Kötülerde ağlarmıydı?

13 3 0
                                    

Finale son bir adım...

***
Adım adım sona yaklaşıyordum. Hayatım ya mutlu sonla bitecekti yada kötü...Yıllar önce umutla başlamıştım. Yeni bir şehir, yeni insanlar, yeni bir okul. En önemlisi kanatlarım artık özgür olmuştu. Çünkü dedemin çatısı altında son çocukluk günlerimi korkarak geçirmiştim.

Özgürdüm mutluydum. Fakat bu özgürlük için çok bedeller ödemiştim. Bu bedeli hala ödemeye devem ediyordum. Hayat benden büyük bedeller aldı. Final sahnesinde de kim galip gelecekti büyük bir merakla bekliyordum.

O final sahnesinede ben karar verecektim. Elimde bir kağıtla boşluğa öylece bakıyor, mantıklı düşünmeye çalışıyordum. Aslında mantığım devre dışıydı. Kağıtta yazan notu algılamaya çalışıyordum.

"Sence mutlu sonu artık hakketmedik mi Liyacık? Mirhan'ın evinde seni bekliyor olacağız sevgili Ayaz'la..."

Ayaz'la diyordu. En son Ayaz yanımdaydı. Ellerimi tutmuştu. Buradaydı. Düşündüm, düşündüm. Mirhan'ın evi. Ayaz en son o eve gidecekti. Herşeyin bedelini ödetecekti ve şuan o evde oda vardı. Sanki uyuşmuş gibiydim. Oturduğum yerden kalkıp koşarak Ayaz'a gitmek istiyordum fakat birşeyler engel oluyor gibiydi. İlaçların yan etkisiydi. Aklımı vücudumu herşeyi uyuşturmuştu. Gözlerimi kapadım. Derin derin nefes alıp verdim. Kalbimde sıkıntı gidene kadar bir kaç dakika öyle kaldım.

Tam kendimi toparlayacakken bir fren sesi duyuldu kulaklarımda. Etrafım insanlarla doldu. Bakışlarım ise yerde kanlar içinde  yatan Mirhan'a odaklandı. 
Acı içinde aykırırken bir başka görüntü daha geldi. Bu defa arabada olan bendim ve yanımda Ayaz vardı. Bu sefer farklı sesler işittim. Silah sesleri...Ayaz'a baktım kolları kan içindeydi. Başı yana düşmüş, gözlerini çekmişti benden. Yabancı diye soluklandım. İkinci bir acı oturdu yüreğime... Derin derin aldığım nefesler boğazıma geri oturmuştu.

Bağırmak istiyordum ama sesim çıkmadı. Yüzümde hissettiğim yaş beni kendime getirmiş gözlerimi  biranda açmıştım. O anda herşey aklımda yer buldu. Bakışlarımı avucumun içindeki kağıda çevirince artık neler olduğunu kavramıştım. Hızla oturduğum yerden kalkarak dolabımın karşısına geçip kapaklarını açtım.

Üstüme bir pantolon, bir tişört bularak hemen giyindim. Küçük çantamı alıp içine telefonuma atarak odadan nihayet çıkabilmiştim. Odamdan çıkmıştım ama evden nasıl çıkacaktım hiç bilmiyordum. Kapıda koruma ordusu, evde başka koruma ordusu heryerden köşeye sıkıştırılmıştım. Düşünmem gerekiyordu, buradan çıkmam için plan yapmam gerekiyordu.

Sonunda aklıma ilk gelen planı uyguladım. Yangın alarmı devreye sokmak. Kimsenin olmadığı an salonu geçip çekmecede kibrit kutusu ile kağıt buldum. Kağıdın ucunu ateşe vererek dumanını  yangın alarm sistemine uzattım. O anda olanlar oldu. Önce alarm devreye girdi,  bir ses çıktı sonrada evde kargaşa oluştu. O kargaşa içinde arabanın anahtarını nasıl aldım dışarı nasıl çıktım bilmiyorum.

Tabii bu koşuşturmaca da beni görenler oldu ama hepsini duymazlıktan gelerek arabanın olduğu tarafa koştum. Hiç vakit kaybetmeden şoför koltuğuna geçip arabayı çalıştırarak hızlıca bahçeden çıktım.  Böylece planım başarıyla sonuçlanmıştı.

Annem babam bana çok kızacaktı ama Ayaz'ın hayatı tehlikede olduğu için hiç birşeyi gözüm görmüyordu. Aklım karmakarışık, kalbimde bir ağrı İstanbul'a doğru yola çıktım. Dur durak bilmeden yolları aştım. Şehirleri geçtim. Savaşıma adım adım yaklaştım. Hayat beni tekrar aynı mücadeleyle sınıyordu. Önceki mücadelem Ece'yi yok etmekti. Şimdi ise Aslı'yı...

Bu defa son sahnede neler olacaktı? Kötülükler yaptığını bulacak mıydı? Yoksa iyiler acının dibine mi gömülecekti?
Ben hangi taraftaydım bilmiyordum ama bir kez daha sevdiğim insanın zarar görmesine izin vermeyecektim.

Elma ŞekeriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin