|11|. Fal

32.9K 1.1K 18
                                    

Yarım saattir Dağhan ile kenarda konuşmadan oturup diğer karakterler için olan seçmeleri izliyorduk. Bilge yanımızda yoktu çünkü Juliet'in annesi rolünü kapmaya çalışıyordu ve ben burada Dağhan ile yalnızken fazlasıyla stres oluyordum.

''Sanırım artık konuşmalıyız?''

Evet.

Gözlerimi Fazıl Hoca ve Ayşe'den ayırmadan, ''Konuşacak bir şey yok, Dağhan.'' dediğimde, ''Yapma...'' diye mırıldanmış ve bana yaklaşmıştı. Bana yaklaştığında, kalbimin bir haftadan sonra ilk defa bu kadar hızlı attığını hissetmiş ve yutkunmuştum. Eli, çenemi nazikçe tutup yüzümü kendine doğru çevirdiğinde, ona bakmak zorunda kalmıştım.

''Dağhan...'' mırıldandığımda, ''Çizdiğim kadın annemdi.'' demiş ve susmuştu. Duraksamıştım. Sanırım şaşırdığımı o da fark etmişti.

''Bir sürü kızla konuşan, resimlerini çizen birisi değilim. Biliyorum, buna inanmak istemiyorsun ama ben sandığın kişi değilim...''

Sözlerini kesen şey, ''Özür dilerim. Annen olduğunu düşünememiştim.' diye atlamamdı. Gülümseyip, ''Sözünü yerine getirirsen seni affedebilirim belki?'' dediğinde, kaşlarımı çatıp ''Ne sözü?'' diye bir soru yöneltmiştim.

Kendinden emin bir şekilde, ''Bana fizik çalıştıracaktın, Taşer? Ne çabuk unuttun.'' dediğinde kıkırdamış ve ''Söz mü vermiştim? Emin değilim düşünmem lazım.'' demiştim. Bana daha da yaklaşıp, elini belime sardığında tüm bedenim kasılmıştı. Belimin uyuştuğunu hissediyordum.

Kulağıma doğru eğilip, ''Neyi düşüneceksin? Sorunlarımızı hallettiğimizi düşünmüştüm, burslu.'' diye fısıldadığında kendi kendime, kendime gelmem gerektiğini söylüyordum. Hızlıca ondan uzaklaşıp yutkunduktan sonra, ''Sonuçta beni isteğim dışı öptün. Bu hoş değil.'' dediğimde, kaşlarını kaldırmıştı.

''Belki de kalbini dinlemelisin, Taşer. İsteğin dışı mıydı?''

Göz devirip, ''Aynen sürekli seni öpme düşüncesiyle doluyum.'' diye mırıldandığımda, gülmüştü.

''Evet arkadaşlar! Seçmeleri de tamamladığımıza göre haftaya yine bugün çalışmalara başlarız. Hepinize iyi günler.''

Topluca başımızı salladığımızda, Fazıl hocada sınıftan çıkmıştı. Bilge koşarak yanımıza gelip, ''Artık annenim!'' dediğinde, gülümsemiş ve ''Senden daha iyi anne olamazdı.'' demiştim. Eliyle saçlarını geriye atıp, ''Ah, tabii ki. Gerçekçi olalım fazla iyiyim.'' dedikten sonra bir bana bir de Dağhan'a bakmıştı.

Dağhan, Bilge'nin bir dakika boyunca şokla bize bakmasından sıkılmış olacak ki, ''Sizi eve bırakmama ne dersiniz?'' diyerek olayın giderek garipleşen boyutunu azaltmıştı. Bilge ile aynı anda konuştuğumuzda, ben ''Hayır.'' derken, o da ''Tabii.'' demişti. Birbirimize baktığımızda, Dağhan'da ayağa kalkıp ceketini giymiş ve ''Bilge'nin cevabını geçerli sayıyorum. Hadi gidelim.'' demişti.

Bilge, elimi tutup ''Evet.'' dediğinde, göz devirip ceketimi giymiş ve çantamı tek omzuma takmıştım. Hep birlikte okuldan çıkıp arabaya bindiğimizde, garip hissetmiştim. Sanırım Dağhan ile birlikte olmayı özlemiştim. Dağhan, önce Bilge'yi bıraktığında yine yalnız kalmıştık.

''Aç mısın?''

Başımı olumsuz anlamda salladığımda, ''Peki. O zaman direk size geçiyoruz.'' demişti. Kaşlarımı kaldırıp, ''Size geçiyoruz derken, Dumaner? Doğru söylediğine emin misin, çünkü kimse seni davet etmedi?'' dediğimde, gözlerini yoldan ayırmadan, 'Eminim tabii burslu. Şebnem teyze eminim ki beni gördüğüne sevinecektir. Ayrıca onu özlediğim için geliyorum yani yoksa seninle alakası bile yok.'' demişti.

BURSLU #Wattys2020 (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin