|18|.''Ben daha önce hiç...''

21.2K 840 47
                                    


Gözüme vuran ışıkla gözlerimi yavaşça açtığımda güneşin yeni doğduğunu görmüş ve gözlerimi kırpıştırmıştım. Başım hala Dağhan'ın omzundaydı ama Dağhan'ın boynu ağrımış olacak ki o başını geriye yaslamıştı. Yavaşça doğrulup, boynumu kütlettikten sonra etrafa bakınmıştım. Neredeyse herkes uyuyordu. Bilge ile Çağan'da birbirilerine yaslanmışlardı ve inanılmaz şirin duruyorlardı. Onlara gülümsedikten sonra Sema hocanın sessizce otobüsün içinde dolandığını görmüş ve ''Hocam...'' diye fısıldamıştım. Uyanık olduğumu görünce ''Efendim canım?'' demişti sessizce.

''Ne zaman varacağız hocam?''

Bana gülümseyip ''Son yarım saatimiz. Ondan sonra kamp alanında oluruz. Uyumaya devam et. Ben de öğrencileri kontrol edip oturacağım.'' dediğinde başımı sallamış ve gülümseyip başımı cama yaslamıştım.

''Miray...''

Mırıldanan Dağhan'a dönüp gülümsemiş ve ''Daha gelmedik uykucu. Uyumaya devam et.'' demiştim. Gözlerini sıkıca yumup yüzünü buruşturduktan sonra kollarını göğsünde bağlamış ve bu kez o benim omzuma başını koymuştu. Gözlerini açmadan ''Güzel kokuyorsun...'' diye mırıldandığında, yüzümün kızardığını hissetmiş ve başımı tekrar cama yaslamıştım. Bir süre öylece durduktan sonra Dağhan benden uzaklaşmış ve esnemişti. Tekrar ona döndüğümde, o da yönü bana dönük olacak şekilde oturuşunu düzeltmişti.

''Belim ağrıyor.'' ona onay verdiğimi göstererek başımı salladıktan sonra belimi tutmuş ve yüzümü buruşturup ''Sen onu bir de bana sor...'' demiş ve duraksamıştım.

''...uzun yol severim ama bir yandan da sırtım omuzlarım her yerim ağrıyor.'' diye eklediğimde, sırıtmış ve ''Ben sana şimdi bir masaj yaparım anında kendine gelirsin.'' dedikten sonra dik oturmuştu. Dalga geçtiğini sanıp, ''Ya aynen...'' diye mırıldandığımda o da heyecanla ''Dön bakalım!'' demişti.

Tek kaşımı kaldırıp sorar gibi ''Sen ciddisin?'' dediğimde o da başını yana yatırıp ''Tabii ki ciddiyim. Hadi dön.'' diye dediği şeyi tekrarlamış ve bana göz kırpmıştı. Derin bir nefes alıp cama doğru döndüğümde, o da bana daha da yaklaşmış ve ince uzun parmaklarını omzuma koyup yavaşça ovmaya başlamıştı. Parmakları yavaşça boynuma doğru ilerlediğinde, ensemden kuyruk sokumuma kadar elektrik iniyor gibi hissetmiş ve ürpermeme engel olamamıştım.

Yavaşça parmaklarını kürek kemiğime getirdiğinde ve orada dolandırdığında öksürmüş ve ''Orası gerçekten ağrıyor.'' demiştim havayı değiştirmek amacıyla.

''Burası mı?''

Elini kürek kemiğimin ortasında durdurduğunda, başımı sallamış ve ''Evet.'' demiştim. Yavaşça orayı masaj yaparken, içimin gittiğini hissetmiş ve gözlerimi kapatmıştım. Kendimi o kadar rahatlamış hissediyordum ki bunun nedeni Dağhan'ın dokunuşları mıydı, yoksa sadece masaj mı karar verememiştim bile.

''Arkadaşlar! Günaydın. Kamp alanına geldik!''

Sema hocanın duyurusuyla hızla önüme dönmüş ve başımı kaşıyıp ''Bu kadar masaj yeter.'' demiştim.

''Sonra daha detaylı bir seans yaparız.''

Göz devirdiğimde sırıtmış ve ''Şaka şaka.'' diye mırıldandıktan sonra yanına uzanıp Çağan'ın bacağını dürtmüş ve ''Geldik horultu. Uyan.'' demişti. Çağan ve Bilge gözlerini açtığında biz de gülerek bakıyorduk. Servisteki herkes neredeyse uyanmıştı. Sema hoca uyanmayanları da uyandırdıktan sonra hep beraber servisten inmiştik. Kamp alanı ormanlık bir bölgedeydi.

Sema hoca elindeki haritayı açmış ve ''Arkadaşlar kamp alanımız burası. Gördüğünüz gibi burada kulübelerimiz var.'' duraksayıp eliyle üçgen şeklinde tasarlanan tahtadan kulübeleri göstermişti. Kulübeler fazla modern ve güzel görünüyordu. Sema hoca sözlerine ''...Bu kulübeler en fazla dört kişilik. İçinde tuvalet, yani bir banyo, yatak ve eşyalarınızı koyabileceğiniz dolaplar var. Şimdi kim kim kalacağınızı seçip bana söyleyin ve sizi kulübelere yerleştirelim. Öğretmenlerin kulübesi en sondaki kulübe. Herkes on ikiden önce kulübesinde olacak ondan önce de kurduğumuz ateş etrafında oturabilirsiniz. Sabahları en geç sekiz gibi kalkıp kahvaltımızı yapacağız ve ormanı keşfedeceğiz. Gezinin detaylarını daha net açıklayacağım şimdi herkes yanıma gelsin.'' diye devam etmişti. Herkes kiminle kalacağını seçmişti. Bazıları dört kişi bazıları da iki kişi kalacaktı. Sarı çiyan da geziye geldiğinden önce Dağhan'a yanaşıp onunla kalmak istemiş sonra da Dağhan'da olumsuz bir yanıt alınca kahvaltılarını beraber yeme sözü alıp yanımızdan ayrılmıştı. Ben ve Bilge beraber, Dağhan ve Çağan'da beraber kalacaktı. Gece ateş başında oturmaya anlaştıktan sonra Bilge ile kulübemize girmiş ve etrafa hayranlıkla bakmıştık. Burası büyüleyiciydi. İçeride ahşap iki kişilik, bembeyaz nevresimlerle kaplı yumuşak görünümlü bir yatak, açık ahşaptan iki dolap, bir etajer ve minik de bir banyo vardı. Banyoya girip içeri bakındığımda banyo ufak bir duşa kabin, tuvalet ve minik bir lavabodan oluşuyordu. Ayrıca yerde kahverengi tonlarında bir halı vardı.

BURSLU #Wattys2020 (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin