Belki ficte zaman atlamasi oldugu icin ufak bi mantik hatasi olucak ama yilbasi bolumu yazmak istedim. Bu zaman atlamasini pek onemsemezseniz supper olur 🥺😼
...
Odanın baş köşesindeki süslenmiş çam ağacı, içecekler, çerezler ve atıştırmalıklarla donatılmış bir masa ve arka fonda çalan noel şarkılarıyla Seonghwa'nın evi de yılbaşı için fazlasıyla hazırdı.
"Çok heyecanlıyım." Yunho odanın içinde bir ileri bir geri yürürken heyecanı yüzüne de yansıyordu. Ne de olsa üçününde göreceği ilk yılbaşıydı bu. "Sen bi'de bana sor." Hongjoong da ona katılıp ikisi birden odanın içini turlarken San gülerek bakmıştı onlara. "Başım döndü yeter oturun artık."
Seonghwa elindeki pastayla salona girdiğinde Hongjoong'un gözleri parlamıştı. Tesadüfe bakın ki yılbaşı ve Hongjoong'un 18. yaş günü aynı güne denk gelmişti. Sonunda o da yetişkin oluyordu. "Son yarım saat çocuklar."
Wooyoung, elindeki bitmiş çerez tabağını önündeki sehpaya koyup gerindi. "Yarım saat mi? Hongjoong yarım saat sonra on sekizine giriyo yuh." Sonrasında aklına gelen şeyle dudakları kendiliğinden gerilmiş, sinsi bir gülüşle Seonghwa'ya bakmıştı. "Demek yarım saat sonra Hongjoong on sekizine giriyor, hmm." Yunho da çam ağacının ışıklarını düzeltirken gülmeye başladığında Seonghwa onlara gözlerini kısarak bakmıştı. "Terbiyesiz veletler."
Hong, az önce çıktığı odaya elindeki telefonla geri döndü. "Nayeon aradı ve yetişemeyeceğini söyledi. Erkek arkadaşıyla birlikteymiş ama uğramaya çalışacaklarmış."
"Tamam bebeğim sorun değil." Seonghwa, Mingi'ye dönüp söylendi. "Yeosang ve Jongho nerde kaldılar?" Lafını henüz bitirmişti ki zilin sesi evde yankılanmıştı. "İyi insan lafının üstüne gelirmiş hyung." Seonghwa göz devirip giriş holüne yürürken kafasını salladı. "Ya ne demezsin."
"Hoşgeldiniz çocuklar. Neden bu kadar geç kaldınız?" Seonghwa, ikilinin montlarını portmantoya asarken Yeosang, kızarmış burnunu buruşturup sarı saçlarını karıştırdı. "Jongho'yu bekledim. Neymiş kombini hiç günün konseptine uymamış. Sen ne anlarsın konseptten sanki?"
Jongho tek kaşını kaldırıp sarışını süzdü. "Sen moda ikonusun zaten. Zevksiz." Salona girdiklerinde Hongjoong koşarak ikisine de sarılmıştı. "Sonunda sizde geldiniz." Yeosang gülerken Joong'un saçlarını karıştırdı. "Jongho'yu biraz daha bekleseydim gelecek sene anca gelirdik."
Hongjoong geri çekilip yüzünü buruşturdu. "Başarısız yeni yıl esprilerini herkes kendine saklasın en iyisi."
"Son 3 dakika." Woo elindeki sayacı heyecanla sallarken herkeste tatlı bir heyecan oluşmuştu. "Parti şapkalarını unuttuk. Ben hemen alıp geliyorum." Hongjoong odadan çıkıp koşarak üst kata çıktığında Seonghwa da peşinden gitmişti.
Odasına girdiğinde parti şapkalarını almak için dolabının kapağını açtı. Boş rafı gördüğünde kaşlarını çattı. "Buraya koyduğuma emindim." Kapıda dikilen Seonghwa'yı gördüğünde ensesini kaşıyarak sordu. "Parti şapkalarını gördün mü? Koyduğum yerde bulamıyorum."
"Alt katta, şöminenin üstündeki raftalar. Sabah koymuştun unutmamak için." Hongjoong ağzını aralayıp bir mırıltı çıkardı. "Doğru, unutmuşum. O zaman hemen inelim aşağı." Kapıdan çıkacakken Seonghwa onu belinden tutarak durdurmuştu.
"Gel benimle." Seonghwa'nın odasındaki balkona çıktıklarında Hongjoong ürperdiğini hissetmişti. İlk kar hala yağmamıştı ama hava buz kesiyordu. Seonghwa saatine bakıp gülümsedi. "10.."
Onunla birlikte balkondan net bir şekilde görülen meydanda da geri sayım başlamıştı. "9,8.." Dudaklarını dişlerken heyecanla Seonghwa'ya bakıyordu küçük olan. "5,4.." Seonghwa gülümseyerek elinde sakladığı kolyeyi Hongjoong'un boynuna geçirdi. Geri sayım bitip havai fişekler patlarken Hongjoong, boynundaki sıcak nefesle titremişti. "Seni tahmin edebileceğinin çok ötesinde seviyorum Hongjoong-ah."
Küçüğün gözleri dolup kaşları çatılırken kollarını diğerinin beline doladı. Gözlerinden akan mutluluk yaşları Seonghwa'nın kazağını ıslatırken burnunu çekti -ki bu sevimli bir ses çıkarmasına sebep olmuştu- "Bende seni seviyorum, çok fazla hemde." Kollarını daha da sıkılaştırdığında Seonghwa kıkırdadı. "Ağlaman için yapmamıştım ki bunu. Gel buraya."
Hongjoong'un kollarını çözüp baldırlarından tutarak havaya kaldırdı. Kedi misali bacaklarını anında beline dolayan oğlana tekrar kıkırdadı. "Doğum günün kutlu olsun pisicik." Sonrasında kendi dudaklarını küçüğün dudaklarına bastırmıştı.
O sırada yeni yılın ilk karları yavaş yavaş yeryüzüne doğru süzülüyorlardı.
...
Benagliom of
Kisa oldu biraz biliyorum ama telafi etmeye calisacagim soz, bolumu sevmissinizdir umarım 🥺
Hepiniz musmutlu bi yil gecirin. Saglik, huzur ve para sizinle olsun.
Seviyorum sizi 🤍🤍🐾
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Catboy あ seongjoong
Hayran Kurgu"Eğer gerçekten benimle kalmak istiyorsan uslu bir kedicik olman gerekir. Yaramazlık yapmayı kes." 200321