|3|. ''Korku Filmindendir...''

74.3K 2.5K 420
                                    

O kavgadan sonra Dağhan okula gelmemişti. Neredeyse iki haftadır yüzünü bile görememiştim. Onu neden bu kadar merak ettiğimi bilmiyordum ve bu merak hissi de bana bir o kadar saçma gelse de engel olamıyordum.

Belki de nerede olduğunu öğrenmek için, bir kere Dağhan'ın yanında gördüğüm yeşil gözlü, açık kumral saçlara sahip çocuğa sormalıydım.

Hayır, hayır. Bu çok saçma olurdu. Hem neden Dağhan'ın nerede olduğunu bilmek isteyeydim ki? Bana neydi ki...

''Dağhan, bu tarihlerde okula gelmez. Onun için zor bir zaman. Kafa dağıttığı zamanlar yani.''

Düşüncelerime ara veren şey, şu kumral çocuktu.

Şaşkınlıkla, ''Ne?'' dediğimde, masama oturup ellerini kenara koymuş ve ''Sanırım farkında değilsin ama sürekli bana bakıp geri önündeki kâğıdı karalıyorsun. Beni merak etmediğine göre, merak ettiğin kişi kuzenim.'' demiş ve gülümsemişti.

Kuzeni mi? Meşhur Çağan Bulut bu çocuk muydu? İç ısıtan bir gülümsemesi vardı ve arkadaş canlısı gibiydi. Bu çocukla Bilge'nin arasını net yapmalıydım.

Hala cevap vermediğimi fark ettiğimde, o çoktan bana elini uzatıp, ''Çağan.'' demişti. Uzattığı elini tuttuğumda, ''Miray.'' diyerek karşılık vermiştim.

''Aslında biliyorum. Okulda fazla popülersin.''

Yine şaşkınlık yaratan bir cümleydi. Tek kaşımı kaldırıp, ''Ben mi?'' dediğimde, başını sallamış ve ''Evet. Bu okulda her yeni gelen insan konuşulur. Bir de bu kişi bursluysa, yandın. Okulun gözdesi sensindir.'' demişti.

Çağan, Dağhan'a göre çok daha tatlıydı. Egoist biri olduğunu düşünmemiştim ya da ilk andan bana öyle bir izlenim vermemişti.

Sırtını dikleştirip, gülümsedikten sonra, ''Dağhan'ı merak etme. İyidir. Ya da iyi olmaya çalışıyordur. Gelir birkaç güne.'' dediğinde, hızlıca ''Ben...ben onu merak etmiyorum...'' demiş ve duraksadıktan sonra ''Neden gelmiyor peki? Yani kafasını dağıtması gereken konu ne? Eski sevgili falan mı?'' demiştim. Evet, bu 'merak etmiyorum' isyanlarıma tersti ama kendimi bunu sormaktan da alıkoymak istememiştim.

Gülmüştü.

''Dağhan sandığın gibi birisi değil. Pek fazla sevgilisi olmadı. Evet, çevresinde bir sürü kız ona tapıyor gibi görünüyor ama o, o tür şeylere pek önem vermez. Ya da istediği gibi birisi yok çevresinde. Kafa dağıtması gereken konuya gelirsek de bunu zaten sana anlatacaktır.''

''Neden bana anlatsın ki?''

Omzuma yavaşça vurup, ''Ona yakın geliyorsun.'' demiş ve gülümseyip masamdan inmiş ve yerine geçmişti.

''Ona yakın geliyorsun.''

Peki Dağhan Dumaner'e yakın gelmek neden hoşuma gitmişti? Neden daha iki haftadır tanıdığım çocuğa yakın gelmek istiyordum ki?

Öğretmenin geldiğini gördüğümde, düşüncelerim dağılmıştı...

***

Eve geldiğimde, annemin bıraktığı yemeği yemek istememiş ve onun yokluğunu fırsat bilerek, hızlıca üzerimi değiştirdikten sonra, mutfağa girip gülümsemiştim. Derin bir fast food zamanıydı! Dünden kalan birkaç dilim pizzayı ısıtmış ve yanına da kola koymuştum. Doritos'un baharatlı cipsini geniş bir kâseye döktükten sonra yoğurtlu bir sos hazırlayıp ne eksik diye bakmıştım.

Jelibon!

Çekmeceden ayıcıklı ve ekşi jelibonları da alıp bir kâseye boşalttıktan sonra, hepsini içeri taşımış ve yumuşak koltuğuma uzanıp korku filmi açmıştım. Bir yandan pizzamı yerken bir yandan da değişik korku filmini izliyordum.

''Kızım mal mısın? Cama birisi vurdu ve sen de mal gibi bakmaya mı gidiyorsun?''

O sırada kapının çalmasıyla elimdeki jelibonu fırlatıp çığlık atmış ve ayımı göğsüme bastırıp çığlık atmaya devam etmiştim.

Bir süre sonra kapı tekrar çaldığında ayıcığıma bakıp ''Sakin olmalıyız, Berry. Şimdi yavaşça bakacağız tamam mı?'' dedikten sonra, parmak ucumla yavaş yavaş kapının önüne gitmiş ve derin bir nefes aldıktan sonra delikten bakmıştım. Gelen Dağhan'dı. Dağhan? Dağhan mı? Dağhan Dumaner kapımdaydı ve benim üzerimde kırış kırış kedili bir pijama, pofuduk terlik, dağınık tuhaf bir topuz vardı. Derin bir nefes alıp kapıyı açtığımda Dağhan'da sırıtıp ''Beni merak edeceğini biliyordum, burslu.'' demişti.

Göz devirip, ''Buraya kadar bunu demek için mi geldin?' Ayrıca hangi dairede oturduğumu nasıl buldun?'' dediğimde, başını olumsuz anlamda sallamış ve sırıtarak, ''Bina görevlisiyle kapıda karşılaştık ben de Miray Taşer diye sorunca söyledi. Beni özledin mi?'' demişti.

Kaşlarımı çatıp, ''Seni ne özleyeyim be?'' dediğimde, her ne kadar özlemediğimi söylesem de onu özlediğimi biliyordum. İki haftadır tanıdığım birisini özlemenin saçma olduğunun farkındayım ama bilmiyordum işte, öyle hissediyordum.

''Kesin öyledir.'' demiş ve yanımdan geçip salona ilerlemiş ve çok sevdiğim yumuşak koltuğuma uzanıp, ekşi jelibonlarımdan yemeye başlamıştı.

''Nasıl evimde bu kadar rahat oluyorsun ya!''

Bana gülümseyip, ''Ekşi jelibonlar benim de favorim.'' demiş ve ağzına bir tane daha atmıştı. Ona yaklaşıp, elinden kâseyi aldıktan sonra, ''Evimden çıkmak için bir dakikan var, Dumaner. Yoksa polisi ararım.'' dediğimde, koltuktan kalkıp tam önümde durmuştu. Aramızdaki boy farkı gerçekten gülünçtü. Çocuğu gibi duruyordum.

''Aslında polisleri aramanı zevkle izlemek isterdim ama seni huzursuz etmekten hoşlanmıyorum. Sadece seni görmek istedim.''

Bana yakınken, kendimi onun tarafından büyülenmiş gibi hissediyordum ama bunu ona çaktırmamalıydım.

''Neden? Neden beni görmek istedin ki?''

Cevap vermeden dış kapıya gitmiş ve evden çıktıktan sonra bana bakıp, ''Belki de özlemimiz karşılıklıdır, burslu.'' demiş ve gitmişti. Kapıyı kapatıp, yaslandıktan sonra, kendi kendime bunun gerçek mi yoksa hayal mi olduğunu anlamaya çalışıyordum. Kalbim sanki bedenimi terk edip, başka bir yerlerde atmaya devam edecek kadar hızlı atıyordu.

Korku filmindendir, Miray. Korku filmindendir... 

***


BURSLU #Wattys2020 (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin