Tekrar Kaybetmemek İçin Savaş^

1.9K 83 45
                                    

Gençlik çok yorgunum yaa:(   Bölümü yazmak için biraz zamana ihtiyacım vardı o yüzden geç gelen bu bölüm için sorry...

Oy vermeyi unutmayın ❤







Bedenimde sanki üzerimden tır geçmiş gibi bir ağrı kol geziyor,bütün yorgunluklarımı yüzüme vuruyordu.

Gözlerim birbirine yapışmış gibi kapalıydı.
Açmayı denedim ama başaramayınca serbest bıraktım. Nerede olduğumu neden burada olduğumu kısaca hiç bir şeyi bilmiyordum.

Büyük ihtimalle benden 2 metre öteden bir adam sesi gelince kulak kabarttım. Ama sesi hiç tanıdık gelmiyordu.

+Evet Efendim istediğiniz gibi eve getirdik ve odaya çıkardık .

+....

+Daha uyanmadı ama birazdan uyanır eminim ki efendim.

+ ..

+ Tamam efendim sizi bekliyoruz.

Büyük ihtimalle benii buraya getirten kişiyle konuşuyordu.

Zorlanarak da olsa gözlerimi açtığımda ilk olarak gözüme vuran ışığa alışmaya çalıştım.

Gözlerim iyice ortama alışınca gayet güzel bir evdeyim. Ne yani hani neredeydi depolar ,bodrum katları ya da kulübeler ? 

Burası bildiğin birinin kaldığı evdi. Ellerimi ayaklarımı bağlamamışlar ağzıma bant da yapıştırmamışlardı. Eeee nerede aksiyon ?

Ne için buradaydım bilmiyordum.
Üstüne üstlük oda da boştu. Lakin az önce bir adam sesi duyduğuma emindim.

Demekki o ses dışardan gelmişti.
Daha fazla düşünmek yerine yerimde hareketlenip kapıya koştum ama beklediğim gibi kitli değildi.

Açınca karşıma ,muhtemelen 30'lu yaşlarının başında olan uzun boylu ve kalıplı bir abi çıkınca ilkin korktum ama sonra ağzımı açıp;

-Nerdeyim ben,siz kimsiniz, nr istiyorsunuz benden!?

-Sakin olun küçük hanım. Birazdan Haluk Bey gelecrk sorularınızı o yanıtlayacaktır.

-Siz ne saçmlaıyorsunuz ya adam kaçırmak ne kadar büyük bir ceza haberiniz var mı sizin?

-Sizi zorla tutmuyoruz burada küçük hanım. Haluk Bey gelsin konuştuktan sonra gidersiniz .

-Ben burada bir dakika bile duramam ,gidiyorum!

-Beni zor kullanmaya mecbur bırakmayın!.

Belindeki gümüşi silahı görünce bir an tüylerim diken diken oldu.
Biraz daha sabredebilirdim sanırım.
Ölmek için gerçekten erken bir yaştaydım çünkü.

Hafif yutkunup ,hızlıca başımı salladım ve odaya geri döndüm.

- Allah Kahretsin !!

Yine ne yaptığımı bilmiyordum. Ama düşününce yanlış bir hareketim olmamıştı kimeseye.

Ama aklıma takılan noktayla kafam iyice karıştı. Bana parka gitmem için Karan mesaj atmıştı. O zaman onun başı da mı dertteydi. Hem daha yaptığım şeyi bilmiyordum. Hemde onun da başını belaya sokmuştum lanet olsundu.

...      

      -   Karan'dan  -

Okula gitmek için vakit yaklaşıyordu ama ben bir gram uyku uyumamıştım.

Babamla büyük bir tartışma yaşamış bunun huzursuzluğuyla da uyuyamamıştım.

Öğretmenliği ve inşaatı beraber yürütmemin beni yıprattığını ve bir kız için değmeyeceğini söylemişti.

Ama bilmiyordu ki ben o kız için canımdan bile vazgeçerdim.

O kızdan kastım nur'du.  Nur bizim evimizdeki hademe Nisan Hanım ve Bahçıvanımız Kutsi Bey'in kızıydı.

Nisan hanımla Kutsi bey öldüğünde 12 yaşındaydım.

Nur daha o zamanlar 5-6 yaşında anca olduğu için hatırlamıyordu muhtemelen beni.

Babama o zamanki aklımla Nur'un bizde kalması için yalvarmıştım ama babam inatla bakamayız demişti.

O gün yani annesi ve babasını kaybettiği gün babam yetkililere teslim etmişti onu.

Sanki canımdan can koparmışlar gibi hissetmiştim.

Nurla sürekli oyunlar oynar gök gözlü kızın mutluluğunu izlerdim hep.

Manolya gibi kokusu gök gözleri ve simsiyah gözşeriyle ne tatlı,ne güzeldi.

O zamanlar anlamıştım hayatımda büyük yer edineceğini.

Yetimhaneye yerleştikten sonra her zaman okul çıkışında yurdun önünden yavaşça  geçer onu görme umuduyla bakardım.

Ama aradan geçen zamanla ben 8. Sınıfken onu şehir dışına göndermişlerdi. Bunun nedenini daha sonra korumalarımızın konuşmasından duymuştum.

Babam onu ziyaret ettiğimi fark etmiş onu benden uzaklaştırmıştı güya.

Ama ben liseyi okurken kampa diye onun olduğu şehre gidip yine görmüştüm onu.

Lakin babamın yine bundan haberi olmuş beni üniversite için londraya göndermiş bağlarımızı kopartmıştı.

Şimdi onu tekrar bulmuşken kaybetmeye hiç mi hiç niyetim yoktu.

Ben böyle düşüncelerimle boğuşurken mesaj sesi gelen telefonum kafamdaki sis bulutlarını dağıttı.

Cebimden telefonu çıkarınca mesajın babamdan geldiğini gördüm.

~Babam: Nur'la evde biraz konuşacağım ortalığı ayağa kaldırma.

Gördüğüm mesajla korku içinde kaldım. Ya babam onu benden alırsa ne yapardım.

~Karan: Benim yanımda konuşursun geliyorum.

Telaşa yerimden kalktım ve ceketimi alıp arabama atladım. Hızla eve doğru sürdüm.

Bu sefer izin vermeyecektim bizi ayırmasına...

Kuytu KöşeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin