9

1.5K 211 115
                                    

-san-

zil çalıp herkes okulu boşaltmaya başladığında arka bahçeye geçene kadar bir sigara yakmanın iyi geleceğini düşünüp cebimdeki paketi çıkardım, sallayarak öne çıkan dalı kaptım. kısa bir cep yoklayışın ardından arka cebimde bulduğum çakmağımla sigarayı ateşledikten sonra derince çektim karbonu içime. keskin bir çene hattım vardı, çok övgü aldığım gerçekti fakat sigara içerken beni izleyen kızlar bu gerçeği sürekli bana hatırlattıklarından kabaran egomu sindirmek zor oluyordu.

gözlerim boşalan kalabalığın arasında wooyoung'u bulduğunda sigaradan derin bir nefes daha çekip söver gibi gittiği yöne üfledim. saçma sapan bir gülümseme vardı yüzünde, yaptığı tüm piçliklerin özeti bir gülümsemeydi bu. daha dur sen neler yapacağım tarzında bir gülümsemeydi. changbin ve yeonjunla birlikte görüş alanımdan çıktıklarında henüz yarısında olduğum sigarayı yere atıp izmariti ayağımla ezerek yönümü bahçeye çevirdim.

banklardan birine oturmuş düşünceli bakışlarla demirlerin dışarısında kalan bahçeyi izliyordu.

"selam"

dokunuşumla irkilerek kendini attığında rahatlaması için çok da sıcak olmayan bir gülümseme savurdum. üzerimdeki sigara kokusunu aldığında elini yüzüne götürüp parmağının tersiyle sildi burnunu.

"sigara kokusu sinmemiş üzerine, sen direk sigaranın kendi olmuşsun"

kahkaham boşluğa doğru patlarken rahatsız bir ifadeyle kıpırdandı ve arkasına dönüp bahçeyi taradı gözleriyle. wooyoung ve diğerleri bizi görecek diye endişe ediyordu farkındaydım, bunu bildiğim için arkadaşça davranıp omzunu patpatladım.

"korkma çoktan çıktı onlar"

"ondan değil de tedirgin oluyorum yine de"

gözlerim hangi duygu düşüncelerin döndüğünü anlayamadığım gözleriyle çakıştığında bakışlarını ellerine indirdi. "utanıyor musun?" eliyle kafasının arkasını kaşıyarak kesik bir nefes verdi. tatlı çocuktu fakat aşkına karşılık verebileceğim bir tip de değildi.

"yani, ilk defa açıldım birine"

ipeksi saçlarını karıştırmaya devam ederken kendi söylediğine yine kendi utanarak yüzünü kapadı elleriyle. alnında birikmiş terleri gördüğümde şaşırıp sessizce gülerek elimi alnına götürüp sildim yaş tanelerini. utanıyor muydu yoksa tedirginlik mi vardı üzerinde çözemiyordum, benimki de laftı her türlü duygusu birbirine girmiş olmalıydı.

"seni kırmak istemem ama benim tipim değilsin."

ne de olsa eninde sonunda çıkacaktı ağzımdan, daha fazla eriyip tükenmeden söyleyip kurtulmak istemiştim fakat bu girişimimin ne kadar aptalca olduğunu dudakları aniden dudaklarımı kapadığında anladım. eriyip tükenmek bir yana dursun büyük özgüvenle buluşturmuştu dudaklarını benimkilerle. şokun etkisinden kurtulup kendimi geri attım ve bankta öne doğru eğilerek dudaklarımı sildim elimin sırtıyla.

yeosang bir şey demeden kalkıp banktan giderken benim oraya çakılıp kalmama neden olan faktör apaçık karşımdaydı.

wooyoung elindeki telefonun kamerasını bana doğrultmuş sinsice gülümsüyordu.



----

insan peşine köpek olacağı adamı başkalarına öptürür mü piç? @/wooyoung ?

fag & flaster || woosan [texting]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin