Yiğit'in konuşmasına fırsat vermeden koluna girip eve doğru yürümeye başladık.
"Liya sen nereden geliyorsun böyle?"
Aha işte şimdi bittim,
"Arkadaşımlaydım Eslem'le, okul çıkışı bir yerlere gittik de hatta sabah yengeme de söylemiştim."Sesim biraz tedirgin çıkmıştı ama ne yapabilirdim hayatımda yalan söylemeyen ben, iki günde yalan söyleme makinesine dönmüştüm.
"İyi ama bu kadar geç saatlere kalma Liya, geç kalırsan da ara beni, seni gelir alırım."
Yiğit geldiğimden belli ilk defa bana en uzun cümlesini kuruyordu, bugün anlamadığım bir hal vardı, acaba bizimi görmüştü ona mı sinirlenmişti? Belki siniri bana değildir diye kendimi telkin ettim. O esnada telefonuma mesaj geldi, Yiğit'in kolundan çıkıp mesja baktım.
"Liya yanındaki adam kim ve o koldan hemen çıkıyorsun."
Of Mirhan kıskançlığın tam zamanıydı.
"Amcamın oğlu Mirhan, hem koluna girmişsem ne olmuş, biz kardeş sayılırız." diye yazıp yolladım.
Eve geldiğimizde kapının önünde bir sürü ayakkabı olduğunu gördüm. Yiğit'e dönüp "Misafir mi gelecekti?" diye sordum.
Yiğit'in asık suratında birden tebessüm oluştu."Sana sürprizimiz var Liya!"
Elimden tutup beni içeri çekiştirdi. "Ne sürprizi, söylesene kim geldi?" dememle annemi, babamı, kardeşimi karşımda görmem bir oldu.
" Siz nereden çıktınız?"
Babam bana seslenerek kızım bir hoş geldin demek yok mu?" dedi
Siz deyip, koşup babamın boynuna atladım."Babam hoş geldiniz tabi, oh çok özlemişim."
Kokusunu içime çektim, öyle özlemiştim ki beş dakika boyunca sarıldık kopamadık babamla, tabi annem kıskanınca bizi, ayrılmak zorunda kaldık.Annem alıngan şekilde "Bizi özlemedin herhalde küçük hanım, tabi insan babacı olursa, ilk ona koşar."
"Oy oy annem kıskanmış mı? Gel kız buraya seni hiç özlemez olur muyum?"
Annem bana yüzünü çevirmiş trip atıyordu. Tabi ki Liya onun tribini hemen yok ederdi. Kollarımla anneme sıkıca sarıldım, öptüm, kokladım oda dayanamadı bana sıkıca sarıldı. Kardeşimle de özlemimi giderince hep birlikte yemeğe oturduk. Bugün benim günümdü, sevdiğim adamla güzel bir gün geçirmiş, sonra ailemi görmüştüm daha ne isterdim ki.
Ailem benim hasretime dayanamayıp gelmişlerdi. Her zaman ki gibi yemek masasında toplanmıştık, hepimiz bir arada yemek yiyor, hem de sohbet ediyorduk. Onlara okulumdan, Eslem'den, derslerimden bahsedip durdum. Hepsi can kulağıyla beni dinliyorlardı, tabi onları uzun zamandır görmeyince benimde çenem düşmüştü. Akşam boyunca ben konuştum onlar dinledi, arada gidip babama sarıldım, anneme, kardeşime özlemim öyle çoktu ki doyamadım onlara...
Onlarda dedemi anlatıp durmuşlardı, dedemin her zaman ki huysuzluklarını, her şeye kızdığını...
Dedem hiç değişir miydi? Bir insan 7'sinde neyse, 70'şinde de o olur derler ya aynen öyleydi.Bu arada telefonuma bakmayı unutmuştum odama gidip çantamdan telefonu aldım. En son Mirhan'a mesaj atmıştım. Elime telefonu almamla 10 cevapsız çağrıyı 10 mesajı görünce şok oldum ve hepsi Mirhan'dandı.
"Kuzeninde olsa o kola girilmeyecek, uzak kalacaksın hem ne konuştunuz siz o kadar saat?"
Saatmiş yuh Mirhan ya, saat diyor birde, sonrakiler mesajları ise beni hem sevindirmiş, hep korkutmuştu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elma Şekeri
Storie d'amoreÇocukken küçücük kalplerinde filizlenen bir aşk... Bu aşkın yeniden doğmasını vesile olan bir elma şekeri... Şekerler ülkesinde yaşayan şeker kız ve şeker oğlan... "Geçmişim,çocukluğumun, geleceğim gözümün önünde tek tek ölüyordu. Oysa ben vuslatı b...