"Wooyoung, birşey söyleyeceğim."
Hongjoong kendini televizyona kaptırmış olan Wooyoung'u dürtüp iç çekti. Wooyoung'un kafasındaki kedi kulakları kıpırdamış eliyle Hongjoong'u uzaklaştırmıştı kendinden. "Film izliyorum sonra söyle."
"Ama önemli." Wooyoung'un kendini dinlemediğini bilmesine rağmen sessizce devam etti. "Ve korkuyorum."
Wooyoung göz devirip televizyonun sesini biraz daha açtı. "Sen bir aralar kelebeklerden de korkuyordun. Hatta bir tanesi burnuna konduğunda çığlık atıp Seonghwa'nın kucağına kaçmıştın. Yani sen korkak olduğun için eminim bu da önemsiz bir şeydir. Film izliyorum sessiz ol."
Hongjoong'un çenesi titrediğinde kıyafetinin koluyla burnunu silip zorla güldü. "Evet önemsiz bir şeydi boşver. Filmini izlemeye devam et."
Odadan çıkıp mutfağa yürüdü. Seonghwa işleri olduğu için onu San'ın evine bırakmıştı. Ama Wooyoung onunla oynamak yerine film izliyor hatta onu dinlemiyordu bile. "Neden suratın asık? Woo'yla oynasanıza." San dolaptan çıkardığı yumurtaları tezgaha koyup Hongjoong'a döndü.
"Film izliyor ve rahatsız edilmek istemiyormuş. Benimle oynamıyor."
San kaşlarını çatıp Hongjoong'u havaya kaldırıp tezgaha oturttu. "Sen ağladın mı, hm? Gözlerin kızarmış. Burda bekle ben Woo'yla konuşurum." Hongjoong kafasını salladığında San ellerini beline koyup Woo'nun yanına gitti.
Tezgahtan sarkan bacaklarını sallamaya başladı. Yine o sesi duyduğunda durdu ve dinledi. Aynı sesti ve her zaman aynı yerde kesiliyordu.
Ürpererek titrediğinde Wooyoung mutfağa girdi ve somurttu. "San senin yüzünden bana kızdı. Neden beni şikayet ettin? Çok kötüsün." Kurduğu bu cümleler ikisinin de ilk kavgası olmuştu.
"Ben şikayet etmedim. San seninle konuşacağını söyledi ben bir şey demedim."
"Yalan söyleme. Seni neden ağlattığımı sordu. Ve sonra bana kızdı."
Hongjoong dolan gözlerini silip tezgahtan indi. "Yalan söylemiyorum. Sen benim arkadaşımsın Woo seni neden şikayet edeyim?"
"Ne biliyim ben? Kıskanmışsındır belki. Seonghwa seni işleri yüzünden buraya bırakırken San benimle ilgileniyor çünkü. Kötüsün ve seni artık sevmiyorum."
San elinde telefonuyla mutfağa girdiğinde kollarını göğsünde birleştirmiş olan Wooyoung'a ve elinin tersiyle yüzünü silen Hongjoong'a baktı. "Hongjoong, tatlım, Seonghwa telefonda. Seninle konuşmak istiyor."
Hongjoong telefonu alıp oturma odasına gitti ve koltuğa oturdu.
"Bebeğim, nasılsın? Wooyoung'la oynuyor musunuz?"
"Gelip beni alır mısın?"
"İşim henüz bitmedi ama az kaldı. Sen iyi misin? Woo'yla oynasanıza."
"Şey.. Biz sanırım kavga ettik. Ve beni artık sevmediğini söyledi. Lütfen buraya gel."
"Peki bebeğim. Beş dakikaya geliyorum."
Telefonu kapatıp çantasını sırtına taktı. Mutfağa girdiğinde telefonu masaya bırakıp San'a sarıldı. "Teşekkür ederim." San ona gülümserken Wooyoung ikisini kıskanç gözlerle izliyordu.
"Sen neden hazırlandın ama? Sana da süt doldurayım, içer misin?"
"Hayır. Seonghwa beni almaya geliyormuş zaten."
Biraz sonra zil çaldığında Hongjoong kapıya koştu. San kapıyı açtığında Seonghwa eğilip Hongjoong'u kucağına aldı.
"Youngie arkadaşın gidiyor. Görüşürüz desene." San onları izleyen Wooyoung'u yanına çağırdığında Woo omzunu silkip tekrar mutfağa girdi.
"Hongjoong'un burda kalmasına izin verdiğin için teşekkür ederim San."
"Önemli değil hyung. İstediğin zaman bırakabilirsin."
Hongjoong duyduğu şeyle suratını asıp el salladı. "Görüşürüz Sannie." Kafasını Seonghwa'nın boynuna gömdüğünde burnuna dolan kokuyla gülümsedi.
Seonghwa arabasına yürürken kucağındaki bebeğinin saçlarını öptü. "Eve gittiğimizde ne olduğunu anlatacaksın tamam mı?"
"Hmm."
-
-
-Biraz ekşın lazımmm
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Catboy あ seongjoong
Fanfiction"Eğer gerçekten benimle kalmak istiyorsan uslu bir kedicik olman gerekir. Yaramazlık yapmayı kes." 200321