****
Şaşkınlıkla ''İlker?'' dediğimde, bize doğru yaklaşmış ve bana gülümseyip ''Ben...ben sana bir sürü mesaj attım, aradım ama bana dönmedin.'' demişti.
''Bu kim?''
Dağhan'a baktığımda, kaşlarını çatarak bir İlker'e bir de bana bakıyordu. Hangisine cevap vereceğimi şaşırmıştım. Tamam, öncelik sırası İlker'di. Çünkü İlker'e verdiğim cevap ikisinin de sorusunun cevabı olacaktı.
''İlker, sana geri dönmemi gerektirecek bir durum yok. Biz ayrıldık. Bunu kabul etmelisin bence.''
Dağhan, değişik bakışlarla İlker'e bakarken İlker'de, ''Ben seni çok özledim.'' demiş ve bana yaklaşmıştı.
''Tam tersi ben seni asla özlemedim İlker.''
Bana daha da yaklaşıp, ''Ben hala seninle olmak istiyorum.'' dediğinde, ondan uzaklaşıp ''Onu, beni eski en iyi arkadaşım dediğim kızla aldatmadan önce düşünseydin keşke?'' demiştim. Bana daha da yaklaştığında, Dağhan önüme geçmiş ve onu yavaşça itip, ''Ondan uzak dur. Seninle bir şey yaşamak istemediğini söyledi.'' demişti.
İlker, Dağhan'a bakıp dalga geçer gibi gülmüş ve ''Sen kimsin de konuşuyorsun lan?'' demişti.
''Kim olduğumu alnına yazmamı ister misin?''
Dağhan'ın arkasından çekilip, ikisinin de ortasına geçmiş ve ''Yeter!'' demiştim. Ama ikisinin de beni dinlemeye niyeti yok gibiydi.
''Miray, benim. Bas git yani.''
Dağhan, İlker'e bakıp sırıttıktan sonra hızlı bir hamleyle onu yakasından tutup duvara yaslamıştı.
'Dağhan!''
Beni şu an dinlemediği kesindi. İlker'e bakmaya devam ederek, ''Miray'a bir daha bir mal gibi ad takarsan, benim deyip sahiplenmeye çalışırsan, seni buna pişman ederim. Ondan uzak duracaksın. O siktiğimin erkeklik egonda 'hayır' kelimesini bir cevap olarak kabul etmeyi öğrensin. Seni bir daha Miray'ın yanında görürsem, onun yakınında nefes bile aldığını duyarsam, kaçacak delik ara.'' demiş ve yakasını sertçe bırakmıştı. İlker, bana son kez baktıktan sonra Dağhan'a cevap bile vermeden uzaklaşmıştı.
Kendimi aptal gibi hissediyordum. Özellikle de Dağhan'ın yanında bu konuma düştüğüm için tam bir aptal gibiydim.
Mırıldanarak, ''Bunun için özür dilerim. Ayrıca sana da teşekkür ederim. Uğraşmak zorunda değildin.'' dediğimde, yüzünde hala sinirli bir ifade vardı.
''Senin suçun değil, özür dileme.''
Ona bakamıyordum.
''Sanırım gitmem gerek. Kendine iyi bak güz...burslu.''
Ellerini cebine sokup, yavaş yavaş arabasına yürürken, gitmesini istemediğimi fark etmiştim. Annem büyük ihtimalle evdeydi ve bu saate kadar nerede olduğumu merak edecekti. Ayrıca da kızacaktı. Dağhan'ı onunla tanıştırırsam bir şey demezdi. Bu elbette ki bir bahane değildi. Kalması için bahane uydurmuyordum.
''Dağhan!''
Arkasından seslendiğimde, durmuş ve arkasına bakmıştı. Hızlıca yanına gidip, ''Şey, ben bu saate kadar gelmeyince annem kiminle olduğumu merak etmiştir ve büyük ihtimalle bana kızacaktır. Yani...'' dediğimde, gülümseyerek sözümü kesmiş ve ''Sanırım sana kimya çalıştırmalıyım. Kimyan iyi değildi değil mi?'' demişti.
Ne yaptığını anlamıştım. Başımı salladığımda, birlikte apartmanın içine girmiş ve evin kapısını çalmıştık.
''Miray Hanım eve gelmeyi hatırla...''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BURSLU #Wattys2020 (DÜZENLENİYOR)
Teen FictionKİTAP ESKİ ARKADAŞLAR DÜZENLENİYOR. DÜZENLENDİĞİ ZAMAN SEVECEĞİNİZE EMİNİM BU KİTABI 13 YAŞINDA FALAN YAZDIM ÇOK DAHA İYİSİNİ YAPIYORUM ŞU AN. YANİ AYH BU NE DİYECEĞİNİZE KÜTÜPHANENİZE EKLEYİN VE DÜZENLENDİĞİNDE ARKANIZA YASLANIP KEYFİNİ ÇIKARTIN. İ...