Hepimiz koca koca adamlar kıç kadar kulübeye sığmaya çalışıyorduk.
Gerçekten seçe seçe bu yeri seçmiş, tonla adamı göt yere sığacağını bu mal fışki nasıl düşünmüştü?
"Turgut gidip kahvede oturalım it!" Turgut bana göz devirip "Oğlum mal mal konuşma ya. Buraya dertleşmeye geldik." Dedi götünün altına zar zor sığdırdığı bacaklarını kasarak. Yer olmadığı için divana dört erkek bacaklarının üstüne oturmuştu. Ben oraya o pozisyonda sığamadığım için yere çökmüştüm. Soner'in karşımda kulübe tahtasına sırtını dayamış boş sobaya bakışlarını görmezden gelmeye çalışıyordum.
"Meselemiz neyse anlat ?" Dedi mehmet emin olamayarak. Kaşları hafif çatılmış anlamaya çalışıyordum.
"Fışki, bekarlığına veda hani ulen?" Dedim tükürürcesine. Bu göt kadar alan bana Soner'le dipdibe duramadığımı gösterdiği için sinirliydim.
Turgut bu sefer dayanamamış olmalı ki kafama çakmak fırlattı. Ağrıyan kafamı ovuşturdum. Bonus Aziz ise bize götüyle gülüyordu.
"Aşıklar buluşması yaptık heval." Diyerek noktayı koydu Baran.
Dondum.
Buradaki aşıklar sadece Baran ve Turgut'tu.
Sergen de anlamamış olacak ki büküldüğü yerden doğruldu."Hangi aşık la kızlar burda değil ki?"
Turgut, Sergen'in dedikleriyle dümdüz Soner'e baktı.
"Nişanlandığını ne zaman söyleyecektin Soner?"
Duyduklarımdan emin olamadım. Çirkinin nişanlanması bana ütopik gelirken gözlerim kırpıştı.
Kulübe sessizliğe gömüldü.
Kafam yavaşça döndü ve çirkinin masmavi deniz gözlerine baktım. Dolu dolu olmuş gözlerle bana bakıyordu. Yutkundu, ağzını açtı ama dudakları titrerken geri kapattı.
"Ne saçmalıyorsun?" Diye tısladım. Sinirimin şaşkınlığımın bu kadar belirgin olması, ben daha fark etmeden ortaya çıkmış olması beni şaşırttı.
Beni kırdı.
Kalbim ağrıyordu sanki.
Sergen'in bakışlarının benim ve çirkin arasında dönüp durduğuna kalıbımı basabilirdim. Ama sanki biri koca cüssemi yere çivilemiş ve beni olduğum noktaya kilitlemişti.
"Ne demek bu?" Dedim yine aynı sinirli tavırla.
"Civcivin babası nişanladı." Bana dönen yüzlerin farkındaydım. Ama karşımda ağlayan çirkinden başka bir şeye bakamıyordum. "Artık varis vakti." Demesiyle Turgut'a döndüm hışımla.
"Ne sikim oluyor lan!" Ayağa kalktım. Ellerim saçlarımdan arasında dolandı sertçe. "Kraliyet ailesi mi bu amına koyayım!" Sesim kulübe içersinde yankılandı. Ardından dizlerini kafasına doğru çekip hıçkıra hıçkıra ağlayan çirkine baktım.
"Lan niye aradın o zaman lan beni!" Ona doğru hınçla giderken Baran önüme dikildi.
"Onun babasını tanımıyorsun üstüne gitme." Ela gözleri loş ışıktan dolayı koyu gözüküyordu. En az benim gözlerimdeki acı kadar acı mı vardı o koyu gözlerde? Yoksa acım vücudumdan taşıp etrafımdakilere de mi bulaşıyordu.
"Lan ben vicdanıma rağmen seni sevmekten alı koyamadım lan kendimi." Sesim titrekti.
Bu ben değildim.
Annesi başka bir adamın ardından göz yaşı dökerken babası o kadın için kendinden vazgeçmiş haliyle yıkılan o çocuk ben değildim. Dimdik dururdum ben.
Benim yüzümden intihar eden bir çocuğun sebebi olmuşken bile dimdik dururdum.
Benim hayatımda aşk ölüm getirirdi. Ona rağmen dimdik dururdum.
Peki ya şimdi? Neydi beni yıkan?
Her şeye rağmen birine tutulup ölmem miydi?
Nişan kelimesi birilerin eğlencesi mutluluğu olurken benim nasıl mezarım olabilirdi?
Turgut'a acı dolu gözlerle baktım. Ama nasıl bir acıydı tarif bile edemezdim.
Oturduğu yerden kalkarken bana sanki bir deney faresini inceler gibi baktı. Kafasını yana eğdi ve sessizce baktı.
Yıllar önce onunla tanıştığımda 14 yaşındaydı. Konuşmaz, dil bilmez, duygusuzun hatta anormal herfiin tekiydi. Bir çocuk için fazla ürkütücüydü. Ama Aziz'le benim önümden geçmiş ve bana o belalı mahalleli tayfa vsrken yardım etmişti. Taşlara dalgalar vururken tereddüt bile etmeden atlamış bize yol göstermişti. Şimdi de tereddüt etmeden bana yol gösterebilecek miydi?
Yine o çocuk olacak mıydı? Benim kardeşim kimdi? Nasıl biriydi? Bana niye böyle bakıyordu?
Etrafımdaki insanlara baktım. Baran ve Turgut dışında herkes kafasını eğmiş yere bakıyordu. Arada duyulan hıçkırık sesleri hariç çıt yoktu.
Çaresizliğim arttıkça Turgut bana yaklaştı.
"Bulmak üzereyim." İçimdeki suyguları anlamdırmakta zorlanırken şimdi de Turgut'u anlamaya çalıştım.
Gülümsedi. "İşte yüzleşme, işte aşıklar buluşması"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HIRÇIN DALGALAR (GAY)
Romansa"Hani diyordun ya ben sevemem seni, işte orada biraz koptuk seninle. Çünkü ben zaten istememişken gelmemiş miydin hayatıma? Neden şimdi, neden ?" Gözlerine baktığımda pişmanlık gördüm. Peki ya ne için? Benim için mi, yoksa dedikleri için miydi bu hi...