1.4

668 54 6
                                    

Yastığımı alıp kafama geçirdim ve sabır diledim. Bir yandan telefonum susmuyordu. Bir de kapı zilim çalıp duruyordu. Dışarı daki kimse zilin anasını ağlatmıştı.
"Yeter! S*kicem zilini telefonunu!" Diyip ayağı kalktım ve kapıyı sertçe açtım.
"Allah çarpmış! Bu ne böyle?! " Diye içeri girdi Bulut.
"Uykum var ya!" Diyip odama koştum yatağa atladım.
"Abim kapıda bekliyor bizi götürücek hadi hazırlan. Saat 13.36 dün akşam ne yaptın acaba? "
Mal mal baktım Bulut'a. Yataktan inleyerek kalktım ve banyoya gidip elimi Yüzümü yıkadım. Aynada yansımama baktım, cidden çarpılmış gibiydim.
Odama geçince Bulut'un çizdiğim resimlere baktığını gördüm.
"Şu çok güzelmiş. Bu Deniz dimi?" Hemen resme baktım. O resmi bulmuştu.
"Haa? Evet. " Derken dolabımdan yeşil bol şortumu ve beyaz çizgileri olan kısa t-shirt'ü çıkardım. "Rahat ol Bulut. Kendi evinde hisset, ben hemen giyip gelirim. " Dedim gülümseyerek ve banyoya gidip kapıyı kapattım. Üstümü giyip saçımı at kuyruğu yaptıktan sonra çıktım. Askılıktan beyaz küçük çantamı alıp içine cüzdan, telefon ve anahtarı koyup Bulut'un yanına gittim.
"Tamamda çıkalım."
Bulut ile evden çıkıp asansöre bindik.
"Ankara da düğün değil mi?" Kafamı salladım.
"Sen iyi misin? Biraz gergin gibisin?" Yine kafamı salladım.
"Hey! Cevap ver." Bulut'a döndüm.
"Sonra konuşalım mı? Mert'in yanında konuşmak pek doğru değil."
"Ah! Doğru. Mert her şeyi abartır." İlimizde gülümsediğimizde asansörün kapısı açıldı.
Apartmandan çıktığımızda Mert'i gördük.
"Yemin ediyorum iki saattir sizi bekledim! Ne bu ya? Binin arabaya," Mert'e göz devirip arka koltuğa geçtim. Bulut önce koltuğa geçmişti.
"Küçükler önce koltuğa geçemez." Dedi Mert Bulut'a bakarak.
"Kes sesini! Senden iki yaş küçüğüm, çocuk değilim şimdi sür!" Yerimden kalkarak Bulut'a uzandım.
"Oh! İyi yaptın. Kendini senden önce yaş büyük sanıyordu," Bulut bana dönüp gülümsediğin de ikimizde sessizce kahkaha attık.
Mert AVM'nin önünde durunca hepimiz indik.
"Düğüne gitmiyoruz abartmayın." Bulut ağzı aöık bir şekilde Mert'e döndü.
"Sen salak mısın? Düğüne gidiyoruz, mal ya!" Dediğinde Mert onun kafasına yavaşça vurdu.
"Abinim ben senin, terbiyesiz(!)" Dediğinde gülüyordu.
"Sen çok terbiyelisin sanki," Dedi Bulut Mert'i taklit ederek.
"Mert, lütfen bize karışma bacım." Bulut ile karşılıklı sırıtıp önden yürüdük.
"İlk önce sana bakalım Bulut. " Bulut kafasını salladı.
"Bak şurası güzel duruyor oraya girelim." İşaret ettiği yere baktığımda oraya doğru ilerliyorduk.
İçeri girdiğimizde Bulut kendine bir şeyler bakıyordu.
"Baş Bulut şu çok güzelmiş, " Diyip zümrüt yeşili olan takımı gösterdim.
"Aa! Çok güzel. Bak başörtüsü de güzelmiş." Dedi kıyafeti incelerken.
"Ben bunu Deniyor geliyim hemen." Dediğinde kabine doğru ilerledi.
Bulut geldiğinde onu süzdüm. Çok güzel olmuştu. Elbise tam cuk oturmuştu üstüne.
"Ay çok güzel," Dedim ayağı kalkarak.
"Ne kadar bu?"
"İki yüz altmış." Dediğinde elbiseye yine baktım.
"Uygun bence ya. Alalım mı?" Bulut kafasını salladığında kabine doğru koşarcasına gitti.
Bulut geldiğinde elbiseyi ödeyip benim için bir mağaza girdik. Girdiğimizde Bulut hemen eline bir şey aldı.
"Deren! Çok güzel! Baksana," Deyip üzerime tuttu.
Elbiseyi elime alıp baktım; çok güzel bir kırmızı rengi vardı, yandan büzgülü ve sırt dekoltesi olan mini bir elbiseydi.
"Çok güzel bu!" Dedim ve fiyatına baktım.
"Ne kadarmış?" Diye merakla sordu Bulut.
"İki yüz on. " Bulut omuz silkti.
"Git dene hadi," Kafamı sallayıp heycanla kabine gittim ve elbiseyi giydim. Üstünde çok güzel duruyordu. Aynada biraz kendime baktıktan sonra Bulut'un yanına gittim.
"Çok güzel ya!" Dedim elbiseye bakarak.
"Evet! Hadi bunu alalım." Bulut da benim kadar heycanlıydı. Aslında o daha fazla heycanlıydı.
"Tamam, " Diyip kabine hızlıca gittim ve elbiseyi çıkarıp kıyafetlerimi giydim. Elbisenin parasını ödeyip çıktık.
"Bir an kaçırıldınız sandım!" Dedi Mert yine abartarak.
Bulut ve ben arabaya bindiği mizde Mert de bindi.
Eve doğru giderken yolda Mert'in telefonu çaldı. Mert telefonu aöınca arabaya bağlandı. Arayan Deniz'di.
"Çıktınız mı?"
"Evet evet çıktık! Bi an bunlara bir şey oldu sandım. " Dedi Mert.
"Off! Abartıyor Deniz. Hemen alıp çıktık işte!" Dedi Bulut.
"Tamam tamam. Hadi ben kapatıyorum çünkü yıkamam gerek bir çocuk var." Anlamayarak Mert'e uzanıp baktım.
"Gölge'yi diyor Deren. " Dediğinde ciyakladım.
"Ben ne kadar kaldı diye sorucaktım! Midem bulandı!" Dedim. Evet cidden midem bulanmıştı.
"Camı falan aç." Dedi Mert bana.
"Açık zaten!" Dedim kafamı can'a yaslayarak.
"Off! Karnım ağrıdı ya,"
"Mert siz nereye gittiniz?" Dedi Deniz sert sesiyle.
"Yakında olan bir tane AVM var ya. Oraya gittik işte. " Bulut derin bir nefes aldı.
"Başım ağrıdı kapatın artık!" Dediğinde Deniz arkadan seslendi.
"Tamam be. Hadi görüşürüz," Dediğinde Mert öptüm diyecekken telefon kapandı.
"Ne zaman gelicez?" Mert arkasına baktı.
"Lan önüne baksana! Öldürcek misin bizi?! " Dediğimde önüne döndü.
Yaklaşık on ya da yirmi dakika sonra eve gelmiştim. Bulut bugün benimle kalıcaktı.
"Çok yoruldum ya." Diye kendini koltuğa atıp uzandı. Bulut başörtüsünü çıkarınca up uzun saçları açık kaldı.
"Saçların uzunmuş," Dediğimde Bulut kafa salladı.
"Deren. Film açsana. İzleyelim çok sıkıldım ben."
"Hemen açıyım." Diyip televizyonu açtım.
"Ne filmi? " Diye sordum.
"Fark etmez ya." Dediğinde gördüğüm bir filmi açıp kumandayı Bulut'a bıraktım.
Telefonumu alıp balkona geçtim ve rehberimden Anneciğim yazısının üstüne basıp annemi aramaya başladım.
Çalıyor... Çalıyor... Çalıyor
Ve açtı.
"Anne? Bana niye önceden haber vermediniz?! Banu teyzemin evliliğini senden mesaj olarak alıyorum. Keşke arayıp deseydiniz." Dedim sinirle.
"Kızım ani oldu. Banu teyzen iki hafta sonra evlenmeyi düşünüyordu ama kesin değildi. Sonra enişten evlenelim artık falan demiş Banu'da istiyordu zaten artık. O yüzden. "
"Tamam anne önemli değil. Anne bu arada ben birkaç arkadaşımla gelicem yarın haberiniz olsun. Birde saat kaçta. Akşam değil mi? Düğünler akşam olur. " Annem güldü.
"Akşam akşam. Sabah mı geleceksiniz?"
"Evet anne büyük ihtimalle. "
"Ne demek büyük ihtimalle? Bilmiyor musun sen saat kaçta geleceğinizi? " Dedi azarlar gibi.
"Ay yok anne ya, biliyorum. Sabah gelicez. " Diye uydurdum ve umarım Deniz sabah almışdır bileti diye geçirdim içimden.
"Tamam kuzum. Sabah geldiğinizde bize gelin he! Tamammı. "
"Tamam anne tamam. Hadi öptüm. " Dediğimde annem öpücük gönderince bende öyle yaptım ve telefonu kapattım. Denizi arayacaktım ama utanıyordum...
Elim otomatik olarak Deniz yazısının üstüne bastığında kalbim yerinden çıkacak gibiydi.
Deniz telefonu açtığında samimi olmaya çalıştım.
"Şey, Deniz? Orda mısın?" Hafiften güldüğünü duydum.
"Hoşuna gitmiş olan bir şey yüzünden utamıp duruyorsun rahat olsana." Boğazımı temizledim.
"Her neyse. Ben şeyi soracaktım, bileti sabaha aldın değil-" Bulut bir anda çığlık atınca telefonu yere düşürüp hemen yanına koştum.
"Bulut! Ne oldu!? " Bulut koltuğun üstüne çıkmış yerdeki kocaman böceği gösteriyordu.
"Bu ne be! " Dedim yere bakarak.
"Böcek Deren! Ne görüyorsun?" Dedi Bulut korkuyla. Böcek kocamandı ve çok hızlı haraket ediyordu. Böcek kapının oraya gidince bende oraya hemen gittim ve kapıyı açıp terlikle onu dışarı attım.
"Gitti. " Oraya giderken korkmuştum ama artık yoktu. Kapım çalınca açtım.
"İyi misiniz?! " Dedi Deniz endişeyle.
"He evet. Böcek vardı da gitti. " Dedim yere bakarak.
"Cesaret gelmiş sanada. " Dediğinde göz devirdim.
"Hemen attım, bir şey yapmadım pek." Diye geveledim sırıtarak.
"Yarın saat on da bana gelin güzelim. " Suratım değişik bir ifade almıştı hissediyordum.
"Güzelim müzelim hayırdır?" Gülümseyerek bana döndü.
"Görüşürüz güzelim. " Omuz silktim.
"Sana da görüşürüz güzelim," Dedim ve sırıtarak kapıyı kapattım.
"Size ne oluyor hayırdır?" Diye sordu Bulut.
"Yok ya bir şey, "
"Var var hadi anlat. " Dedi koltuktan atlayarak.
"Biz dün... " Derin bir nefes aldım.
"...Öpüştük." Dediğimde Bulut'un ağzı açık kalmıştı.
"Nazlıdan sonra birini hiç düşünmemiştim ama ohh! İyi olmuş. İyi ki öpüşmüşsünüz. Güleyim de başıma gelsin. " Dediğinde güldü.
"Nazlı kim?"
"Eski sevgilisi ama ayrılalı bir sene olmuştur hatta daha fazla. Bunu anlatmak bana düşmez ama sıradan bir kız işte. " Dediğinde koltuğa gidiyordu.
"Nasıl yani?"
"Boşveeer! Nazlı tarih oldu Derenciğim." Dediğinde yanına oturdum.
"Çikolata uzatsana bana da." Bulut bana çikolata uzattığında hâlâ bitmeyen filmi izliyordu. Bulut bana filmin konusunu anlatsa da anlamamıştım ama izliyordum.

Üst KomşumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin