Dağhan'ın Ağzından:
Gözlerimi yavaşça açtığımda, afallıyordum. Başım dönüyordu. Sanki kulaklarım uğulduyor gibiydi. Neredeydim ben?
Kendime yavaş yavaş geldiğimde, her yerin cam kırıkları ile dolu olduğunu görmüştüm. Koluma baktığımda, bir cam parçasının girdiğini görmüş ve yüzümü buruşturarak onu oradan çıkartmıştım. Fazla girmediği için durum iyi gibi görünüyordu. Başımda ıslaklık hissettiğimde, elim başıma gitmişti. Çekip, baktığımda, elimin kan olduğunu görmüştüm.
Ne olmuştu bize?
Bize?
Arabada Miray ile birlikteydim...
O an, kendim ile ilgili hiçbir şey umurumda değildi. Sanki acım geçmişti. Sağıma baktığımda, kalbimin hızlandığını hissetmiştim.
''M...Miray?''
Ona doğru uzandığımda, yüzünde birkaç çizik olduğunu görmüş ve elimi yanağına koyup, ''Miray?!'' diye bağırmıştım. Gözlerini açmıyordu. Onu sallıyordum ama o gözlerini açmıyordu.
''Miray?!''
Sol kaşının üzerinde, dudağında ve yanağında bir kesik vardı. Yanağındaki kesik fazla derin değil gibiydi. Başından, alnına kan akmıştı ve... duraksamıştım. Karnının sağ alt kısmında büyük bir cam parçası vardı. Arabanın önüne baktığımda, duman çıktığını görmüştüm. Buradan çıkmamız lazımdı. Kapıyı açmaya çalıştığımda, birkaç sefer uğraşmamdan sonra açılmıştı. Arabadan çıktıktan sonra, dolanıp Miray'ın kapısını açmıştım. Onun kapısı kolay açılmıştı. Miray'ı nazikçe kucağıma aldığımda, kalbime bir ağrı girdiğini hissetmiştim.
''Miray...''
Ona sesleniyordum, ona bağırıyordum ama o, güzel gözlerini açmıyordu.
''Hayır, hayır...Hayır, Miray. Olmaz. Lütfen...olmaz.''
Birden siren seslerini duyduğumda, kucağımda Miray ile dizlerimin üstüne çökmüştüm. Miray'ı kendime yavaşça yaslarken, saçlarını öpmüş ve ''Gitme...'' diye fısıldamıştım. Ambulans ekibi bize koşarken, ben Miray ile yağan yağmurun altında ıslanıyordum...
*
Dar bir odada, beni muayene eden doktoru umursamadan sürekli sorular soruyordum.
''Miray nerede?''
Doktor, soruma cevap vermek yerine saçma salak parmak takip ettirme hareketleri yapıyordu. Tekrar aynı soruyu sorduğumda, bana cevap vermek yerine gözüme bir ışık tutmuş ve ''Fonksiyonların iyi. Kaza sonrası travmaya benzer bir işaret göremiyorum. Çarpmanın etkisiyle kafanı bir yere vurmuşsun, ondan kanamış ama önemli bir şeyin yok.'' demişti.
O benden uzaklaştığında, ben de ayağa kalkmış ve ''Miray'ın durumu nasıl?'' dediğimde, önce kolumu sarmış, sonra da gözümün altındaki kesiğe bant yapıştırmış ve omzuma dokunup, ''Arkadaşının, karnındaki cam parçası için ameliyata aldılar. Eğer kesik hayati bir yerde değilse, endişelenecek bir şey yok ama...'' demiş ve duraksamıştı.
''Ama?'' ısrarla sorduğumda, ''Kesik sol karın bölgesinde. Önemli bir yere, bir organa zarar vermiş olabilir ve iç kanama da oluşmuş olabilir. Kesin bir şey bilmeden sana bir şey söyleyemem. Ailesine haber verdik bu arada...'' demişti.
Sanki, birisi kalbime bir şey saplamış gibi hissediyordum. Sanki beynim uyuşmuştu.
''Onu görebilecek miyim?''
Başını sallayıp, ''Ameliyattan sonra görürsün, büyük ihtimal.'' demiş ve ''Geçmiş olsun.'' diye ekledikten sonra odadan çıkmıştı. Onun peşinden odadan çıktıktan sonra, ameliyat bitene kadar dışarıya çıkmak istediğimi fark etmiştim. Dışarıya çıkıp, duvara yaslandıktan sonra cebimden sigara paketimi çıkartıp, içinden bir dal sigara çıkarmış ve paketi geri cebime koymuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BURSLU #Wattys2020 (DÜZENLENİYOR)
Teen FictionKİTAP ESKİ ARKADAŞLAR DÜZENLENİYOR. DÜZENLENDİĞİ ZAMAN SEVECEĞİNİZE EMİNİM BU KİTABI 13 YAŞINDA FALAN YAZDIM ÇOK DAHA İYİSİNİ YAPIYORUM ŞU AN. YANİ AYH BU NE DİYECEĞİNİZE KÜTÜPHANENİZE EKLEYİN VE DÜZENLENDİĞİNDE ARKANIZA YASLANIP KEYFİNİ ÇIKARTIN. İ...