Aile, bir insanın sırtını dayadığı en çok güvendiği en çok sevildiğini limandı. Benimde limanım ailemdi. En çok güvendiğim gözü kapalı sırtımı dayandığım ailem. Zaten öyle olması gerekmiyordu, insanın sevdiklerine gözü kapalı güvenmesi gerekmiyor muydu?
Ben aileme gözüm kapalı güvenmiştim. Hiç bir zaman onları sorgulamadım. Hep derdim onlar susuyorsa bir bildikleri var. Onlara hiç kızmadım. Karşıma geçip sustuklarında bile. Babam hastanede dedeme karşı beni savunmadığın da bile kızmadım. Annem küçük yaşımda senin erkeklerle işin olmayacak âşık olmayacaksın dediğinde bile kızmadım. O küçük yaşımda üzerime binen yüke rağmen, küçük aşkımı kaybetmeme rağmen kızmadım.
Odalara kapattılar, telefonumu aldılar yine kızmadım. Sordum neden böyle yapıyorsunuz diye, sustular.
Diyorum ya Liya sadece sevdiklerinin hayatında gel dediklerinde gel, git dedikleri git biriydim. Şunu böyle yap dedikleri süs oyuncağıydım. Liya'nın konuşma hakkı yoktu, Liya'nın fikrini sorma hakkı yoktu, hatta kendi hayatıyla ilgili kararları verme hakkı yoktu. Liya sadece biblo bebekti.
Kalbimden bir hançerde ailem tarafından yemiştim. Aldığım darbeyle evimin yolunu tuttum, vakit hesap sorma vaktiydi. Vakit konuşma vaktiydi. Artık susmak yoktu, artık bütün taşlar ortaya dökülecekti.
Eslem ve Ali'den beni eve bırakmalarını istedim. Benim perişan halimi görünce şok oldular, Eslem'i bıraksam gidip Mirhan'ı parçalayacaktı, zor sakinleştirmiştim. Onlara arabada beni beklemelerini söyleyip evimin yolunu tuttum.
Kapının önüne geldiğimde bir süre durdum, zile basmaya elim gitmedi. Gözümdeki yaşları silip cesaretimi toplayarak zile bastım.
Annem her zamanki gibi güler yüzüyle kapıyı açtı."Liya kızım, neden erken geldin?"
Cevap vermeden içeri girdim. Babamda gelmiş salonda oturuyordu. Beni görünce ayağa kalkıp yanıma geldi, tam sarılacaktı elimi kaldırıp engel oldum.
Yanından geçerek koltuğa oturdum. İkisi birbirine bakıp bende ki tuhaflığı anlamaya çalışıyorlardı.
Annem neyim olduğunu sordu, cevap vermedim. Babam sorunca kendimi tutamayıp çözülmeye başladım."Bir şey oldu baba, ben bugün bir hikâye öğrendim."
"Ne hikâyesi?"
"Bence ikinizde oturun anlatacaklarımı kaldıramayabilirsiniz?"
İkisi de korku dolu bakışlarla bana bakıp koltuğa oturdular.
"Evet, hazırsanız hikâyeyi anlatmaya başlıyorum. Geçmiş zamanlarda köyün birinde iki yakın arkadaş varmış. Yedikleri içtikleri ayrı gitmiyormuş. Bu iki arkadaş arkadaşlıklarını daha ileriye taşımak için çocuklarını evlendirmeye karar vermişler. Ama birinin çocuğu bu evliliğe razı olmamış gidip başka biriyle evlenmiş."
Babam konuşmamı keserek "Liya sen ne saçmalıyorsun? Bu anlattıklarında nedir?"Diye çıkıştı .
Hafifce tebessüm edip konuşmaya devam ettim.
"Babacığım biraz sabır daha hikâyenin sonuna gelmedik. Neyse evlilik olmayınca diğer arkadaş intikam yemini etmiş. Benim kızımı nasıl ortada bırakır diye. Araya birde aşk eklenmiş tam olmuş.Aşk, nefret ikisi bir arada baba kız intikam yoluna çıkmışlar.Bu arada kızda başka biriyle evlenmiş, intikama kocasını da katmışlar. Hasan bey yani düşmanları yasa dışı işler yapıyormuş bunu ispatlamak için delil bulmaya çalışmışlar. Bulmuşlarda gidip emniyete teslim edecekken haber alıyorlar ki çocukları kaçırılmış. Böylece Hasan Bey engel olmuş bu intikam oyununa... Bu çocuğu kurtaran da Hasan beyin oğlu Ahmet'miş"
![](https://img.wattpad.com/cover/259036933-288-k52849.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elma Şekeri
RomanceÇocukken küçücük kalplerinde filizlenen bir aşk... Bu aşkın yeniden doğmasını vesile olan bir elma şekeri... Şekerler ülkesinde yaşayan şeker kız ve şeker oğlan... "Geçmişim,çocukluğumun, geleceğim gözümün önünde tek tek ölüyordu. Oysa ben vuslatı b...