Jeonghan önünde yazmaya hazır bilgisayara baktı. Jihoon onun için her şeyi hazırlamış gibi gözüküyordu. Uzun zamandır bir şeyler yazmıyormuş gibi heyecanlamış ellerinin karıncalandığını hissetmişti. Seungcheol yanına sandalye çekmiş onunla birlikte masanın başında oturuyordu.
“Bakımevinin kötü şartlarından ve yangından bahsetmen önemli. Bunların sorumlusu yöneticiyi ve üzerinin örtüldüğünü anlat. Hastalarına kötü davrandığından tut normalden fazla verilen doz sakinleştiricelerden. Hakkında ne kadar çok iddia ortaya atar ve ses getirirsen o kadar ayrıntılı araştırılır ve bu Sangların canını sıkar.”
Aldığı direktif doğrultusunda sadece yirmi dakika sonra bir sayfa dolusu bir metni vardı önünde. Bakımevi Yönetiminde Dehşet gibi dikkat çekici bir başlıkla bitirdiğinde altında her zamanki lakabını yazmaktan geri durmadı.
AngelDevil ismi daha önceden de duyulmuştu ve yazdığı şeyler önceki sefer dikkat çekmişti.
Bunun dikkat çekmekte faydalı olacağına inanıyordu. Biraz da Sanglara karşı kendince meydan okuyordu.Yazdığı yazının onun olduğunu öğrensinler istiyordu. Onu öldürmeye çalışmaları karşısında güçlü duracağını ve planlarının bozacağının imajını vermek istedi.
Jeonghan’dan sonra bilgisayarın başına tekrar Jihoon oturdu. Biraz önce oturduğu koltuklarda bu sefer Seungcheol’un yanında oturuyordu. Soonyoung merakla ona gözlerini diktiğinde bir şey sormak istediğini anlamıştı. Çok geçmeden uzun sessizliği onun merakı bozdu.
“Sevgilin var mı? Mutlaka olmalı. Fazlasıyla ilgi çekici bir tipin var.”
Bu soruyu beklemediği için bir an şaşırdı ve ne tepki vereceğini şaşırdı. Jihoon bilgisayardan kafasını kaldırmadan tehditkar bir şekilde adını söylediğinde sevimli bir şekilde gülümsedi.
“Benim Groot’um bana yeter sadece merakımdan soruyorum.”
Bu sefer kafasını bilgisayardan kaldırdı ve masada eline geçen şeyi sanki bugün hiçbir şey fırlatmamış gibi fırlattı. Soonyoung bu duruma alışıkmış gibi kolayca hedefinden sıyrıldı.
“Bana böyle seslenmemeni kaç defa söyledim!”
Soonyoung dikkatini tekrar ona çevirince sorunun cevabını ısrarla beklediğini anladı. Kurtulamayacak gibi duruyordu. Seungcheol sessizce olayı izlemekle yetiniyor, müdahele etmiyordu.
“Ben işiyle evli biriyim.”
Yoğun işi bir etken olabilirdi ancak yine de uzun süredir birileriyle görüşmediğini fark etti. Şef Park’ın düzeninde dikkatli ve başarılı olmak için son beş senesini işiyle sıkı sıkı ilişkiye girerek sağlamıştı. Yoksa çoktan bu işi kaybedebilirdi.
“Sürekli yanında dolaşan sırık şeyin sevgilin olduğunu düşünmüştüm.”
Bu cümlenin Seungcheol’den çıkmasından çok Mingyu için sırık şey demesi tuhafına gitmişti. Jeonghan omzunun üzerinden ona baktı.
Yan yana omuzlarının üzerinden birbirlerine bakarken ki görüntülerinin Soonyoung tarafından gizlice fotoğrafa alındığını fark etmediler bile.
“Sırık şey dediğin kişi Mingyu ve çok uzun zamandır yakın arkadaşım. Kendisinin ofiste bir erkek arkadaşı var zaten.”
Onları özlediğini fark etti. Çok kısa süreydi ancak onun için endişelenen insanlara hiçbir haber vermeden nefes almak göğsünün üzerinde ağırlığa sebep oluyor, her soluğu diken misali ciğerine batıyordu.
“Peki Minghao? Onun normal bir yaşam sürdüğünü kendi gözlerimle görmek isterdim.”
Ortak geçmişteki facialar yüzünden ayrı düşmüşlerdi. Seungcheol ne zaman Eunjae veya Minghao’yu ansa bilekliğine dokunuyordu. Eunjae’ninkini paketle kendisine geldiğini biliyordu ancak kendisi o gece Seungcheol onu kurtarırken düşürmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fallin' Flower | Jeongcheol
FanfictionJeonghan pek de başarılı götüremediği gazeticilik hayatında en büyük derdi şeften azar yememektir. Ta ki bir seri katilden not alana kadar...