Darling ∵ Changlix [✓]

「９」

Akşam olmuş ikisi birlikte açmış oldukları animeyi izliyorlardı. Geçen gün Jisung'un onlara önerdiği 'Your name' isimli animeyi izliyorlardı.

"Changbin bir şey sormak istiyorum." Oldukça odaklanmış olan genç animeyi durdurarak kendisine dönen arkadaşına bakıyordu.

"Efendim, söyle."

"Bak şimdi ben geçen gün birine ders vermeye gittim ya, dersi bitirdikten sonra bana ona özel ders vermemi teklif etti.." Onu bölerek konuşmaya başladı, Changbin.

"Ne güzel işte Felix kabul etseydin hem fazladan gelirin de olur. Ailenden para almak istemiyordun hemde. "

"Ya kararsız kaldım o yüzden soruyorum. Hem hâlâ öğrenciyiz vizeler falan oluyor, ve kendimi o kadar iyi görmüyorum." Ellerini başının arasına almış;

"Ne yapacağım tavsiye ver!" demişti.

"Yani sen de haklısın ama bence üstesinden gelebilirsin. Vizelerin olduğu zamanlarda izin alırsın olmadı, senin öğrenci olduğundan haberleri olur illaki." Changbin turuncu saçlının ellerinden tutarak aşağı indirmişti.

"Yapabilirim değil mi?"

"Yaparsın elbette. Yarın iletişime geç ders verdiğin çocukla ailesi ile konuşsun." Destek verircesine hareketler yaparak arkadaşını gülümsetirken konuştu.

"Teşekkür ederim, iyi ki varsın."

"Ne demek arkadaşın olarak her zaman yanındayım." Felix 'arkadaş' kelimesini duyunca bozulsa da, önüne dönerek filmi izlemeye geri dönmüştü.

-
Kafeteryada Jisung'un gelmesini bekleyen Felix, yanlarına gelen Hyunjin ve Jeongin ikilisine 'selam bebişler' demişti.

"Kimi bekliyorsun burada, Felix bey?" Önündeki yemekten lokma aldıktan sonra sordu Hyunjin.

"Jisung gelecekti onu bekliyorum. Yemek almıştım bir de, soğuyacak çorbası.."

Bir süre sonra odaklarına el ele tutuşan Minho ve Jisung girdiğinde, Felix karşısında oturan sarışın çocuğu dürtmüş arkasına bakmasını söylemişti.

"Sonunda sevgili olmuşsunuz." Felix sevinçle söylediğinde Jisung yanında duran Minho'dan öpücük çalmıştı.

"Hepimiz bunu bekliyorduk cidden, çok sevindim." İkili masaya oturunca konuşmalarına devam ediyorlardı.

"Darısı senin başına Hyunjin." Minho pis bir sırıtışla söylediğinde, ağzını oynatarak 'seni öldürürüm' demişti. Neyse ki bunu sadece Minho ve Jisung görmüştü. "Ve Felix."

"Ben ne alaka şimdi ya?"

"Changbin'i sevdiğini hepimiz biliyoruz, anlamak zor değil." Felix, Minho'nun dediği ile hüzünle yüzünü düşürmüş konuşmaya başlamıştı.

"Unutun gitsin, Changbin ile ben sadece aynı evde yaşayan arkadaşlardan ibaretiz. Birlikte olma ihtimalimiz sıfırın altında."

"Üzülme diyeceğim ama saçma olacak.." Jisung üzgün olan arkadaşına sarılarak sırtını sıvazlamıştı.

"Hyung acaba unutmaya mı çalışsan Changbin hyung'u?" Derin nefes veren Felix ekmeğinden ısırdı.

"Boşverin beni, Jisung nereden geldi bu cesaret de Minho'ya açıldın bakalım?" Modunu yükseltmeye çalışarak yeni sevgili olmuş arkadaşlarına bakmıştı.

"Aslında açılan Jisung değil bendim." Hepsi Minho'nun dediğine şaşırmış olacak ki 'ne' demişti.

"Jisung yanına gelirken durdurup onunla konuşmam gerektiğini söyledim. Gelen cesaretle ondan hoşlandığımı söylediğimde zaten anlayacağınız gibi kabul edip, boynuma sarıldı. Öyle yani." Hararetle ne olduğunu kısa özet geçen Minho'yla, mutlu olan üçlü şirin olduğunu belirten nidalar çıkarıyordu.

"Kalkıyorum ben, bu derse girmeyeceğim, geçen ders vermemi isteyen çocuğun ailesi ile konuşacağım." Felix masanın üzerinde duran telefonu ve çantayı alarak ayağa kalktı.

"Görüşürüz hyung."

"Görüşürüz millet."

Felix yanlarından ayrılıp oldukça sesli olan kafeteryadan çıkmıştı, Changbin'in karşısına çıkmasıyla başını kaldırarak güler yüzle kendisine bakan gence bakışlarını çıkardı.

"Oh- Ne oldu Changbin?"

"Nereye gidiyorsun? Hâlâ dersin var sanıyordum?"

"Evet dersim var, ama ders vereceğim çocuğun ailesi ile bir kafede oturup konuşacağız. Ondan erken çıkıyorum." Changbin anladığını belli edercesine başını sallamış, yanından ayrılıp hızla yürüyen gencin arkasından koşmuştu.

"Birlikte gidelim mi? Benimde derse giresim yok pek."

"Gerek yok, hayatım. Benimle gelmek yerine eve gidip söz yazabilirsin. Bence bu sana göre daha cazip."

"Beni başından nasıl savman gerektiğini baya iyi biliyorsun, ama ben gelmek istiyorsam gelirim."

"Pekâlâ. Hadi gidelim."