolyede olmasın.Bana onu taşımak ağır gelir...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk , Acı Mı Anne?
Romance"Aşk , acı mı anne?" "Yaşadıkça öğreneceksin , kızım..." "Aşk , Acının Yavrusudur." "Sana nefretim arttıkça aşkımda artıyor , nasıl birşeysin sen ?" Aşkı bir kitaptan hiç bu kadar derin okudunuz mu ? Okuduktan sonra fikriniz hep "evet" kalacak. M...