hatırlatmadan olmaz, medyasız okumuyoruz kesinlikle <3
ayrıca bundan önce bir bölüm daha yayınladım yanlışlıkla onu atlamayınız..
( aynı gece 01.25 )wooyoung: kapının önüne çık
san: wht? (01.54)
wooyoung: dışarı çık
san: gece gece beni rüyanda mı gördün amk ne diyosun
san: yat zıbar
san: bana da yazma
san: aq şerefsizi rüyasında bile benle uğraşıyo
san: SİKTİR
san: cama taş atan sen miydin
san: orospu çocuğu şeytan mı taşlıyorsun
wooyoung: 5 dakikaya aşağıda olmazsan alırım kapını pencereni aşağı
san: dur amına koyayım öncelikle sen benim evimi nerden biliyosun??????????
san: ikinci olarak ne bok yemeye evime geliyosun
san: sorularımı mazur gör kafası güzel kardeşim, ilk defa biri beni dövmek için evimin önüne kadar geliyor
wooyoung: üç buçuk dakikan kaldı
san: polis lojmanı sınırlarının içindesin biliyosun dimi amk çocuğu
san: yiyosa indir kapımı penceremi
wooyoung: sen bilirsin
san: elinin yayını sikeyim
san: YAPMAA
san: bekle ulan kansız
san: taş atma bekle geliyorum
.
hırka almadan yalnızca kotumu üzerime çekip çıktığım için ipincecik tshirtümden tenime sızan hava yumuşak neresi varsa kaskatı kesiyor ve sızlatıyordu. evin bahçe kapısından çıkıp diğer lojmanları kontrol ettiğimde ışığı açık ev olmaması az da olsa rahatlattı. kimse kırılan camın sesini duymamış olmalıydı diğer türlü önce lojman güvenliği sonra da polis memurları dökülevirirdi dışarı.
sitenin merkezi dediğimiz çınar ağacının arkasındaki kaldırıma tünemiş, dizlerine yasladığı kolları arasından iki yana açtığı ayaklarını izliyordu. soğuk yüzünden ellerimi ovalleştirip sıcak nefesimi avucuma üfleyerek ağır adımlarla yürüdüm. kafayı sıyırmış adinin teki olduğunu biliyordum, kulüp takımlarındaki liderlik vasfı yalnızca başarılı olmasından ileri gelmiyordu mesela. diktatörlüğü boyunu bile aştığı için, bakışlarıyla emir verebiliyor lafları etrafındakiler tarafından sorgulanmıyordu. tek anladığı gücünü insanlar üzerinde göstermekti aslında ona da kızamıyordum. ne kadar bilek gücü gerektiren spor varsa o da oradaydı. savunma atak hırçınlık küfür hepsi yaptığımız çoğu maçın doğasında vardı, fakat insan olan kendini koruyor ve yetiştiriyordu işte. wooyoung medenileşmekten çok ilkelleşmek için çaba gösteriyordu. sporun doğasına ait ne varsa üzerimde uyguladığında ne kadar iyi bir sporcu olduğunu kanıtlıyordu güyya. gidip boksta öğrendiği teknikleri eşcinseller üzerinde uygulamayan insanlar kötü sporcular değillerdi, ama onun acıdığım boş kafasında öyleydi.
görüş açısına girdiğimde arkasındaki çantaya yasladığı sırtı dikleşti ve kafasını kaldırarak sokak lambasının yüzünün yarısını aydınlatmasına izin verdi. dudaklarına kayarken gözlerim onu öptüğüm günki gibi tatlı bir uyuşukluk yayıldı ağız kısmıma. o vanilya kokusu gelip yerleşti burnuma. bir erkek neden vanilyalı parfüm sıkardı anlamış değildim, fazla kadınsı bir kokuydu. bunu kesinlikle eleştiri için söylemiyorum, kim ne istiyorsa yapabilirdi benim kafamda fakat onun gibi bir adamın vanilya kokusu sıkması şaşırtıcıydı işte. onu öpmüş olmamın sıkıntısı sallarken bedenimi nefes verdim. canını sıkmak için yaptığım girişim benim canımı daha çok sıkmış gibi hissediyordum. o günden sonra nerde karşıma çıksa, dudaklarını öptüğümdeki o his ve koku bedenimi uyuşturup beni ele almaya çalışıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fag & flaster || woosan [texting]
Fanficsoluk, ölgün gözlerle bakınca ne boş ne anlamsızdır dünya. -slyvia plath [ texting ] [woosan] lgbt+ konulu bir kurgudur. küfür, argo, şiddet içerir.