1.3

703 57 13
                                    


Gözlerim aralandığında salondaydım. Televizyon kendi kendine kapanmıştı, esneyip gözlerimi ovuşturdum ve banyoya gittim. Hızlı bir duş alıp çıkacaktım.
Banyoya girdiğim zaman ılık şu dan soğuk suya geçiş yaptım, ilk başta vücudum alışamadı ama sonra alıştım.
Banyodan çıktığımda altıma mavi pantolonumu, üzerime de beyaz askılımı giyip üstüme bebek mavisi bir hırka geçirip saçlarımı taradım ve havluyla kuruttum. Ekmek arası peynir ve çay ile saçma sapan bir kahvaltı yaptıktan sonra telefonumu ve anahtarımı alıp çıktım. Kedili terliklerimle merdivenlerden çıktım, zile basınca kapı hemen açıldı.
"Hoşgeldin kedi terlikleri olan komşu kızı,"
Gülümsedim ve içeri girdim.
"Hoşbuldum tavşanlı terlikleri olan komşu oğlu. " Dediğimde Deniz hafifçe güldü.
"Gölge! Ben geldim!" Diye Gölge'ye seslendim. Gölge beni görünce koşarak geldi ve zıplmaya başladı.
"Bende seni özledim, bende özledim!" Diyip o'nu öptüm ve balkona geçtim.
"Sen hastanedeyken Can onu veterinere götürdü. Aşı yaptılar. " Deniz'e döndüm.
"Ne zaman gidicek başka?"
"Haftaya 5. Aşısını olucak." Bacaklarımı bağdaş yapıp koltuğa iyice yaslandım.
"İyi ki buraya geldim diyor musun? " Hafif kaşlarımı çattım.
"Tabii ki de diyorum. Ama gitmemi düşündüren şey ailemi özlemem ve... Neyse boşver. Önemli bir şey değil, zaten gitmiyorum o yüzden bir önemi yok. " Artık korkmuyorum.
"Emin misin söylemek istemediğine?" Kafamı salladım ve gülümsedim.
"Deniz... Bana aileni hiç anlatmadın. Anlatmak ister misin?" Deniz kendini toparlayıp derin bir nefes aldı.
"Pekala, anlatıyım; Tüm ailem yurt dışında ve benim babam yok. Bu kadar. " Babasını ona hatırlattığım için üzülmüştüm.
"Deniz... Ben çok özür dilerim. Böyle olduğunu bilmiyordum. Baban için çok üzgünüm, " Deniz kaşlarını çatarak bana baktı.
"O adam için sakın bir daha üzülme ve benden özür dileme. O adam aklıma gelince tek hissettiğim nefret ve acı. Bu konuları kapatalım şimdi. " Hafif gülümsedim ve kafamı salladım.
"Deniz, bana gitarını en son çaldığında babam kalp krizi geçirmişti o yüzden gitmiştik oraya. Dinleyemedim seni. Çalabilir misin?" Deniz gülümsedim ve ayağı kalktı. Nereye gidiyor diye ona bakıyordum, salona geçti ve köşeden gitarını aldı. Yanıma gelince bana baktı.
"Denemek ister misin? Eline yakışır." Kafamı sağa sola salladım.
"Benim elime fıröa daha çok yakışıyor emin olabiliriz. Diğer işlerde pek becerikli değilim. Yemek yapmak kadar kolay bir şeyi bile yapamıyorken bunu hiç yapamam."
"Bir şeyi denemeden yapamazsın. Hadi dene."
Kafamı salladım. "Deniz, sen çalıcaktın hani. Ben seni dinlemek için burdayım." Dedim gülümseyerek.
"Peki, ne çalalım? "
"Dinle Beni Bi, onun notalarını biliyor musun?"
"Bir sürü şarkının kotasını biliyorum. "
Gitarın sesi gelince ardındsn kendi sesi geldi.
Sesi çok güzeldi.

"Sen yokken ne gece ne de gündüz,
Ne ay var ne tek bir yıldız, göremiyorum..."

Birbirimize bakarak şarkıyı söylüyorduk.
Deniz bitirince ikimizde birbirimize bakıp gülümsedik ve Deniz bir anda ayağı kalktı ve salona geçti.
Dinle Beni Bi şarkısını açıp yanıma geldi ve elini uzattı.
"Tut elimi. " Anlamayarak uzatmış olduğu eline ve yüzüne baktım.
"Hadi, " Dediğinde tuttum ve beni anında kaldırdı. Dans ediyorduk. Şok olmuştum ve kalbim çok hızlı atıyordu.
"Niye bu kadar kastın? Rahat ol sadece dans ediyoruz. " Dediğinde sırıtıyordu. Utançtan kaybolmak istedim.
Deniz beni kendine doğru çekince daha da yakınlaşmıştık.

HEYECANDAN ÖLÜCEM!

Deniz kulağıma doğru yaklaşınca nefesini boynumda hissetmem bir olmuştu.
"Sadece rahat ol." Haklıydı. Rahatlamalıydım ama olmuyordu! O kadar kolay değil Deniz Bey!
Bir anda gelen cesaretiyle kafamı kaldırdım ve Deniz'e baktım. Parmak uçlarımda kalktığımda Deniz bana doğru eğildi ve dudaklarımızı buluşturdu.
Yüzümde anlamsız ifadeler oluşmuştu, gözlerini bana dikmiş adete daha fazlasını istiyormuşcadına beni kendine daha da çekti.Öpüşmek demek böyle birşeydi. Aslında utancımdan yerin dibine girmek isterdim ama ne yalan söyliyim aslında güzel bir duyguydu. Kalbim deli gibi atarken o nasıl bu kadar rahat olabiliyordu bilmiyordum ama çok değişik hissediyordum. Bir anlığına nefesim kesildi, işte tam o anda durup geri çekildik.
Telefonuma bildirim gelince mutlu oldum çünkü oyalanmak için bir şeye ihityacım vardı. Telefonumu elime aldım ve gelen mesaja baktım.
"Kızım, Banu teyzen'in düğünü var pazar günü. Konum atarım sana. O arkadaşını da getirebilirsin. Öpüyorum kocaman seni."
Banu teyzem'in nişanında ankaradaydım. Neredeyse 6 aydır nişanlıydılar. İki gün sonra da evleniceklerdi. İçime bir hüzün girmişti çünkü Banu teyzemi evli ve çocuklu görmek beni biraz kötü hissettirmişti ama bir yandan da mutlu olmuştum çünkü o da mutluydu.
Deniz boğazını temizleyerek yanıma geldi ve mesaja baktı.
"Ben uçak bileti alırım." Ona dönemedim çünkü utanıyordum.
"Kim sana gelebilirsin dedi?"
"Annen. Mesajında yazmış bak. " Kafanı salladım ve cesaretle Deniz'e döndüm.
"Tamam bileti sen alırsın. Ben gidiyim. Hadi görüşürüz, " Dedim ve hızlıca kapıya doğru ilerleyip terlikleri mi giydim ve çıktım.
Benim dudağımın onun dudağına demesi hoşuma gitmişti evet. Ama utanmıştım anlayın işte,
Yarın düğün için ne giyiceğimi bilmiyordum. Bir elbise almam lazımdı çünkü düğüne göre bir elbise yoktu. Bir anda aklıma; Can, Mert ve Bulut gelince hemen Deniz'e mesaj attım.

Deren: Şey rahatsız etmiyorumdur umarım ama Can, Mert ve Bulut'un da gelmesini istiyorum o yüzden uçakla gitmesek daha iyi olur.

Gönder tuşuna basıp beklemeye başladım.

Deniz: Onlar için de bilet aldım ve onlara mesaj attım. Merak etme. Ve Deren, öpüşme konusunda özür dilerim.

Hoşuma gitti. Ve ben de öpen taraftım özür de dileme, hoşuma gitti. Demek isterdim.

Deren: Özür dilemene gerek yok. Belki hoşuma gitmiş olabilir de... Ve teşekkür ederim biletler için, sana parasını veririm.

Gönder tuşuna hızlıca bastım ve demek istemediğim şeyi demiş olmanın heycanıyla tırnağım ısırdım.

Deniz: :)
Hayır, bana asla o bilet parasını veremezsin. Görüşürüz.

Telefonu kapattım ve koltuğa attım. Gidip ona hoşuma gitti yazmıştım! İnanamıyorum!
Ve onunla düğüne gidiyordum!

Teyzenin düğününe gidiyorsunuz! Kendi düğününüze değil?

Of bi sus.

Bulut'a mesaj attım:

Deren: Bulut, yarın beraber düğün için alışverişe gidelim mi? Benim giyecek bir düzgün elbisem yokta o yüzden almam gerek. Sende gelsene sana da bakarız.

Bulut: Tabii ki! Yarın saat bir de sendeyim!

Onun neşesi beni de neşelendirmişti.

Deren: Bekliyorumm! Yarın görüşürüz!

Yazdım ve telefonu koltuğa bırakıp aynanın karşısına geçtim.

Git birde elini dudağına götür. Tam Türk dizisi olur.

Sadece kendime bakıyorum!

Üst KomşumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin