Hatıralarıma kötülük bulaştı

12 3 0
                                    

Hatıraları bir kutunun içine saklar, geçmişide oraya gömeriz.  Bir şekilde kapanmayan hayat varsa o kutudan saklı kalır.Fakat içimize özlem düştükçe o kutu açar yad ederiz. Belkide geçmişin kokusu alırız.

Bende derin nefes alıp elimdeki kolyeye baktım. Ondan kalan tek şey. Hatıram saklım, geçmişim ve mutluluğum. Elma şekeri kolyem. Yıllardır boynumda takıyordum ama kalbim artık başkasını sevince iki tarafa da ihanet etmek istememiştim. Ayaz'ın sevgisi kalbime düştüğü an boynumdan çıkarttıp ilk vedamı etmiştim.

Dudaklarımda bir tebessüm oluştu. Geçmişin hatıraları, ellerimin arasındaydı. Ondan kalan bir şiir, ondan kalan resimlerimiz. Yeşil gözlerine bakarken ne kadarda mutluymuşum. Parmağımla resimdeki mutlu Liya'yı ve Mirhan'ı bulup yüzlerini sevdim. Mutluluklarına dokundum. O mutluluk tekrar yüzümde yer buldu.

"Ona bakarken gözlerinin içi gülüyormuş."

Duyduğum sesle başımı yana çevirerek ona baktım. Hangi ara odaya girmiş yanıma oturmuştu hissetmemiştim.

"Sen ne zaman geldin?"

"Geçmişe öyle dalmışsın ki geldiğimi farketmedin."

Ayaz'ın sesi biraz kırgın gibi çıkınca elimdekilerini aldığım yere tekrar koyup çekmeceyi kapattım. Yanına biraz daha yaklaşarak başımı omzuna koydum.

"Senin gözlerine baktığımda ise hayat buluyorum."

"Mirhan'ı hiç kıskanmadım. İstediğin zaman onu bana anlatabilirsin. İstediğin zaman anılarına birlikte bakabiliriz. Sakın  ben üzülürüm diye ona olan özlemini saklama. Aksine saklarsan üzülürüm."

Ondan duyduğum sözlerden sonra biraz mahcup olmuştum. Aslında Mirhan'a saygı duyduğunu biliyordum ama işte aşık insan farklı olur sanmıştım. Fakat o Ayaz'dı. Farklıydı işte.

Dayanamayarak başımı biraz daha yukarı kaldırarak boynuna sığındım. Burnuma dolan kokuyla gözlerimi kapatıp içime çektim.

"Yabancı biliyor musun sen harika bir adamsın. Ben ne yaptım bilmiyorum ama Allah iyi ki seni karşıma çıkarmış."

"Ah birde yabancı ismini unutsan ne güzel olacak."

Ayaz'ın cümlesinden sonra başımı olduğum yerden çekip yüzüne baktım ve o an bir kahkaha dudaklarımdan firar etti.
Ellerimi yüzüme kapatıp sessizce gülmeye çalıştım ama olmadı.

"Liya neye gülüyorsun sorabilir miyim? Ben gayet güzel laf ettim. Yani gülünecek birşey söylemedim."

Dudaklarımı birbirine bastırarak gülmeme engel oldum ama içimde ki bu kahkaha aşkı bitmek bilmiyordu. Bugün o kadar gülmüştüm ki sonunda gözyaşı beni bekliyordu sanırım.

"Şey aslında sen söylemedin ama ben yinede gülmek istedim. Yabancı dememi sevdiğini sanıyordum."

"Sen bana Ayaz de, bırak artık yabancıyı. Yabancı dedikçe sanki sana yakın olmuyorum. Neyse ya hadi kalk hazırlan lunaparka gideceğiz."

"Ben şaka yapıyorsun sanmıştım. Bahçeye çıkmam bile sorunken oraya gitmem tehlikeli olmayacak mı?"

Ayaz'ın elleri ellerimi uzanarak sıkıca tuttu.

"Ben yanındayken kimse sana yaklaşamaz korkma, şimdi sen güzelce hazırlan bende korumalarla bir konuşayım. Sonra çıkarız."

Sevinçle başımı sallayarak uzanıp yanağına buse kondurdum. Oda gözlerime rüyalı rüyalı bakarak odadan sakince çıkıp beni hazırlanmam için yalnız bırakmıştı.

Uzun zaman sonra evden dışarı çıkacağım için heyecanlıydım. Üstelik Ayaz'la vakit geçirecektik daha ne isterdim. Üzerime uzun kırmızı çiçekli elbisemi giyinip saçlarımı salık bıraktım. Yüzüme hiç dokunmadan son defa aynada kendime bakarak odadan çıktım.

Elma ŞekeriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin