2.9

386 38 21
                                    

"İç şu suyu. Sakinleş biraz. "
Kızarmış olan gözlerimle Ege'ye baktım.
"Bu durumda benden sakin olmamı bekleme. "
Suyu içmeyi reddettim.

"Polislere haber vermeliyiz bence. "
Melek teyze endişeyle konuşuyordu.

"Sevgilim dur biraz. Bir olayı anlayalım. "

Telefonum çalınca hızla açtım.

"Alo?"

"Deren, endişelenmeyin. O iyi sadece sana öyle bir ses gelmiş bu kadar. Öpüyorum seni. Ve yakında dön!" diyerek anında kapatan Mert'le biraz da olsa rahatlamıştım.

"Tamam. Bir şey yok. O iyi. " dedim ve ayağı kalktım.

"Ben meraktan ölücektğm ve o beni aramadı!" diye bağırdım sinirle.

"Deren. Hadi ama lütfen biraz sakin ol. Bir şeyi bilmeden konuşamayız." eniştem bunu dediğine pişman olmuştu çünkü Melek teyze ona sertçe vurmuştu.

"Enişten çok şerefsizlik yaptı teyzeciğim boşver sen onu. " dediklerinde odadan çıktılar.

"Triplenme. Ben üç yıldır sapım."

Ege'ye güldüm ve koltuğa uzandım.
"Ege beraber uyuyalım mı bugün?"
Ege yanıma yatınca yprganı üstümüze çektik.
Derin bir uykuya dalmayı planlanıştım ve öylede olmuştu.

Neredeyse on defa çalan telefonumun sesinden bıkarak gözlerimi zar zor da olsa gözlerimi açtım ve yataktan kalkarak telefonu açtım.

"Kimsin bilmiyorum ama uyuyordum ve uykunun bölünmesinden nefret ederim o yüzden bana borcun var, eğer önemli bir şey değilse telefonu kapat hemde derhal. "

Telefon kapandığında kenara koyup Ege'nin yanına uzandım. Uzanmaktadır yeri boylamam bir olmuştu.

"Oha Ege oha!" dedim belimi tutarak.
Evet lanet olsun ki beni yataktan düşürmüştü.

Ege'den ses gelmediğinde inleyerek yerden kalktım. Yine çalan telefonumun sesi duyduğumda verdiğim tepki şu oldu :

 Yine çalan telefonumun sesi duyduğumda verdiğim tepki şu oldu :

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sinirle telefonumu alıp açtım.

"An bu saatte kimsin sen arıyorsun!"

"Şöyle diyelim... "

Tanımadığım bir ses geldiğinde odaklanmak için yüzümü ovaladım.

"Sevgilinin çok sevdiğ-"

"Orospu çocuğu! Kapat o telefonu!"

Arkadan gelen o ses... O sesi tanıyordum o sesi özlemiştim -uzun zaman sonra küfür ile duymuş olsamda-

"Kes sesini!"

"Naparsın söylesene dangalak herif."
Ben sadece dinliyordum.

"Annenide kız kardeşinin yanına gönderirim. Bence bunu istemezsin?"

"Ne diyorsun sen?" sesim kısık çıkmıştı.

"Tatlım. Bence buraya gelmelisin. Yoksa sevgilin artık yaşıyor olmayabilir. "

"Orası neresi!" diye bağırdığımda Ege fırlamıştı.

"Noluyo?" Ege'ye sus işareti yaptım.

"Yaz bakalım adresi. "

"Deren yalan söylüyor sakın gelme!" diye bağırdığında bende sesimi kontrol edemedim.

"Sen kes sesini! "
"Aferin gelinime."

"Sus be sende! Adresi ver. "

Adresi telefonun notlar bölümüne yazdım.

"Ha bu arada polis yok güzelim. Polis geldiği an sevgiline bay bay demek zorunda kalırsın. "

"Birine dahi bir şey olursa külahları değişirim. "

"Sonra görüşürüz. " diyip kapattı.

"Ege kalk! "

"Noluyo ya sabah sabah? "
Ege'ye güldüm ve yanağını sıktım.
"Ekşın için gidiyoruz!"

Bursa'da olan yıkılmış bir binanın için dediler. Daha doğrusu yıkık dökük olan. O binanın bulunduğu yer tenha. Genelde tinerciler oluyordu.
Ege'ye herşeyi anlattığımda gizlice evden çıktık. Saat 03.35'di, hızlıca polisin numarsını çevirdim. Telefon açıldığında hızlıca bir özet geçtim. Olay ciddiydi, hemde çok fazla.

Polisler arabaları ile gelmek yerine siyah ve siren sesi olmayan klasik arabayla geleceklerdi. Daha doğrusu arabalarla.

Ege içeri gelmeyecekti. Dışarıda polislerle kalacaktı ama o bunu bilmiyordu.
Taksiye bindiğimizde yolu tarif ettiğim anda taksici abinin gözleri fal taşı gibi açılmıştı.

"Çocuklar oraya gitmenizi tavsiye etmem. "

"Abi, sür sen. "
Yarım saat geçmişti. Ege burası der gibi kafa salladığında cebinden çıkarttığı elliliği adama verip indi.
"Oğlum para üstünü al. " Ege adama önemli değil dercesine yüz ifadesi yağtığı sırada ben binanın için girdiğim gibi koşmaya başladım. Taşlara takılıp her an düşersem kafam yarılabilirdi.

Umrumdaydı tabii. Kafamın kırılmasını istemem. Hızımı yavaşlattıpımda Ege'nin sesi kulağıma doldu.

"Deren her şeyi mahvediceksin!"

Kırılmış olan merdivenden hızlıca çıkarken çıtırdıyordu. Önceden çıkmış olduğum basamaklar bir anda çöktüğünde çığlık attım. Çığlığımda duvardan birkaç taş düşmüştü.

Bu bina çökmek üzereydi.

Neredeyse dördüncü kata çıkmıştım ve binada merdiven diye bir şey kalmamıştı.
Daha doğrusu burası bina olmaktan çıkmıştı.
Burası enkaz olmuştu.

"Deniz!" diye bağırdığımda taş düşme sesi gelmişti.

"Deren Hanım, hoş geldiniz. "
Tanıdık olan sesle arkamı döndüm.

Bu gerçek olmazdı.

Lanet olsun!

Üst KomşumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin