Bölüm şarkısı: Yıldız Tilbe - Delikanlım
Elim avucunun arasında terlediyse de çekmedim. Zaten Koray'ın kaçma ihtimalime karşı elimi bırakmayacağını biliyordum. Beraber eve girdiğimizde beni havuza götürmemesi için dudaklarımı aralayacaktım ki o beni yanıltarak merdivenlere yöneldi. Odanın kapısını itip beni içeriye soktuğunda elini yavaşça bıraktım.
"Geleceğim" diyerek cebinden telefonu çıkardı ve odadan ayrıldı. Balkona doğru ilerlediğimde burada koltuk takımı vardı ama balkon için olanlardandı. Ortada da elips şeklinde bir sehpa vardı. Burada ne kadar güzel çizimler yapabileceğimi düşünürken küçük adımlarımı balkona yönlendirdim. Balkon korkuluklarına tutunup sonsuz ormanı izlerken anılarımın gözümün önünde canlanmaya başlamıştı.
"Mehir arkadaşlarının saçını çekemezsin."
Islak gözlerimle anneme baktığımda kaşlarını çatmış oldukça sert bir şekilde yüzüme baktığını gördüm.
"Bana kimsenin beni sevmediğini söyledi" derken alt dudağım titremeye başlamıştı. Cümlem anneme kaşlarını daha da çatmasına sebep oldu. Derin bir nefes alarak doğruldu çünkü benimle aynı boya gelmek için eğilmişti.
"Bu doğru değil" dedi kesim bir dille. Ablam koşarak geldi ve annemin beline sarıldığında annemin az önceki soğuk ifadesi dağıldı. Yüzünü sıcacık bir gülümseme kaplayarak ablama baktığımda alt dudağım istemsizce tekrar titredi.
Kollarını ablama sararak saçlarının arasına bir öpücük kondurdu. "Anne hafta sonu at binmeye gidelim. Orhan amcanın çiftliğine."
"Olur tabiki güzel kızım. Sen istedin de ne zaman yapmadım ?"
Ablam kıkırdadığında annem eğilip yanağından öptü. "Hadi arkadaşlarının yanına git. Bak seni çağırıyorlar."
Omuzumum üzerinden az önce saçını çektiğim kıza baktım. Arkadaş grubuyla birlikte bana dil çıkarıp oynamaya döndüler.
"Sen de gitsene" dedi annem aynı soğuk sesiyle. Ablam gidince ses tonu birden değişmişti.
"Beni istemiyorlar" dedim titrek sesle. Sonra ablamlara baktım. Kendi arkadaş grubuyla güle oynaya top oynuyordu.
"Aykırılık yaptığın için" dedi annem sertçe. "Niye dik başlılık yapıyorsun ?"
Başımı önüme eğerken burnumu çektim. Bana çok kötü sözler söylemişlerdi. Ne yapabilirdik ki.
"Aykırı oldukça kimse seni sevmez. Kimse seni istemez" dedi annem.
"Sen ?" Dedim bakışlarımı kaldırıp. Kaşları çatıldı. "Sen beni seviyor musun ?" Derin bir nefes alarak bakışlarını ablama çevirdi.
"Sen benim kızımsın. Tabiki seni seviyorum. Ama aykırı olmanı sevmiyorum. İleride de böyle dik başlı olursan seninle işimiz var demektir. Bak ablanla abine. Her dediğimizi yapıyorlar. Ama sen sürekli burnunun dikine gidiyorsun. Bu huyun bir gün başını belaya sokmana neden olacak."
Annem arkasını dönüp ilerlemeye başladığında sırtımdan yediğim darbeyle yere düştüm. Canımın acısıyla çığlık attığımda annem "Hilal !" Diye bağırmıştı. Hıçkırarak ağlamaya başladığımda annem ablama doğru hızlı adımlarla ilerledi. Ablam eli alnında ağlıyordu. Başına top çarpmış olmalıydı.
"Anne !" Diye ağlamaya devam ettiğimde arkamdan kahkaha sesleri geliyordu. Ağlayarak annemle ablamı izledim ama annem beni duymadı. Kimse beni kaldırmadı. Yanıma gelmedi. Görmedi. Ellerimi yere koyup zar zor ayağa kalktığımda dizlerimin kanadığını gördüm. Üzerlerindeki tozları dikkatle uzaklaştırdım ama ağlamam durmadı. Hıçkırıklarım iç çekişlere dönüştükçe annem sakinleştirmek için ablama sarıldı. Onu kucağına çekti. Yanağından öptü. Elinden tutup uzaklaştırmaya başladığında yalnızlığımın içinde yalnız kaldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AY TUTULMASI (ara verildi)
Ficção AdolescenteMehir hayalinin peşinden gidebilmek için ailesine kafa tutabilecek cesarete sahipken babasının 18. Yaş gününde yapacağı hamle Mehir'in delice bir şey yapmasına sebep olur. 18. Yaş gününde büyük bir karar verir. Bu kararı onu ya ölümüne götürecektir...