55

1.1K 151 122
                                    

vera'dan sizlere allah yalvarması <3 medyasız okuyamayanlar benim için lütfen bu seferlik medyayla sonuna dek okusun. medyasız bu bölüm çok kuru kalır sizde çünkü. medya ile her şey gözünüzün önünden film gibi akacaktır eminim. wattyden medyayı dinleyemeyenler için adını bırakayım indirip dinlersiniz, flower of evil -flower of evil ostu. dizinin adıyla aynı ost.

iyi okumalar sevgiler,


ve kulağıma bir ses çalınıyordu.

balcony pas de deux.

"lina!"

korkudan titrek çıkan sesim bir yandan dergi karıştırıp bir yandan tırnaklarına oje süren lina'yı korkutmuş ve elindekileri bırakıp koşarak yanıma gelmişti. 

"bu halin nee?"

o,elini saçlarıma atıp şaşkın bir ifadeyle yapışmış saç tellerimi dağıta dursun ben aşağıdan gelen sese odaklıydım. rüya içinde rüya görmüştüm yoksa bu da rüyanın içindeki rüyanın içindeki rüya mıydı?

"beni çimdikle çabuk"

"kafan mı iyi oğlum?"

"rüyada mıyız biz? şu duyduğum piyano sesi gerçek mi?"

önce kapıya doğru baktı ardından yatak başından asılan havluyu eline alarak saçlarıma daldırdı.

"evet, babam çalıyordur."

sol elimi lina'nın havlu tutan eline atıp havluyu elinden çekiştirerek sandalyemi işaret ettim.

"beni hemen aşağı indir."

kız neye uğradığını şaşırmıştı. yine de itiraz etmeden yatakta doğrulmamı sağladı ve bana yardımcı olarak sandalyeme oturttu. her seferinde bundan utanç duysam da şimdi içimi utançtan daha başka bir his kaplıyordu. 

dehşet.

arkama geçip sandalyeyi sürerek odadan çıkarırken bir yandan anlamadığım italyanca kelimeler mırıldanıyordu. daha doğrusu söyleniyor gibiydi. yine de aldırış etmeden beni merdivenlerin başına kadar getirmesini bekledim. merdivenlerin başına geldiğimizde sandalyem için yapılan seyyar ipli asansörü ayarlamak yerine benimle birlikte piyonoya ve önünde onu çalan ve şiir okuyan kişiye bakakaldı. 

"yas mas tutma sevgilim, öldüğüm zaman.

toprakta böceklere güldüğüm zaman

duyurunca, paslı sesiyle, ölüp gittiğimi, bir çan...

yas mas tutma sevgilim, öldüğüm zaman

çürüyen gövdem gibi, yitip gitsin aşkın da...

ne bir mektup kalsın bizden, ne bir söz, ne bir eşya...

unut gitsin adımı, arkamdan da ağlama

göz yaşınla da eğlenir, onu da alıp-satar bu dünya...

-shakespeare"


birden görüntüsü gitti gözümün önünden, farklı bir sahne geldi. kolları arasındayken gözünden gövdeme damlayan gözyaşları ve kahredici hıçkırıkları. kafası ileri geri giderken arkasındaki alevlere aldırış etmeden her yanımı sarışı...piyanonun önünde oturan adam ve bu adam git gellerle perdeledi gözümü. annemin bakışları bana doğru kayarken o da piyanonun önünde döndü ve irislerini benimkilere değdirdi. 

fag & flaster || woosan [texting]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin