"Changbin."
"Changbin adam."
"Kime diyorum uyansana hayvan." Eliyle dürtüklediği çocuğu kaldırmaya çalışıyordu, Felix yaklaşık 10 dakikadır. Ama Changbin bana mısın demiyor hâlâ uyuyordu, gözlerini bile açmamıştı.
"Hayatım kalksana, Hyunjin gelince aşağı ineceğiz. Kalk kahvaltı edelim." Son kez Changbin'in koluna vurduğunda ses vermişti uyku sersemi genç.
"Tamam, gelirim birazdan git yap kahvaltını sen." Uykulu derin sesi Felix'in hoşuna giderken, gözlerini hâlâ açmamış olan Changbin parmaklarını saçlarına geçirdi.
"Tamam bebeğim. Ayrıca sürekli senin yüzünden geç kalıyoruz, tek yapacağın şey geç yatmamak ve erken uyanmak bu kadar. Arabayı sürmeyi bilsem uyandırmam bile seni ama.." Sitem ederek söylediğinde odadan çıktı.
Ocakta demlenen yeşil çayını kupasına koyarak masaya oturdu, ardından 5 dakika sonra kırmızı eşofman altı ile o da masaya oturmuştu.
"Kalkıyorum ben üzerimi giyeceğim, kahvaltıyı edince kahvaltılıkları dolaba koyar, masayı temizlersin bebişim." Felix masadan kalkıp odasına girdiğinde, Changbin iştahı olmadığı için kızarmış ekmeğine reçel sürerek çayından yudumluyordu.
Odada ise Felix hâlâ ne giyeceğini düşünüyordu. Dün akşam giymek istediklerini ayarlamıştı ama şimdi yaptığı şey hoşuna gitmiyordu. Gözüne uyumlu gelmediğini hissediyordu.
Tekrar dolabın karşısına geçtiğinde, polo yaka bir t-shirt çıkarmış altına da boru paça kot pantolonu alarak kıyafetlerini değiştirdi. Üstündekini pantolonun içine sokuşturup ince belini daha da ortaya çıkararak, odasından dışarı adımladı.
Su içmek için girdiğinde Changbin'in masayı temizlediğini gördü. Yudumlayarak yavaş yavaş içtiği suyun geri kalanını lavaboya dökerek, arkadaşını beklemek adına kendini koltuğa bıraktı.
Odadan çıkan gence şaşırmadı Felix, yine siyahlar içindeydi renge dair tek şey sadece altında olan mavi kot pantolonuydu.
"Sen renk nedir bilmiyor musun hayatım. Sürekli siyah giyiyorsun içimi kararttın, kendimi bir emoyla aynı evde yaşıyor gibi hissediyorum." Üzerini düzelterek yerinden kalkarak kapıya ilerledi. Aynada kendine bakarken Changbin konuştu.
"Hoşuma gidiyor. Sen de hiç siyah giymiyorsun ona bakarsan, sürekli açık renkli kıyafetler falan.."
"Bu sıcakta pişmiyor musun üzerine üzerine çekiyorsun sıcağı, bunalırdım ben iyi dayanıyorsun hayatım." Eline aldığı ayakkabıyla kapının önüne çıkarak ayakkabısını giyindi.
"Pişmiyorum Felix. Boşver beni, Hyunjin aradı mı? Gelmişler mi yoksa yanlarına gidip alacak mıyız?" Konuyu değiştirerek başka bir soru yöneltti arkadaşına.
"Hm hm..Gelmiş, Jeongin halsizmiş bugün meleğim ya hasta olmuş." Zile basan Hyunjin'le kapıyı kapatarak aşağı inmişlerdi.
.
.
Hyunjin arkaya, Changbin sürücü koltuğuna Felix'de yanına oturmuş kampüse sürüyordu, siyah saçlı genç."Jeongin. Nasıl hasta olmuş? Daha geçen iyiydi hâlbuki.." Changbin konuştuğundan Hyunjin beklemeden lafa girmişti.
"Changbin, Jeongin'i en son 5 gün önce gördün, 5 günde bir şekilde hasta olması mümkün değil mi?" Felix, Hyunjin'in lafı üzerine gülmüştü.
"Ne ara 5 gün oldu be sanki dün bize gelmiş gibiydi ama neyse canım...Felix sen de gülme!" Olabilir yani diye düşündü bu kadar gülünecek ne vardı ki?
"Komikti napayım.."
"Senin zaman kavramın yok mu? Az kafanı kaldırıp günlere bak. Dur aklıma geldi, Chan ayın kaçı diye sormuştu geçen sen ne cevap verdin hatırlıyor musun?"
"Evet, 5'i dedim ama 7'siydi. Lütfen susun, beni sevmediğinizi bu kadar belli etmeyin."
"Tamam ya ağlama."
"Aynen."
"Ne kadar böyle desek de seviyoruz seni, en yakınımızsın sen bizim." Arkadan uzanarak Changbin'in yanaklarını sıkarak çekiştirdi.
"Yanaklarım acıyor bıraksana gerizekalı!" Elini çeken Hyunjin'den sonra kafasını kaldırıp aynaya baktı. "Kızarmış ya.. Ebeni seveyim Hyunjin!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Darling ∵ Changlix [✓]
FanfictionFelix ve Changbin birlikte yaşayan ev arkadaşlarıydı ama Felix Changbin'den hoşlanıyordu... başlama [200421] bitiş [100521]