Bu kitapta bahsi geçen karakterler, kurumlar ve olaylar her ayrıntısıyla kurgudan ibarettir ve kalemime aittir.
Keyifli okumalar :)
Oats In The Water ♪
❧
HAZAL D. ERGUVAN.
Beyaz Emare Örgütünü benimsemiştim, bu patlamada arkama bıraktığım nottan da anlaşılıyordu. Ben BE Örgütü için yeniden umutlanıyordum. Ayaz Masso ise Siyah Emare'nin kurucusu ve lideriydi.
Bu konuda Ayaz da ben de kararlıydık, Beyaz Emare isminde bir örgüt kuracaktık. İsmini nereden aldığı çok belliydi, umutlarımızın emarelerinden. Siyah rengi biz de acıydı, beyaz ise umut... Siyah, Ayaz oldu ve bunda Siyah olarak andığımız atın da payı vardı. Beyaz ise ben oldum, bu da tamamen Ayaz'a bağlıydı. Uçurumun kenarında ölmeyi bekleyen bir adamın umutları ben olmuştum. Onun için umut, bendim.
"Biraz konuşalım mı?" diye sordu düşüncelerim ile arama girerek. Konuyu sordum. "Beyaz Emare ve Siyah Emare hakkında." Masa sandalyesine oturmasını işaret ettikten sonra bende bir sandalye çektim hemen, yanına oturduğumda bilgisayarını açtı. Beyaz Emare hakkında bütün bilgileri döktü önüme. "İşte bu olacak kurumun dış görünüşü." dediğinde bir mimari yapı belirdi önümde.
"Ne zamandır bunlarla uğraşıyorsun?"
Tebessüm ettiğini gördüm. "Dans ettiğimiz günden beri."
Gülmeye başladım. Köpeğimi kaybetmiştim, o anı gördüğüm için kötü olduğumu biliyordu Ayaz. Kötü olduğum için de güldüğümü biliyordu, bu yüzden pek takılmadı neden güldüğüme. "Beyaz Emare'nin kurulmasıyla işler daha da karışacak. Bunu biliyorsun, değil mi?" Başını sallayarak onayladı ve ekrana bakmaya devam etti. "İkinci bir örgüt fikrini senden beklemiyordum."
"Bu örgütü sen yöneteceksin."
"Ya yapamazsam?" Ekrana bakan yüzünü bana doğru çevirdi ve hayretle yüzüme baktı, ben de dudağımı büzdüm. Şaka yapıp yapmadığımı sorduğunda ise yine gülümsemeye başladım. "Tabii ki de şaka yapıyorum. Öyle bir yöneteceğim ki örgütü, aklın duracak. Hatta şaşkınlıktan tek kelime edemeyeceksin ve sadece beni izleyeceksin." Acımasızlık sezdiğini söyledi rahatsızlıkla. Omuz silktim. "Belki de."
"Güvercin, sakın aklımdan geçenleri yapmaya çalışma. Ellerinin kana bulanması demek, dünyanın sonuna gelmişim demektir." Nedenini sordum. "Sen Vernem Nidahen'den korkan ve iyi bir kadınsın çünkü. Ondan korkarken onu dönüşmeye çalışmanı anlamıyorum. Canavara dönüşmeni anlayamıyorum."
Başımı ağır ağır reddeder bir şekilde salladım. "Vernem Nidahen kötü birisi mi?" Sorumu onayladığında yine o bakışı takındı, gözlerinin rengi solacakmış bakışını. "O zaman neden masum insanları koruyor, öldürsün onları. Kötü bir insan bunu yapar, onları korumaz." Sessiz kaldı, zihninde bazı düşüncelerin gezdiğinin farkındaydım. "O nasıl birisi, Ayaz?" Gözümün içine baktı da tek kelime edemedi. "Onunla daha önce karşılaştığın olmuştu, hiç mi fikrin yok?"
"Seninle bu katil hakkında konuşmak daima canımı sıkmıştır."
Kaşlarımı çattığımda bakışlarını kaçırdı. "Bazen onu tanıdığını düşünüyorum." dediğimde de gözlerimi üzerinde gezdirdim. Ellerinin titreyişi, yüzüme bakamayışı, tek kelime edemeyişi... Bana bir ihtimal sunuyordu tüm bu davranışları ama zihnimde bu ihtimale yer vermek istemiyordum. "Nereden tanıyorsun onu?" diye sordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LALELERİNDEN
Mystery / ThrillerÇocukluk... Göğsümüzün içindeki lalelerdi çocukluk, yaşatamadık. Adaletin olmadığı bir ülke, belirli güçlü örgütlerin de içinde bulunduğu bu ülkenin en büyük matemi adaletsizlikti. Bir tarafta kadın ve çocuk cinayetleri vardı. Diğer tarafta ise serb...