Turgut'un eli omuzlarımdayken anlamsızca ona baktım. Noluyordu la?
''Niye onları içeride bıraktık? Biribirilerini boğazlasalar diye mi?'' Turgut yüzüme tuhaf bir sırıtışla bakarken ''Bırak ölsünler amına koyayım. Sağlam kalanlarla devam.'' dedi.
Yüzümde bir gülümseme oluşurken ''Aynen aynen.'' dedim inanıyormuş gibi. Turgut yüzüme memnuniyetsiz bir bakış atarken elini omzumdan çekip ''Sana yardım edende kabahat amına koduğumun civcivi.'' diye mırıldandı. Ona anlamdıramaz şekilde bakarken ''Ne yardımı?''dedim. Yüzündeki sırıtış büyüdü. ''Civciv avutma yardımı.''
Neler oluyordu anasını satayım... Gerçi içeride Turgut'un Kamil'e diklenmesi ve 'Bir kere olur yanlışlık dersin. İkinciye olur hata dersin ama yok, üçüncüyse artık bir kabullenip ota boka saldırma amına koduğu.' diyerek üstüne yürümesini gram anlamamıştım. Gerçi şu ara benim minik kafam ne anlıyordu ki...
''Kamil'e dediğin şe-'' cümlemi devam edemeden Turgut kapıyı açıp bana döndü. ''Bunları kendi sana anlatsın fakat benim tercihim arkana bakmadan siktir olup gitmenden yana.'' Ellerini iki yana kaldırıp omzunu silkti. Dediklerinden sonra kaşlarımı çattım. Ne yani, arkana bakmadan git mi diyordu?
''Ne biliyorsun ki? Burada değildin sen lan.'' Turgut'un yüzünde alaycı bir gülümseme oluşurken ''Keşke beni hafife almayı bıraksanız amına koyayım.'' dedi ve eliyle içeriyi işaret ederek devam etti. ''İçerideki mal Aziz de böyle senin gibi beni küçümseyip saçma sapan konuşuyor. Emin olun ben her boku biliyorum.''
Yeşil gözlerindeki tuhaf bakış beni gererken o önüne geri dönmüş ve dudak büzmeye başlamıştı. ''Git ayakkabılarımı senin arabadan getir lan puşt!'' dediğiyle sırıtıp kafamı iki yana salladım ve ayakkabımı giyip arabama doğru yürümeye başladım. Bu adamın ruhuna yetişemiyordum amına koyayım.
Araba anahtarımı kotumun cebinden çıkartıp kapıyı açınca Turgut'un spor ayakkabısıyla karşılaştım. Onları elime alırken dikkatimi çeken parlaklıkla ön tarafa doğru eğilip bir araba anahtarını çıkardım. 'H' işareti yüzünden anlamdıramazken kapıyı kapatıp anahtarı incelemeye başladım.
''Araba anahtarı buldum bir tane deli dana Turgut.'' Turgut'a döndüğümde elini uzatmış şekilde beni bekliyordu. Ayakkabıları fırlatırcasına yere koyarken anahtarı ona attım. Anahtarı havada yakalarken anahtarı avucunda yüzüne yaklaştırıp gözlerini yumdu. ''Benim canım yarim o.'' Yüzümü buruştururken ''Sen Van'da daha iyiydin be yiğidim.'' dedim. Bana gözlerinde yaramaz pırıltılarla baktı.
''Sen de mesajlaşmaları bilerek benden gizlemeye çalıştın Van'da, yani alacağın olsun civciv.'' Ağzım açılırken donup kaldım. ''Yani biz şey ya...'' Elim ensemdeki kısa saçları bulurken onları sıkı sıkı tuttum. Harbiden siki tutmuştum. Adam her şeyden haberdar olup bir de bilmemezlikten gelip yüzümüze sonradan çarpıyordu.
''Ne şey amına kodğum seni...'' diyip beni takmadan ayakkabısını giydi ve yokuştan aşağıya doğru yürümeye başladığında büyük dut ağacını geçerken seslendim. ''Lan madem gidecektin beni niye dışarın çıkardın??'' Turgut bana yüzünü dönmeden elini havaya kaldırdı selam verircesine ve geri indirdi. Arkasından şaşkın şaşkın bakarken tanımadığım sesle sol tarafıma döndüm.
''O böyledir, istediğini yapar.'' Sıska ve kısa boylu esmere yakın çocuğa baktığımda ''Ha şey.'' diyip elini uzattı. ''Kemal ben. Hani Turgut abinin evden kaçıp bulduğunuz evdeki çocuk.''
''Haaa.'' diyip bir farkındalık içine girerken elimi ona uzattım. ''Soner ben de. Namı değer civciv.''
Kahverengi gözleri anlamaz bir ifade aldığında güldüm. El tokuştuktan sonra bir elimi dar siyah kotumun cebine koyup yarı açıp kapıya yaslandım. ''Dün kavga seslerini duydu tüm mahalle. Turgut abiye bakmaya gelmiştim ben.'' İnce cılız vücuduyla nasıl bir yardım edeceğini düşünüyordu bilmiyordum ama kahve gözlerinde Turgut'u cidden sevdiğini görebiliyordum. Bizim köyde böyle bir olay olsa gecenin geçmesini beklemeden herkes silahıyla kapıya dizilirdi. Düşündüğüm ve neredeyse üç gün önce olanlar yüzünden yüzümdeki gülüş soldu.
''Gördüğün gibi deli herifin teki.'' dedim gittiği tarafı elimle varla yok arası işarete ederken. Kemal'in yüzünde bir gülüş oluştu ve kafa salladı hafifçe. ''Öyledir.''
''Çok tanır mısın bu üçlüyü?'' diyip kafamla evin içerisini işaret ettim. Gözlerinde çocuksu bir heyecan oluşurken hızla kafasını salladı. Kaç yaşındaydı? 17? 16?
''Valla abi bunlar, Aziz ve Turgut abiden bahsediyorum, Turgut abi buraya geldiğinden beri mahallenin nefret ettiği bir ikili. Yapmadıkları kalmadı. Ben o zaman 7 yaşındaydım. Turgut abi pek konuşmazdı. Türkçeyi de aşırı zor öğrendi zaten.'' Ardından sanki rahatsız olduğu bir şey varmış gibi eliyle kaşının köşesini kaşıdı. ''Ama şey Turgut abi her zaman bir tuhaftı.'' Sol kaşım merakla havaya kalkarken ''Ne gibi ?'' dedim.
''Aziz abi dışında birini pek arkadaş olarak görmezdi ama Kamil abiyle tuhaf bir şekilde yakınlaştı.'' Kamil'in adını duymamla vücudum gerilirken olanla usul usul aklıma geliyordu. Dudaklarımda hareket eden sert dudakları düşünürken gözlerim doldu. Ne bok oluyordu amına koyayım burada...
''İşte bu üçü yakın olunca bitirim ikili dedik biz gençler aramızda.'' Yüzümü buruşturup ''Üç kişi lan bunlar.'' dedim. Bana gülüp göz devirdi. ''Turgut abi beyinleri. İşleri bitirense Kamil ve Aziz abi.''
''Kamil kadar başınıza taş düşsün ulan...'' Sessiz mırıldanmamla ''Efendim?'' dedi karşımdaki çocuk ve ''Yok bir şey.'' diyip elimi boş ver dercesine salladım. ''Ee bunlar ne yaptı da bunları diyorsunuz?'' Gülüşü karşımda büyürken ''Abi valla bunlar çok uzun konular ayak üstü olacak gibi değil.'' dedi. Peki dercesine kafamı eğdim.
''Kamil nasıl biridir?'' dedim gergin bir sesle. Kapıya yaslanmayı kesip yerimde biraz huzursuzca hareket ettim. ''Hmm. Turgut abi gibi sanırım.'' Anlamadığımı yüzümden anlamış gibi açıklamaya başladı. ''Benzer çok yönleri var ama Kamil abi biraz şeydir.'' Kaşlarımı çattım. ''Şey işte fazla maço ve errrkkeekk dediğimiz tipten biri.'' Yüzümde alaycı bir gülüş oldu.
Errrkekk olan kişi sarhoşken hemcinsini öpüyor sonra da tiksin bir şeymiş gibi bakıyordu...
''Neyse, içeri geçelim istersen?'' dedim çocuğa arkamı dönüp ayakkabılarımı çıkarırken. Arkamda hareketlilik olmayıca kafamı çevirip çocuğa baktım. ''Yok abi ben gelmeyeyim. Kamil abiyle karşılaşmak istemiyorum pek.'' Ellerine bakıp oynamaya başladığında kaşımı kaldırıp baktım fakat bir şey demeyip kafa salladım.
''Tanıştığımıza memnun oldum o halde Kemal.''
''Eyvallah abi, ben de memnun oldum.'' Çocuk arkasını dönüp evine doğru yürürken yolun karşısındaki evin camından bir kaç kadının bizim bulunduğumuz yere bakıp konuştuğunu görmemle yutkundum. Burada bile her şey yıkılmaya başlamıştı. Ya benim evimde başıma böyle bir şey gelseydi...
Düşündüklerimle korkuyla titrerken kafamı iki yana salladım.
Olmayacaktı...
ilk bölümle karşınızdayımmm. Burya diğer kitap kadar çok sık bölüm gelmeyecek ama haftada bir felan yazmaya çalışacağım.
Beğendiniz mi?
Sizce Kamil'in olayı ne?
Soner'im nasıl korkuyor 🥺
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HIRÇIN DALGALAR (GAY)
Romance"Hani diyordun ya ben sevemem seni, işte orada biraz koptuk seninle. Çünkü ben zaten istememişken gelmemiş miydin hayatıma? Neden şimdi, neden ?" Gözlerine baktığımda pişmanlık gördüm. Peki ya ne için? Benim için mi, yoksa dedikleri için miydi bu hi...