''Dağhan?''
Cılız bir ses duymamla, gözlerimi açmış ve bana bakan Miray'ı görmüştüm.
''Miray?''
Neredeyse yayıldığım koltukta hızlıca doğrulduğumda, gülümsemiş ve yine cılızca, ''Yorgun görünüyorsun.'' demişti. Saçlarını okşayıp, gülümsemiş ve ''Beni korkuttun, burslu.'' diye mırıldanmıştım.
Elini yavaşça, bana uzattığında afallamıştım. Eli nazikçe, elmacık kemiğimin üzerindeki yarada dolandığında endişeyle ''İyi misin?'' demişti.
''Boş ver beni. İyiyim ben...Sana bir şey olacak diye çok korktum...''
''Ben de.'' mırıldanıp, ellerimize baktığında suratı asılmıştı. Elini tutmam onu rahatsız mı etmişti? Tam elimi çekecekken, bırakmamış ve ''Eline ne oldu?'' demişti. Göz ucuyla baktığımda, eklemlerime kan oturduğunu görmüş ve duvara yumruk attığımı hatırlamıştım. Başımı, önemli olmadığı manasında salladığımda, ''Eline ne oldu?'' diye tekrar sormuştu.
''Önemli bir şey değil...''
''Dağhan...'' uyarıcı bir ses tonuyla konuştuğunda gülümsemiştim. Benimle konuşabildiği için mutluydum. Yanımda olduğu için mutluydum. Tam sorusuna cevap verecekken, kapı açılmıştı ve doğal olarak ikimizin de ilgisi oraya kaymıştı.
Şebnem teyze içeri girip, ''Kızım?'' dedikten sonra mutlulukla yanımıza gelmiş ve Miray'ın saçlarını öpüp, ''İyi misin?'' demişti.
''İyiyim anne.''
Miray ona gülümsediğinde, ''Doktora haber verip geliyorum.'' demiş ve odadan tekrar çıkmıştı.
''Sanırım soruma hala bir cevap alamadım?''
Oturduğum koltuktan kalkıp ona doğru yaklaşıp ''Önemli bir şey değil, diyerek cevaplamamış mıydım zaten, burslu?'' dediğimde, aramızdaki mesafe yüzünden gözlerini kırpıştırmıştı. Kekeleyerek, ''O bir cevap değil.'' dediğinde, ona daha da yaklaşmış ve baş parmağım ile elmacık kemiğini yavaşça okşamıştım. Ona yaklaştıkça, kokusu beni ona daha da çok çekiyordu. Sanki dünyanın en güzel çiçekleri kopmuş ve onun boynunda hayat bulmuştu.
Yutkunup, gözlerini kapattığında, ben de gözlerimi kapatmıştım. Kalbim, sanki göğüs kafesimden çıkmak için bana baskı yapıyordu. Miray'da benden farksız gibiydi. Nefes alışverişleri hızlanmıştı.
''Bana ne yapıyorsun?'' diye mırıldandığında, cevap vermemiş ve kendime yaptığım işkenceye bir son verip ondan uzaklaşıp gözlerimi açmıştım. Elimi saçlarımdan geçirdikten sonra, ortamdaki havayı dağıtmak için ''Bir yerin ağrıyor mu?'' demiştim.
Başını olumlu anlamda salladıktan sonra, ''Evet.'' dediğinde, yüzünü buruşturmuş ve elimi sıkmıştı. Endişeli bir şekilde, ''Doktor nerede kaldı?'' dediğim sırada, kapı açılmış ve doktor ile Şebnem teyze içeri girmişti.
Doktor, Miray'a gülümseyerek ''Benim güzel hastam uyanmış! Kendini nasıl hissediyorsun, bakalım?'' dediğinde, Miray'da ''Biraz ağrım var.'' demişti.
''O kadarı normal. O boyut bir kazaya göre çok iyisiniz. Özellikle de erkek arkadaşın.''
Doktorun dediği şey ile, birbirimize bakmıştık ama kısa bir bakışmaydı. Miray gözlerini benden kaçırıp, doktora tekrar bakmıştı.
''Yaptığımız testlerde iç kanama ya da kafa travması bulgusu görmedik. Çok şanslısın. Ağrıyan bölgen şurası mı?'' doktor duraksayıp, Miray'ın karnının alt tarafına dokunduğunda, Miray'da acıyla yüzünü buruşturup ''Evet.'' demişti. Doktor başını olumlu anlamda salladıktan sonra, ''Sana daha güçlü ağrı kesicili bir serum takacağız. Biraz daha uyumaya çalış, Miray. Geçmiş olsun, tekrar.'' demiş ve odadan çıkmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BURSLU #Wattys2020 (DÜZENLENİYOR)
أدب المراهقينKİTAP ESKİ ARKADAŞLAR DÜZENLENİYOR. DÜZENLENDİĞİ ZAMAN SEVECEĞİNİZE EMİNİM BU KİTABI 13 YAŞINDA FALAN YAZDIM ÇOK DAHA İYİSİNİ YAPIYORUM ŞU AN. YANİ AYH BU NE DİYECEĞİNİZE KÜTÜPHANENİZE EKLEYİN VE DÜZENLENDİĞİNDE ARKANIZA YASLANIP KEYFİNİ ÇIKARTIN. İ...