~Gerçeğin Soğukluğu~

2.9K 108 59
                                    

Uzun bir aradan sonra tekrar sizinleyim.

Beni özlemişsinizdir umarım😊

Fazla uzatmayacağım her bölümde aynı şeyleri demekten sıkıldım ama yinede söyleyim.


Oy verin aradaşlar "lütfen!"💫

















       "Kesit"

" Yüzümde hissettiğim elle ilkin  irkilsemde sonra yaptıgı şeylgözlerim tekrar doldu . Gözyaşlarımı siliyordu. Benim acı çekmemden rahatsız gibiydi.

-Nur, ben.... "

   "Devam "


"-Nur ben ...

Devamını getirmeyince anlamazca gözlerine çevirdim bakışlarımı .

Gözlerinde gördüğüm şey ise daha da meraklanmama sebep oldu .

Korkuyor gibiydi aynı zamanda da endişeli.

Neden korkacaktı ki ?
Gözlerinin siyahına inat savrulan kahve saçlarına takıldı gözlerim.
Ne kadar da güzeldi.

Benim olması için nelerimi feda ederdim.

Ama işin kötü yanı o benim öğretmenimdi.

Onunla ilgili böyle şeyler düşünmem bile yanlışken neler yaşamıştık meğer.

-Evet siz Hocam ? Dedim son kelimemi onu değil de kendimi inandırmak ister gibi.

-Hocam mı?

-Evet, siz benim öğretmeninsiniz başka nasıl hitap edebilirim ki?

Dedim inatla.

Başını sallayıp ;

-Boşver önemli birşey değildi zaten, dedi zorlukla.

O kadar emindim ki bir şey söyleyeceğinden ama bir şey hevesini kırmış gibiydi.

Düşündüm, söylediğim kelimeleri, cümleleri ama sakıncalı hiç bir kelime göremedim.

Belki konumumuzdan bahsedecekti ama o da anlamalıydı.

Biz bir öğretmen ve öğrencisinden ne eksik ne de fazlası olabilirdik.

-Peki,  dedim hiç bir şeyden haberim yokmuş gibi ya da geçirdiğimiz dakikalar hiç olmamış , yaşanmamış gibi.

Tamam bende isterdim ki fazlası olsun , isterdim ki günüme güneş , umutsuzluğuma umut olsun ama olamazdı.

Belkide yanlış zamanın doğru insanlarıydık biz.





.....





Hastaneden taburcu olduktan sonra arabaya geçmiş ve en azından  boynumdaki morluklar geçene vr toparlanana kadar onda kalmayı kabul etmiştim.


         ~    3 GÜN SONRA  ~

Artık ne boynumda morluk ne de bedenimde yorgunluk kalmamıştı. Sabahın erken saatinde uyanmış banyoda rutin işlerimi halledip,
Mutfakta kendime tost ona da kahvaltı hazırlayıp merdivenlere yöneldim.

Odasının önüne gelip yavaşça kapıya yaslandım ve dinledim.

Hiç ses gelmiyordu. Odama adımladım ve benim için ayarladığı kıyafetlerden birazını koyduğum çantayı aldım.

Bir haftayı geçmişti burda kaldığım süre.

Odanın kapısını yavaş ve olabildiğince sessizce  kapatıp ilerledim.

Onun odasının yanından geçecekken aniden durdum.

Hastanedeki konuşmalardan sonra aramıza bayağı bir mesafe koymuştuk. Ama tam şuan ona veda etmeden eve dönmek istemiyordum.

Çantayı yavaşça yere bıraktım. Ve odanın kapısını sakince açtım.
Gördüğüm manzarayla zar zor yutkundum.

Üstü çıplak , altında ise Calven Klein yazılı siyah baksırıyla yüz üstü yatıyordu . Görenin ağzını sulandıracak belirgin baklavalarıyla yunan tanrılarına taş çıkartırdı.


Üzerini açmıştı,hava sıcak değildi fakat odadaki klima içeriyi sıcacık ediyordu.


Daha fazla kapıda durmayıp yanına doğru adımladım.


Başucuna gelip yukardan sessizce izledim.

Normalinde dalgalı olan saçları iyice dağılmış yastığa düşmüştü. Bir tutamı ise yüzüne.

O bir tutamın verdiği rahatsızlıkla  eğildim ve yukarı kaldırdım.

Yakından inceleyince daha belirgin olan kusursuz yüzü kalbimi tekletmişti.

Kolumdaki saate bakmayı akıl edip baktığımda hem onun uyanma saatinin yaklaştığını hemde benim geç kalmak üzere olduğumu fark ettim.

Panikle yerimde kıpırdandım. Ve o an düşünmeden eğilip son kez dudaklarına masum bir buse kondurdum.

Sanki bu yaptığımı görmüş gibi yüzüm yanmaya başladı.

Daha fazla durursam yanından ayrılamayacak üstüne yakalanacaktım . Üşümemesi için üzerine çarşafı çektim.

Yanından ayrılıp kapıyı yavaşça açtım. Kapının önündeki çantayı alıp sessiz ama hızlı adımlarla merdivenlerden indim.

Dış kapıyı açıp son kez geriye dönüp eve baktım .

Kaldığım süreç içerisinde buraya aitmişim gibi hissetmiştim.
Ayrı bir aurası vardı buranın. Ahşap doku üzerine işlenen motifler insanı evinde gibi hissettiriyordu.

Kapıyı kapatıp, yola doğru adımladım.

Burada beni bağlayan hiç bir şey kalmamıştı artık ve o an kendime dedim.


"Eğer bu dünya benim son şansım olsaydı yanından ayrılmazdım adam...."


Yanağımda hissettiğim sıcaklıkla irkilip kendime geldim.

Dolmuş durağına gelince banklardan birine oturdum ve gelmesini bekledim.

Birazdan görülen dolmuşa binip eve doğru yola cıkmış oldum.
Evimizden bir sokak geride inip yavaşça adımladım.

Sinir bozucu kaltağı ne kadar görmek istemesem de babam dediğim adam merktan çatlamış bir vaziyette beni bekliyordu muhtemelen.

Düşünürken eve geldiğimi fark etmemiştim.

Kapıyı çalıp açılmasını bekledim.

Birazdan açılan kapı ile aynı oranda ağzım da açıldı.

Üzerimdeki şaşkınlığı atar atmaz;


-Ezgikuşummmmm, dedim sevinçle.

-Merhaba bücürr, dedi ve özlemle sarıldık birbirimize.

.....









Sizce Ezgi kim?

Karanla Nur 'u diğer bölümlerde ne bekliyor olabilir?


💜Satır arası yorum atmayı ve yıldıza dokunmayı unutmayalım lütfen 💜

Sağlıcakla kalın💫




Kuytu KöşeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin