Bölüm şarkısı: Alec Benjamin - Let me down slowly
Kararlı gözlerine bakarken göz bebeklerimin titrediğini gördüğünde kaşları çatıldı ve silah tutan eli bir an tekledi.
"Korktuğumu mu sanıyorsun?" Dedim pütürlü bir sesle. Elimi kaldırıp yavaşça silahı tuttum ve alnıma bastırdım. "Beni öldürücek misin ? Neden elini çabuk tutmuyorsun avukat ?"
Kaşları daha da çatılırken elindeki silahı bir hışımla indirip beline taktı. Elini koluma dolayıp beni çekiştirmeye başladığında ayak bileğimin acısıyla dişlerimi birbirine bastırdım ve ses çıkarmamaya özen gösterdim. Alkolün etkisinin damarlarımdan çekildiğini hissediyordum. "Uslu bir kız gibi benimle arabaya bineceksin. Sessizce."
Alayla sırıttım ama görmedi. "Uslu bir kız olmadığımı öğrenecek kadar vakit geçirdiğimizi düşünüyorum."
Aniden durunca koluna çarptım ama yine sesimi çıkarmadım. Omuzunun üzerinden bana sert bakışlarını gönderdiğinde meydan okuyarak baktım yüzüme. Kaybedecek bir şeyim olmadığını ondan korkmadığımı görmesi lazımdı.
"Seni öldürüp öldürmemem umurunda değil" dediğinde sessiz kalarak onu onayladım. Bir an başka bir noktaya bakıp tekrar yüzüme baktı. "Peki Hilal ? Ablan, o senin için ne kadar önemli ?"
Donup kaldığımda tokat atsa bundan daha az etkilerdi. Yavaşça yutkundum. Hilal her ne kadar babasının kızı olsa da benim ablamdı. Benim parçamdı. Abim de öyle. Onlara bir şey olmasına asla izin vermezdim.
Gözlerimde ne gördüyse memnuniyetle sırıttı. "Ben de öyle düşünmüştüm."
Tekrar beni yürütmeye başladığında "ablamdan uzak duracaksın" dedim dişlerimin arasından.
Yüzüme bakmadan yürümeye devam ettiğinde "sana bağlı bebeğim"dedi umursamazca.
Dişlerimi birbirine bastırıp öfkemi bastırmaya çalıştığımda sokaktan çıkmış telaşlı kalabalığın arasına gelmiştik. Beni arabanın yanına götürdü. Kapısını açıp beni koltuğa alel acele oturttu. Üzerime eğilip kemerimi bağlarken yüzüme bakmıyordu ama o odunsu kokusu çoktan genzime dolmuştu. Geri çekilip arabayı dolandı ve sürüce koltuğuna geçti. Alel acele arabayı çalıştırıp gaza yüklendiğinde sırtım koltuğa adeta yapıştı.
Kısa sürede ana yola çıktığımızda arabada ölüm sessizliği vardı. Koray'ın gerginliği tüm arabaya yayılmıştı ve hissetmemek mümkün değildi.
"Yavaşlar mısın ?" Dedim gerilerek. İbre 200 ü geçmişti. Sinsice sırıtarak gaza biraz daha yüklendi. Elim kapı koluna giderken sıkıca kavradım.
"Silahı alnına bastırırken ölümden korkmuyor gibiydin. Şimdi korkuyor musun ay parçası ?"
"Öldürmeyi istiyorsan başka yöntem bul. Hızdan korkuyorum" dedim gururumu hiçe sayarak. Bir an nefesimin daraldığını hissettim. Gözlerim buğulandığında Koray'ın bakışlarını yüzümün sınırlarındaydı. Yüzüne bakmasam da anlayabiliyordum.
Bir süre daha aynı hızda gitse de çok geçmeden hızını düşürdü. Göğsüm hızla inip kalkarken kaşlarım öfkeyle çatılmıştı.
"Silahtan değil ama hızdan korkuyorsun" dedi sonunda. "Beni saniyeler için de tahrik edebiliyorsun" dediğinde alkolün arkasına saklanan utanç gün yüzüne çıkarak yanaklarıma hücum etti. "Camdan atlayabiliyorsun, incinmiş bilekle koşabiliyorsun." Durdu. "Ama biraz hız yaptığımda korkuyorsun. Cesur musun korkak mı ?"
Sessiz kaldım. Nefesimi toparlamaya ihtiyacım vardı. Cevap beklediğini anladığımda alt dudağımı yaladım. "Adalet temsilcisin ama aynı zamanda hırsız. Alnıma silah dayıyorsun ama beni öldürmeyeceğini söylüyorsun. Normal ilişkilerin olmadığını söylüyorsun ama benim bir kaç basit hareketimden hemen tahrik oluyorsun." Yutkundum. "Bileğim acıdığı için beni kucağında taşırken şimdi hız yaparak canımı hiçe sayabiliyorsun. Ya sen. Yalancı mısın dürüst mü ?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AY TUTULMASI (ara verildi)
Teen FictionMehir hayalinin peşinden gidebilmek için ailesine kafa tutabilecek cesarete sahipken babasının 18. Yaş gününde yapacağı hamle Mehir'in delice bir şey yapmasına sebep olur. 18. Yaş gününde büyük bir karar verir. Bu kararı onu ya ölümüne götürecektir...