🐾19

1.7K 223 137
                                    

Masada tek başına kahvaltı yaparken Hongjoong'un da yemeğe gelmesini bekliyordu. Hongjoong tek ayak üstünde sekerek mutfağa girdiğinde çorabının tekini de hızlıca giyip masaya yaklaştı. Seonghwa'ya bir kez olsun bakmadan kahvaltılıklardan kısaca atıştırıp masadaki portakal suyu bardağına uzandı.

Seonghwa yemeğini bırakmış dikkatle Hongjoong'u izliyordu. "O benim portakal suyum. Kendine bardak al bebeğim." Hongjoong göz devirip tezgahtaki şişeye uzandığında Seonghwa aklına dolan anıyla gülümsemeden edemedi.

"Hayır onu tepene dikemezsin. Hongjoong beni sinirlendirme git bardak al." "Maalesef tüm poytakal suyunu bitiydim bile. Hem de tepeme dikeyek. Ne kaday kötü ama. Ben sana baydak vey demiştim."

Hongjoong, portakal suyunu tepesine dikip boşalan şişeyi çöp kutusuna attı. Mutfaktan çıkıp kapının önündeki çantayı sağ omzuna takıp saçlarını dağıttı. "Nereye gidiyorsun?"

Seonghwa kapı pervazına dayanmış Hongjoong'u izliyordu dikkatle. "Woo ve Yunho'yla buluşacağım. Jongho da yanımızda olacak."

"Öncelikle, Jongho'ya hyung demelisin. İkinci olarak da izin verdiğimi hatırlamıyorum. Gidemezsin."

Hongjoong, dudaklarını ıslatıp kafasına bandanasını taktı ve kapıdan çıkmadan önce son kez göz ucuyla Seonghwa'ya baktı. "Ben de senden izin aldığımı hatırlamıyorum. San ve Mingi hyungun haberi var. Olur da merak falan edersen onları ararsın."

...

Saat gece yarısına gelirken, Hongjoong kapıyı anahtarla açıp içeriye girdi. Tüm gün; Wooyoung, Yunho ve Jongho'yla basketbol oynamış sonrasında bir yere oturup bir şeyler atıştırmışlardı.

Sessiz olmaya çalışmayarak -hatta bilerek gürültü yapıyordu- çantasını bir kenara fırlatıp mutfağa girdi ve dolaptan aldığı soğuk suyu tepesine dikti. Cebindeki telefon titrediğinde açıp omzu ve kulağının arasına sıkıştırdı ve çantayı attığı yerden alıp üst kata çıktı.

"Hong, eve yeni girdim ben. Ve Seonghwa hyung San'ı gün boyu aramış ve seni sormuş. Merak etmiş anlaşılan."

Odasına girdiğinde çantayı yine bir kenara fırlatıp telefonu hoparlöre aldı ve kıyafetlerini çıkarmaya başladı. "Eee yani?"

"Yani artık Seonghwa hyungla konuşsan mı acaba? Sonuçta seni tekrar yanına aldı ve sonsuza kadar o evde iki yabancı gibi duramazsınız."

Havlusunu da yanına alıp banyoya girdi. "Ne yapmamı bekliyorsun Woo? Hiçbir şey olmamış gibi mi yapayım? Sanki beni hiç bırakmamış gibi falan? Eğer gerçekten üzgünse gelir konuşur. Onu da ben yapamam. Duşa gireceğim şimdi. Görüşürüz." Telefonu kapatıp kenara koydu ve soğuk suyun altına attı kendini.

...

Beline doladığı havluyla birlikte banyodan çıkıp odasına geldi. Seonghwa kitaplığın önünde durmuş kitapları karıştırıyordu. Yalancı bir öksürükle Seonghwa'nın dikkatini çekti. "Çıkar mısın? Üzerimi giyineceğim."

"Sorun değil, giyinebilirsin. Önceden de yanımda giyiniyordun zaten."

Dolabına ilerleyip kıyafetlerini eline aldı. "Çıkar mısın Seonghwa?" İlk defa ismiyle seslendiği için ikisi de şaşırmıştı. "Bakmıyorum. Giyin sonra konuşacağız."

İç çekip hızlıca giyindi ve saç kurutma makinesini fişe taktı. Saçlarını kurutacağı sıra Seonghwa gelip elinden aldı ve Hongjoong'un saçlarını kurutmaya başladı. "Neredeydin tüm gün?"

"Dışarıdaydım."

"Onu anlayabiliyorum herhalde. Ne yaptınız?"

"Seni ilgilendirir mi?"

"Sahibin olduğuma göre evet."

Hongjoong alayla güldü. "Öyle mi? Oysa ben, beni kapı dışarı ettiğin o gün aramızdaki tüm ilişki bitti sanıyordum. Sahibim olmak istemediğini falan söylemiştin hatırlıyor musun?"

"Hongjoong, ben gerçekten üzgünüm bebeğim. Ama kafamı toparlamam gerekiyordu. Kendini benim yerime koy. Sen ne yapardın?"

"Senin yerinde olsaydım asla o kadar kaba olmazdım. Biliyor musun 'Siktir git Hongjoong. Artık seni istemiyorum.' deseydin emin ol çok daha kibar olurdun."

Seonghwa kurutma makinesini fişten çekip Hongjoong'a eğildi. 'Joongie, yemin ederim çok pişmanım. Biraz beni dinlemeye ne dersin?"

Hongjoong oturduğu sandalyeden kalkıp yatağına geçti. "Uykum var. Işığı kapat ve odadan çık, derim."

Seonghwa sıkıntılı bir nefes aldı. Işığı kapatıp yatağa ilerleyip Hongjoong'a eğildi. Alnına minik bir öpücük bırakıp ayağa kalktı. "İyi uykular meleğim."

...

Catboy あ seongjoong Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin