(ATLAMAYIN ,ÖNEMLİ)
Arkadaşlar üzülerek belirtmem gerekir ki yaylaya gideceğim bir kaç gün sonra ve yaz boyunca da internetin ve telefonun çekmediği bir yer.
Dolayısıyla yaz boyunca yokum o yüzden büyük ihtimalle bu yaylaya giderken yazdığım son bölüm. Eğer yoğun istek olursa belki ufacık bir ihtimalle 1 bölümü daha sığdırmaya çalışırım.
Kitabı bitirmeyi daha düşünmüyorum. Yaylada olduğum süre boyunca taslak olarak yazıp biriktireceğim.
Ve burada bana şuan'a kadar yardımcı olup desteğini eksik etmeyen herkese çok ama çok teşekkür ederim.
Bu sene lise son olduğum için sınava da hazırlanıyorum. Yaaani azıcık şans dileseniz hıı😓
Çok korkuyorum sınavdan. Ama iyi geçeceğini umuyorum. Bu yaz bana iyi gelecek inşallah😻
Tatilden sonra görüşmek üzere inşallah covid olmazsınız :")
....
Kulağıma uğuldayan sesler ve elimin üzerinde hissettiğim baskıyla yavaşça gözlerimi açtım.
Bulanıklığın geçmesi adına gözlerimi birkaç kez kırptım.
Sonunda dağılan bulanıklıkla öncelikle nerede olduğuma baktım.
Burnuma dolan hijyen ve ilaç kokusu, üzerimdeki bol kıyafetler ,bembeyaz oda, ve yattığım hasta yatağıyla nerede olduğumu anlamam uzun sürmedi.
Elimin üzerindeki baskının nedenini görmek adına kafamı düğer tarafa çevirdim.
Yanımda koltuğun üzerinde elimi tutarak uyuya kalmış bir Karan görmek istediğim ilk şeylerin arasındaydı.
Ki yanımda olduğunu fark etmemle tuttuğum nefesi sakince bıraktım.
Şuanda dünyanın en huzurlu uykusunu çekiyor gibi görünüyordu bakınca.
Ne zamandır burada olduğumuzu bilmiyordum lakin göz altlarındaki hafif morluk ve dağılmış saçı en fazla bir veya iki gündür olduğunun habercisiydi.
Yavaşça yerimden doğrulmak adına elimin birini yatağa verince kolumdaki serumu gördüm.
Yavaşça diğer elimi hareket ettirmemeye özen gösterip doğruldum yerimde.
Oturduğum yerden buraya gelmeden önce olan şeyleri hatırlamak adına kafamı kurcalamaya başladım.
Klostrofobimle panik atağım birleşince bayılmış olmalıydım.
Üstüne yemek bir kaç gündür yemememin katkısı da vardı muhtemelen.
Yan tarafımdaki masanın üzerinde telefonumu görünce uzanıp aldım.
Bir elim ondayken oldukça zor olmuştu almak ama sonuç olarak başarmıştım.
Kapalı olan telefonumu açıp sessize aldım. Ekrandaki rakamlar hiç iç açıcı değildi.
"120 cevapsız arama 200 yeni mesaj "
Aramaların çoğu babamdandı. Bende daha fazla meraklandırmamak adına babam adına tıklayıp aramasını bekledim.
Daha ilk çalışta açmıştı.
-Nurr ,kızım nerdesin sen,iyi misin ,başına bir şey geldi diye çok korktum. Gelip alayım mı seni??
-Baba sakin ol hastanedeyim ,ne oldu bilmiyorum öğretmenim yanımda. Ama gel lütfenn
Uyanmaması adına sessizce konuşuyordum.
-Tamam kızım yorma kendini hangi hastane onu söyle bana?
-...... Hastanesi baba.
-Hemen geliyorum canım benim.
Kapanan telefona bakakaldım.
Yataktaki örtüde yazıyordu hangi hastane olduğu şükür ki.
Ama babam gelince işler daha da karışacaktı bundan kesinlikle emindim.
Babam bu zamana kadar hep bana destek olmuştu.
Belki öz değildi ama öz babam gibiydi her zaman.
Aradan geçen 1 saat sonrasında kapının yüksek sesle açılmasıyla hem Karan uyanmış hemde biraz ürkmüştüm.
Ta ki gelenin babam olduğunu fark edene kadar.
Karan şaşkınca babama bakarken. Kollarımı açıp kısık sesimle seslendim.
-Baba.
Hayat bazen çok yorabiliyor o zaman gökyüzüne bakın, her şeye rağmen oradaki mavilik sizi hep sevecenlikle karşılayacaktır....
'Ünzile Topbaş'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kuytu Köşe
Novela JuvenilBuradan nasıl çıkacağımı düşünürken, ensemde hissettiğim nefesle anlık bir titreme sardı bedenimi; korkuyordum. En son barda sevdayla bilmem kaçıncı vodkalarımızı içtigimizi ,dans etmek için barın ortasına doğru ilerlediğimizi hatırlıyordum sonrası...